İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Öğrenme Arzusu Nasıl Geliştirilebilir?

Öğrenme Arzusu Nasıl Geliştirilebilir?

Öğrenme Arzusu Nasıl Geliştirilebilir?

“Çocuğu gideceği yola göre yetiştir, yaşlı olunca da ondan ayrılmaz.”—SÜLEYMANIN MESELLERİ 22:6.

ÇOCUĞUNUZU çevresinde ilginç bir şeyler olduğu sırada uyutmayı hiç denediniz mi? Yorgun, ağlamaklı ve hatta sinirli olsa da uyanık kalıp o ortama katılmak için elinden geleni yapar. Yazar John Holt çocukların bu özelliğinden şöyle söz ediyor: “Dünyayı anlama ve bu konuda beceri edinme ihtiyaçları, yemek, dinlenme veya uyku ihtiyaçları kadar etkili ve güçlüdür. Hatta zaman zaman çok daha güçlü olabilir.”

Çocuklar için asıl zorluk, öğrenme isteklerini yaşamları boyunca ve elbette okul yıllarında da sürdürmektir. Başarının kesin bir formülü olmasa da ana babaların, öğretmenlerin ve çocukların uygulayabileceği denenmiş birçok yöntem vardır. Ancak herhangi bir yöntemden çok daha önemli olan etken sevgidir.

Sevgi Yeteneği Ortaya Çıkarır

Çocuklar ana baba sevgisine muhtaçtır. Bu sevgi çocuklarda güven duygusu yaratarak onların iletişim kurma, soru sorma ve keşfetme isteklerini artırır. Sevgi, ana babalarda çocuklarıyla düzenli olarak konuşma ve onların eğitimleriyle ilgilenme isteği uyandırır. Öğrenme hevesiyle ilgili bir kitapta, bir araştırmaya dayanılarak şuna dikkat çekiliyor: “Çocuğun öğrenme isteği üzerinde en çok ana babanın etkisi olduğu görülüyor.” (Eager to Learn—Helping Children Become Motivated and Love Learning) Ana babaların etkisi öğretmenlerle işbirliği yaptıklarında daha da kuvvetlenir. Kitapta şöyle yazıyor: “Bir çocuğun öğrenme isteğini yeniden canlandırmak konusunda hiçbir güç ana babanın ve öğretmenin işbirliği kadar etkili olamaz.”

Ana babaların çocuklarının öğrenme yeteneği üzerinde de etkisi olabilir. Başka bir kitapta, 43 aileyi içeren uzun süreli bir çalışmanın sonuçları gösterildi. Araştırmacılar, yaşamlarının ilk üç yılı boyunca “ana babası kendileriyle çok sık konuşan çocukların, kendileriyle pek konuşulmayan çocuklara oranla göze çarpar şekilde yüksek IQ’ya (zekâ düzeyi) sahip olduklarını gördüler.” (Inside the Brain) Kitapta devamen şöyle yazıyor: “Çocuklarıyla sık sık konuşan ana babalar, onların başarılarını övmeye, sorularını cevaplamaya, onlara emir vermekten çok rehberlik sağlamaya ve çeşitli şekillerde birçok farklı kelime kullanmaya daha çok eğilimliler.” Eğer bir anne ya da babaysanız çocuklarınızla düzenli ve yapıcı şekilde iletişim kuruyor musunuz?

Sevgi İyi Davranır ve Anlayışlıdır

Çocuklar yetenekleri ve becerileri bakımından birbirinden farklıdır. Elbette ana babalar bu farklılıkların onlara gösterdikleri sevgiyi etkilemesine izin vermemelidir. Ancak günümüz dünyasında insanlar sık sık yeteneklerine göre değerlendiriliyorlar. Düşünme ve öğrenme yetenekleriyle ilgili bir kitaba göre bu durum yüzünden bazı çocuklar, “kişisel olarak taşıdıkları değerin, başkalarından daha iyi şeyler başarmalarına bağlı olduğunu düşünüyor.” (Thinking and Learning Skills) Böyle bir düşünce “başarısızlığın bu çocukları çok kolay korkutmasına” yol açmasının yanı sıra yersiz kaygı ve strese de neden olabilir. Bir dergide, Hindistan’da gençlerdeki intihar oranının son 25 yılda üçe katlanmasında önemli bir etkenin, eğitimle ilgili baskıların ve ailenin yetersiz desteğinin yol açtığı endişe olduğu belirtiliyor. (India Today)

Ayrıca çocuklara “budala” veya “aptal” gibi adların takılması da onları yaralayabilir. Böyle acımasız sözler, öğrenmeyi teşvik etmek yerine kişinin hevesini kırar. Oysa ana babanın sevgisi, her zaman iyilikle davranmaya ve çocuğun doğal öğrenme arzusunu destekleyerek kendine özgü bir hızla ve küçük düşürülmekten korkmadan öğrenmesine yardımcı olmalıdır. (I. Korintoslular 13:4) Eğer bir çocuğun öğrenme sorunu varsa, sevgi dolu ana babası, çocuğun asla kendini aptal veya değersiz hissetmesine yol açmadan ona yardım etmeye çalışmalıdır. Bunun sabır ve duyarlılık gerektirebileceği doğrudur, fakat harcanan çabaya kesinlikle değer. Bu tür bir sevgi nasıl geliştirilebilir? İlk adım manevi değerlere önem vermektir.

Manevi Değerler Açısından Bakmak Denge Sağlar

Mukaddes Kitabın kişiye kazandırdığı ruhi düşünüş, birkaç nedenden ötürü özellikle yararlıdır. İlk olarak okul eğitimine uygun açıdan bakmamıza yardımcı olur. Böylece eğitimi önemli görsek de ona yaşamımızdaki en önemli yeri vermeyiz. Örneğin, matematik pratik olarak çok işe yarar, fakat kişiyi ahlaklı ve ilke sahibi biri yapmaya yetmez.

Mukaddes Kitap bizi okul eğitimine ayırdığımız zaman konusunda dengeli olmaya da teşvik ederek şöyle der: “Çok kitaplar yapmanın sonu yoktur; ve çok okumak beden yorgunluğudur.” (Vaiz 12:12) Çocukların iyi bir temel eğitim alması gerektiği doğrudur, fakat bu tüm zamanlarını almamalıdır. Diğer yapıcı faaliyetlere de zaman ayırmaları gerekir; bu faaliyetler arasında çocuğun içindeki insanı eğiten ruhi konularla ilgili olanlar başta gelir.

Mukaddes Kitaptaki manevi değerlerin bir başka yönü de mütevazı olmaktır. (Mika 6:8) Mütevazı kişiler sınırlarının farkındadırlar ve birçok eğitim kurumunda açıkça görülen yoğun hırsa ve amansız rekabete kendilerini kaptırmazlar. Daha önce değinilen dergide bu zararlı özelliklerin “bir araya gelince depresyona yol açtığı” söyleniyor. (India Today) Genç ya da yaşlı olalım Mukaddes Kitaptaki Tanrı ilhamı öğütleri uygularsak çok daha iyi bir yaşama sahip olacağız: “Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler olmayalım.” Fakat “herkes kendi yaptıklarını denetlesin. O zaman başkasının yaptıklarıyla değil, yalnız kendi yaptıklarıyla övünebilir.”—Galatyalılar 5:26; 6:4, .

Ana babalar bu sözleri çocuklarının eğitiminde nasıl uygulayabilirler? Bunun bir yolu, her bir çocuğu kişisel hedefler koymaya ve kendisini sadece kendisiyle karşılaştırmaya teşvik etmektir. Örneğin eğer oğlunuz son zamanlarda matematik veya edebiyat sınavına girmişse sonuçları önceki sınav sonuçlarıyla karşılaştırsın. Sonra da onu gereği gibi övün veya teşvik edin. Bu şekilde çocuğunuzu başkalarıyla karşılaştırmamakla birlikte, onun ulaşılabilir hedefler koymasına, nasıl geliştiğini görmesine ve zayıf olan taraflarını güçlendirmesine yardım edeceksiniz.

Ancak günümüzde bazı yetenekli gençler okulda alay edilme korkusu yüzünden iyi notlar almamayı tercih ediyorlar. Bazı gençler “İyi bir öğrenci olmanın ‘modası geçti’ ” fikrini benimsiyor. Manevi değerlere önem vermek bu konuda yardımcı olabilir mi? Kesinlikle evet! Koloseliler 3:23 ayetini ele alalım, orada şöyle diyor: “Yaptığınız iş her ne olursa olsun, tüm yürekle, insanlar için değil Rab için çalışır gibi çalışın.” (İncil—Çağdaş Türkçe Çeviri) Çok çalışmak için Tanrı’yı memnun etmekten daha üstün bir güdü düşünebiliyor musunuz? Böyle erdemli bir bakış açısı kişiye zararlı yöndeki arkadaş baskılarına dayanma gücü verir.

Çocuklarınıza Okumayı Sevdirin

Okuma yazma bilmek, hem dünyevi hem de manevi açıdan iyi bir eğitimin temelini oluşturur. Ana babalar çocuklarına küçüklüklerinden itibaren bir şeyler okuyarak onlarda kitap sevgisi geliştirebilirler. Düzeltmen olarak çalışan Daphne, çocukken ana babası kendisine düzenli kitap okuduğu için minnettar. Şöyle açıklıyor: “Onlar bende kitap sevgisi geliştirdiler. Bunun sonucunda okula başlamadan önce okumayı öğrenmiştim. Ana babam sorularıma kendi kendime cevap bulabileyim diye bana araştırma yapmayı da öğrettiler. Bu eğitim bugüne kadar benim için paha biçilmez değerdedir.”

Diğer taraftan daha önce sözleri alıntılanan Holt çocuklara bir şeyler okumanın “bir tür sihirli değnek olmadığını” söyleyerek ana babaları uyarıyor. Şöyle ekliyor: “Eğer okuma hem ana babaya hem de çocuğa zevk vermiyorsa yarardan çok zarar getirecektir. . . . . Aslında çocuklar kendisine yüksek sesle bir şeyler okunmasından hoşlansa bile . . . . ana babalarının zevk almadan okuduğu bir şeyi dinlemekten zevk almaz.” Bu nedenle Holt ana babalara, çocukların bazı kitapların birçok defa okunmasını isteyebileceğini akılda tutarak kendilerinin de sevdiği kitapları seçmelerini öneriyor. Dünya çapında milyonlarca ana babanın küçük çocuklarına zevkle okuduğu kitaplardan ikisi Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Büyük Öğretmenini İyi Dinle ve Mukaddes Kitap Öyküleri kitaplarıdır. Özellikle çocuklar için hazırlanmış bu yayınlar canlı resimlerle doludur, çocuğu düşündürür ve ona Tanrısal ilkeleri öğretir.

İsa’nın birinci yüzyılda yaşamış bir takipçisi olan Timoteos, eğitimiyle –özellikle de manevi değerleri içeren eğitimle– yakından ilgilenen bir annesi ve anneannesi olmasının yararlarını görmüştü. (II. Timoteos 1:5; 3:15) Timoteos okul eğitiminin tek başına oluşturamayacağı nitelikleri geliştirerek son derece vicdanlı ve güvenilir biri olarak büyüdü. (Filipililer 2:19, 20; I. Timoteos 4:12-15) Günümüzde de manevi değerlere önem veren sevgi dolu ana babalar sayesinde Yehova’nın Şahitlerinin dünya çapındaki cemaatlerinde erkek ve kız birçok “Timoteos’lar”, örnek gençler var.

Coşkuyla Öğretin!

Bir kitaba göre başkalarına öğrenme sevgisi aşılamak isteyen öğretmenler için “anahtar kelime coşkudur. Coşkulu öğretmenler sadece varlıklarıyla bile öğrencilere, öğrettikleri şeylere ilgi duyduklarını gösterirler ve bu coşku öğretme tarzlarına açıkça yansır.”—Eager to Learn.

Ancak gerçekte her ana babanın veya öğretmenin içi coşkuyla dolup taşmaz. Bu nedenle akıllı öğrenciler kendi kendilerini motive etmeye çalışır ve öğrenmeyi kendi sorumlulukları olarak görürler. Sonuçta, az önce sözü edilen kitapta denildiği gibi “hiçbirimiz hayatı boyunca çocuklarımızın yanına oturup çalışmaları, kaliteli işler yapmaları, düşünmeleri ve fazladan çaba harcayıp mükemmel yetenekler geliştirmeleri için yardımcı olmayacak.”

Bu durum yine, çocukların öğrendikleri değerler bakımından ailenin okuldan çok daha önemli olduğunu gösteriyor. Ana babalar, yeni şeyler öğrenmeye hevesli misiniz? Evinizde manevi değerleri ön plana çıkaran, öğrenmeye elverişli bir ortam var mı? (Efesoslular 6:4) Hem örneğinizin hem de öğretme şeklinizin, okulu bitirdikten ve evden ayrıldıktan uzun zaman sonra da çocuklarınız üzerinde etkili olacağını unutmayın.—7. sayfadaki “Öğrenmek Konusunda Başarılı Olan Aileler” başlıklı çerçeveye bakın.

Herkesin Öğrenme Tarzı Farklıdır

Tıpatıp aynı iki zihin yoktur; her birinin kendine özgü bir öğrenme şekli vardır. Birisi için çok etkili olan bir yöntem diğerinde işe yaramayabilir. Bu nedenle Dr. Mel Levine kitabında şöyle diyor: “Tüm çocuklara aynı şekilde davranırsak onlara haksızlık etmiş oluruz. Çocukların öğrenme konusundaki ihtiyaçları farklıdır; ihtiyaçlarının karşılanması onların hakkıdır.”—A Mind at a Time.

Örneğin bazıları düşünceleri, resimlerle veya şemalarla daha iyi kavrayıp hatırlayabilirler. Bazıları ise yazılı ya da sözlü eğitimi, hatta belki de tüm yöntemlerin bileşimini tercih eder. Levine şöyle diyor: “Bir şeyi hatırlamanın en iyi yolu onu değiştirmek, bilgiyi bir yolla başka bir şeye çevirmektir. Eğer görsel bir şeyse onu sözlere dökün, eğer sözlü bir bilgiyse onun bir şemasını veya resmini çizin.” Bu yöntem çalışmanızı hem daha verimli hem de daha zevkli kılacaktır.

Elbette en iyi sonuç alacağınız yöntemlerin hangileri olduğunu deneyerek görmeniz gerekebilir. İsa’nın takipçisi olarak vaktinin tümünü Tanrı’nın Sözünü duyurmaya ayıran Hans sadece temel eğitim almış yaşlı bir adam olan George’la Mukaddes Kitabı incelemeye başladı. George anlatılmak istenenleri anlamakta ve hatırlamakta zorlanıyordu. Bu yüzden Hans ana noktaları kâğıt üzerine basit resimler çizerek örneklemeye çalıştı. Hans şöyle dedi: “Bu George için bir dönüm noktası oldu. Düşünceleri o kadar iyi kavrayıp aklında tutmaya başladı ki kendisi bile şaşırdı! Zihninin hangi yöntemle daha iyi işlediğini fark ettikten sonra düşündüğümden daha keskin bir zekâya sahip olduğunu anladım. Kısa süre sonra kendine güveni arttı ve inceleme vaktini daha önce hiç olmadığı kadar sabırsızlıkla beklemeye başladı.”

Öğrenmek İçin Asla Çok Geç Değil

Daha önce alıntılanan bir kitapta şöyle deniyor: “Beynin yapabilecekleri, kullanılıp kullanılmamasına bağlıdır. Beyin, kullanılmadığında bozulan üstün bir makinedir ve yeni beceriler edinmeye can atar.” (Inside the Brain) Kitapta şu sözler de yer alıyor: “Araştırmacılar, nasıl vücut egzersizi insanları yetmişlerine ve seksenlerine kadar dinç tutuyorsa, zihin egzersizlerinin de yaşlanan beyin için aynı etkiyi yapabileceğini kanıtladılar. Uzun zamandır, yaşlanma sürecinin zihin karışıklığıyla noktalanan, dönüşü olanaksız bir iniş olduğu düşünülürdü. Ancak yeni bir araştırmaya göre bu fikir sırf insanlar buna inandıkları için doğru çıktı; aslında çoğunlukla bu düşüşün asıl nedeni beyni çalıştırmamaktır. Ayrıca bir zamanlar düşünüldüğü gibi insanlar, yaşlandıkça her gün muazzam sayıda beyin hücresi kaybetmiyorlar.” Zihinsel faaliyetlerdeki büyük düşüş genelde bir rahatsızlığın işaretidir; bu bir kalp-damar hastalığı da olabilir.

Yıllar geçtikçe zihinsel faaliyetlerde küçük bir düşüşün olabileceği doğrudur, fakat bunun mutlaka ciddi boyutlarda olması gerekmez. Araştırmacılar faal olan beynin bozulmaya karşı direndiğini, hatta eğer kişi düzenli olarak fiziksel egzersiz yapıyorsa beyninin çok daha fazla direnebileceğini söylüyorlar. Öğrenmeyi sürdüren yaşlı kişilerle ilgili bir kitapta şöyle yazıyor: “Bir kişi öğrenme amaçlı faaliyetlerle ne kadar çok meşgul olursa öğrenme yeteneği o kadar artar. Öğrenmeye devam eden kişiler daha iyi öğrenirler.”—Elderlearning—New Frontier in an Aging Society.

Bu gerçek, Avustralya’da yapılan ve 60 ila 98 yaşlarındaki kişileri içeren 20 yıllık bir araştırmayla kanıtlandı. Araştırmaya katılanlardan birçoğunun zekâ testi sonuçlarındaki düşüş yılda sadece yaklaşık yüzde 1 oranındaydı. Bununla birlikte raporda şöyle deniyor: “Aralarında doksanlarında olan kişilerin de bulunduğu bazı bireylerde hiç düşüş olmadı. Bunlar çoğunlukla, yabancı bir dili öğrenmeyi ve/veya bir müzik enstrümanı çalmayı içeren programlı öğrenme denemelerine katılmış kişilerdi.”

Daha önce sözü edilen George, Tanrı’nın Sözünü incelemeye başladığında 70’lerindeydi. Benzer şekilde şimdi 80’lerinde olan Virginia ve ölen kocası Robert da ileri bir yaşta Mukaddes Kitabı incelemeye başlamışlardı. Virginia şöyle diyor: “Robert neredeyse tamamen kör olmasına rağmen İbadet Salonunda, ezberlemiş olduğu konuşma planlarından Mukaddes Kitaba dayalı konuşmalar yapardı. Bense daha önce okumaktan hiç zevk almazdım, fakat şimdi okumayı seviyorum. Aslında bu sabah erken saatlerde Awake! dergisinin bir sayısının tamamını okudum!”

George, Robert ve Virginia kalıplaşmış görüşlere meydan okuyup zihinlerini iyi şekilde kullanan birçok yaşlıdan sadece üçüdür. Bir araştırmaya göre 70 ila 80 yıl boyunca öğrenilenler, beyin için, büyük bir su varilindeki fark bile edilmeyen birkaç damla gibidir. Öyleyse neden beyin bu kadar muazzam bir kapasiteye sahip?

[Sayfa 4, 5’teki çerçeve/resim]

İnternet ve Televizyon: Yararlı mı Yoksa Zararlı mı?

Bir kitapta şu sözler yer alıyor: “İnternet hem bir nimettir hem de bir bela.” (A Mind at a Time) İnternette bilgi araştırmayı öğrenmek oldukça yararlı olabilir, ancak bu kitabın açıkladıklarına göre bazı öğrenciler “bilgiyi gerçekten anlamadan veya öğrendikleriyle bağlantısını kurmadan” sadece kendi bilgisayarlarına “yüklüyorlar. Bu nedenle bu işlemin yeni bir pasif öğrenme yöntemi ve hatta belki de bilgi aşırma yeteneği edinme yolu haline gelmesi mümkün.”

Araştırmacılara göre aşırı televizyon izlemek problem çözme ve dinleme yeteneklerinin gelişmesini geciktirebilir, hayal gücünü zayıflatabilir ve ahlaksal güce hiçbir katkıda bulunmayabilir. Bir kitapta şu düşünceye yer verildi: “Sigaralar gibi televizyonlar da insanların esenliğine verebileceği zararlar hakkında bir uyarı taşımalı.”—Eager to Learn.

Başka bir kaynakta da çocukların en çok “(okuyarak ve sohbet yoluyla) dilin kullanılmasına, sevgiye ve bol bol sıcak şekilde kucaklanmaya” ihtiyaç duydukları ileri sürülüyor.

[Sayfa 7’deki çerçeve/resimler]

Öğrenme Konusunda Başarılı Olan Aileler

Aşağıdaki alışkanlıklar ve özellikler ailenizin öğrenme konusunda başarılı olmasına yardımcı olabilir:

▪ Çocuklarınıza, onlardan yüksek fakat makul beklentileriniz olduğunu sevgi dolu şekilde söylemek

▪ Çok çalışmayı başarının anahtarı olarak görmek

▪ Hareketsiz değil, aktif bir yaşam tarzı

▪ Çocukların evde bir şeyler öğrenmesi için her hafta uzun saatler ayırmak ve ev ödevi, kitap okuma, hobiler, ailece girişilen projeler, ev işleri ve evdeki görevleri öğrenmek gibi faaliyetlerde bulunmak

▪ Aileyi, birbirine destek veren ve sorunları birlikte çözen bir takım olarak görme

▪ Çocuklar tarafından açıkça anlaşılan ve ana babaların tutarlı bir şekilde uyguladığı aile kuralları

▪ Ana babalarla öğretmenler arasında sıkı bir iletişim

▪ Ruhi gelişime önem verme

[Resim]

Ana babalar, çocuklarınıza okumaktan zevk almayı öğretiyor musunuz?

[Tanıtım notu]

Eager to Learn—Helping Children Become Motivated and Love Learning kitabı esas alınmıştır.

[Sayfa 8, 9’daki çerçeve/resimler]

Öğrenmeyi Daha Nitelikli ve Zevkli Kılmanın Yolları

İlgi Duyun Eğer kendinizi bir şeye verirseniz onu daha kolay öğrenirsiniz. Bir kitapta şu gözlemde bulunuluyor: “Araştırmacılar, çocukların zevk alarak çalıştıklarında daha derinlemesine, daha anlamlı ve daha kalıcı şekilde öğrendiğini şüphe götürmez şekilde kanıtladılar. Ayrıca zorlu bir işi yapmak için daha kararlı, yaratıcı ve daha istekli oluyorlar.”—Motivated Minds—Raising Children to Love Learning

Öğrendiklerinizle Yaşam Arasında Bağlantı Kurun Yazar ve eğitmen Richard L. Weaver II şöyle yazıyor: “Sınıfta öğrenilenlerle günlük yaşam arasında kurulan doğrudan bir bağlantı, anlayış ışığını yakan bir elektrik kıvılcımına benzer.”

Kavramaya Çalışın İnsanlar bir şeyi anlamaya çalıştığında hem düşünme yeteneklerini hem de hafızalarını geliştirirler. Ezberleyerek öğrenme bazen yerinde olsa da kavramanın yerini tutamaz. Süleymanın Meselleri 4:7, 8’de şöyle der: “Hikmet kazan; bütün kazandıklarınla beraber anlayış kazan. Onu yüksek tut, o da seni yükseltecektir.”

Konsantre Olun Bir kitapta şu açıklama yer alıyor: “Konsantre olmak öğrenmenin vazgeçilmez şartıdır. . . . . O kadar önemlidir ki zekânın başlıca önkoşulu sayılır ve hatta zekânın kendisiyle eş tutulur.” (Teaching Your Child Concentration) Konsantre olmak öğrenilebilir. Bunun önemli bir yolu, çalışmaya kısa süreli dönemler halinde başlamak ve daha sonra bu dönemleri yavaş yavaş uzatmaktır.

Başka Sözlerle İfade Edin Dr. Mel Levine kitabında şöyle diyor: “Yetenekli öğrenciler, durumu başka sözlerle ifade etmekte en usta olanlardır.” (A Mind at a Time) Bu yöntemle bilgi, uygun şekilde kullanılabilen ve hatırlanması daha kolay olan nispeten küçük kısımlara ayrılır. İyi not tutanlar kelimesi kelimesine not almayarak bu ilkeyi uygularlar.

İlişki Kurun Peter Russell kitabında hatıraları, önceki hatıralara takılmış kancalara benzetiyor. (The Brain Book) Yani, yeni öğrendiklerinizle zaten bildikleriniz arasında net bir ilişki kurarsanız anımsamanız daha da kolaylaşır. Ne kadar çok ilişki kurarsanız o kadar iyi hatırlarsınız.

Gözünüzde Canlandırın Canlı görüntüler akılda kalır. Bu nedenle bilgileri mümkün olduğu ölçüde gözünüzde canlandırın. Hafızayı inceleyen uzmanlar bu teknikten yararlanıyorlar; onlar genelde hatırlamaya yardımcı olması için zihinde abartılı veya komik görüntüler canlandırıyorlar.

Yeniden Gözden Geçirin Öğrendiklerimizin yaklaşık yüzde 80’ini 24 saat içinde unutabiliriz. Önce bir konuyu çalıştıktan hemen sonra, ardından bir gün, bir hafta, bir ay ve hatta altı ay sonra bile yeniden kısa bir tekrar yaparak hafızamızı büyük oranda geliştiririz; hatta bu şekilde, öğrendiklerimizin neredeyse yüzde 100’ünü hatırlayabileceğiz.

[Sayfa 8’deki resimler]

Ana babalar ve öğretmenler çocuğun öğrenmesine yardımcı olmak için işbirliği yapmalıdır

[Sayfa 10’daki resimler]

Yaşlılık öğrenmeye engel değildir