AĞLAYARAK genç kadının parmağını sıkıca kavrayan bebeğe bak. O, Musa’dır. Bu güzel kadının kim olduğunu biliyor musun? O, bir Mısır prensesi, Firavun’un kızıdır.

Musa’nın annesi bebeğinin Mısırlılar tarafından öldürülmesini istemediği için, üç aylık oluncaya kadar onu saklar. Fakat sonunda onu bulacaklarını biliyor. Bu nedenle bebeğin hayatını korumak için şöyle yapar:

Bir sepet alıp, onu içine su girmeyecek hale getirir. Musa’yı içine koyar ve sepeti Nil Nehri boyunca yetişen yüksek otların arasına bırakır. Musa’nın ablası Miryam’a sepetin yakınında durmasını ve ne olacağını görmesini söyler.

Biraz sonra Firavun’un kızı banyo yapmak için Nil Nehrine iner. Birdenbire yüksek otların arasında bir sepet görür. Hizmetindeki kızlardan birine, ‘git sepeti bana getir’ der. Prenses sepeti açtığı zaman içinde güzel bir bebek bulur. Küçük Musa ağlamaktadır, prenses üzülür. Onun öldürülmesini istemez.

Miryam onların yanına gelir. Miryam, Firavun’un kızına ‘sana bebeği emzirecek İsrailli kadınlardan birini çağırayım mı?’ diye sorar.

Prenses ‘lütfen çağır’ der.

Miryam hemen koşup annesine her şeyi anlatır. Musa’nın annesi geldiği zaman prenses ona, ‘bebeği al ve benim için emzir, sana ücretini vereceğim’ der.

Böylece Musa’nın annesi kendi çocuğunu emzirir. Musa büyüyünce onu Firavun’un kızına götürür, çocuk onun oğlu olur. İşte böylece Musa, Firavun’un evinde büyümeye devam eder.