İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Ek: Anne Babaların Soruları

Ek: Anne Babaların Soruları

EK

Anne Babaların Soruları

“Çocuğumun benimle konuşmasını nasıl sağlayabilirim?”

“Çocuğumu eve belli bir saatte gelmesi için zorlamalı mıyım?”

“Kızımın beslenme konusunda dengeli bir görüş edinmesine nasıl yardım edebilirim?”

Bunlar bu Ek bölümünde cevaplanan 17 sorudan sadece birkaçı. Altı kısımdan oluşan Ek’te, Gençler Soruyor: Sorular ve Pratik Cevaplar, 1 ve 2. Kitap’tan ilgili bölümlere göndermeler yapılmıştır.

Bu bölümü okuyup mümkünse okuduklarınız üzerinde eşinizle konuşun ve çocuklarınıza yardım ederken buradaki öğütleri uygulayın. Bu öğütlere güvenebilirsiniz. Çünkü bunlar kusurlu insan düşüncelerine değil, Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitaba dayalıdır (2. Timoteos 3:16, 17).

290  İletişim

297  Kurallar

302  Bağımsızlık

307  Cinsellik ve Biriyle Çıkmak

311  Duygular

315  Tanrı’yla İlişki

 İLETİŞİM

Eşimle ya da çocuğumla tartışmam ilişkimize zarar verir mi?

Evlilikte anlaşmazlıkların yaşanması kaçınılmazdır. Ancak bunları nasıl ele alacağınız tamamen size bağlıdır. Anne babaların tartışması gençleri derinden etkiler. Aslında çocuğunuz ileride evlenirse muhtemelen sizin evliliğinizi örnek alacağından, bu ciddi bir konudur. O halde anlaşmazlıklar çıktığında, bunu çocuğunuza sorunları etkili bir şekilde çözmeyi öğretme fırsatı olarak görebilirsiniz. Şu önerileri deneyin:

Dinleyin. Kutsal Kitap ‘dinlemeye hevesli olun, fakat konuşmakta ve gazaplanmakta acele etmeyin’ der (Yakup 1:19). Bu yüzden ‘kötülüğe kötülükle karşılık vererek’ yangına körükle gitmeyin (Romalılar 12:17). Eşiniz sizi dinlemeye istekli olmasa da siz bunu yapabilirsiniz.

Eleştirmektense duygularınızı açıklamaya çalışın. Sakin bir tutumla eşinize, davranışının sizi nasıl etkilediğini anlatın. Örneğin “Şunu yapman beni kırıyor” diyebilirsiniz. Suçlama ve eleştirme eğilimine karşı koyun. “Benimle hiç ilgilenmiyorsun”, “Beni hiç dinlemiyorsun” gibi sözlerden kaçının.

Ara verin. Bazen en iyisi, konu hakkında konuşmayı bırakıp iki taraf da sakinleştiği zaman devam etmektir. Kutsal Kitap şunu der: “Ağız dalaşı su sızıntısı gibi başlar; bu yüzden kavga patlak vermeden oradan uzaklaş” (Özdeyişler 17:14).

Birbirinizden, gerekirse çocuğunuzdan da özür dileyin. 14 yaşındaki Berna şunu diyor: “Anne babam tartıştıktan sonra bazen benden ve ağabeyimden özür diliyorlar, çünkü bundan ne kadar etkilendiğimizi biliyorlar.” Çocuklarınıza verebileceğiniz en değerli derslerden biri onlara alçakgönüllükle “özür dilerim” demeyi öğretmektir.

Peki ya çocuklarınızla tartışıyorsanız? İstemeden yangına körükle gidiyor olabilir misiniz? Örneğin bu kitabın 15. sayfasında, 2. Bölümün başındaki sahneye bir göz atın. Sizce Yeliz’in annesinin hangi davranışları tartışmayı körükledi? Çocuğunuzla tartışmaktan nasıl kaçınabilirsiniz? Şunları deneyin:

● “Sen her zaman . . .” ya da “Sen hiçbir zaman . . .” gibi suçlamalarda bulunmayın. Böyle ifadeler kullanırsanız çocuğunuz mutlaka savunmaya geçecektir. Sonuçta muhtemelen bunlar abartılı ifadeler ve o da bunun farkında. Ayrıca çocuğunuz böyle sözleri aslında onun sorumsuzluğundan çok kendi kızgınlığınızdan söylediğinizi anlayabilir.

● “Sen” diye başlayan sert ifadeler kullanmaktansa onun davranışının sizi nasıl etkilediğini ifade etmeye çalışın. Örneğin, ‘Sen böyle davrandığında ben şöyle hissediyorum’ diyebilirsiniz. İster inanın ister inanmayın, çocuğunuz aslında sizin duygularınıza önem veriyor. Nasıl etkilendiğinizi ona anlattığınızda, işbirliği yapmasını kolaylaştırırsınız. *

● Ne kadar zor olsa da, siniriniz yatışana kadar bekleyin (Özdeyişler 29:22). Eğer tartışma konusu ev işleriyse bunu çocuğunuzla oturup konuşun. Ondan ne beklediğinizi açıkça belirtin, hatta bir kâğıda yazın ve gerekirse, ondan bekleneni yapmadığı takdirde sonuçların neler olacağını da belirtin. Çocuğunuz sizce yanlış bir görüşte bile olsa söyleyeceklerini sabırla dinleyin. Gençler nutuk attığınızda değil onları dinlediğinizde daha olumlu tepki verir.

● Aceleyle çocuğunuzun isyankâr olduğu sonucuna varmaktansa, onda gördüğünüz davranışların büyük oranda büyümenin doğal bir parçası olduğunu hatırlayın. Çocuğunuzun kendi görüşünde diretmesinin nedeni sadece büyüdüğünü ispatlamak olabilir. İçinizden onunla tartışmak gelse de bundan sakının. Unutmayın ki, sizin böyle kışkırtıcı durumlarda verdiğiniz tepki çocuğunuza çok şey öğretir. Siz sabır ve tahammül gösterdiğinizde muhtemelen oğlunuz veya kızınız da sizi örnek alacaktır (Galatyalılar 5:22, 23).

1. KİTABIN 2. BÖLÜMÜNE VE 2. KİTABIN 24. BÖLÜMÜNE BAKIN

Çocuklarım geçmişimin ne kadarını bilmeli?

Kendinizi şöyle bir durumda hayal edin: Eşiniz, kızınız ve bazı dostlarınızla yemek yiyorsunuz. Sohbet sırasında arkadaşlarınızdan biri eşinizle tanışmadan önce çıktığınız ve sonradan ayrıldığınız birinden bahsediyor. Bunu duyunca kızınızın ağzı bir karış açık kalıyor. Şaşkınlıkla size “Nasıl yani? Daha önce başka biriyle mi çıktın?” diyor. Ona daha önce bundan hiç söz etmemiştiniz. Şimdi her şeyi öğrenmek istiyor. Ne yapacaksınız?

Böyle bir durumda genellikle çocuğunuzun sorularını hoş karşılamanız en iyisidir. Ne de olsa, o size sorular sorup cevaplarınızı dinlerken aranızda güzel bir iletişim olur. Bu birçok anne babanın arzu ettiği bir şeydir.

Peki çocuğunuza geçmişinizle ilgili ne kadar şey söylemelisiniz? Doğal olarak, sizi utandıran şeyleri anlatmamayı tercih edebilirsiniz. Ancak uygun olduğunda, zayıflıklarınıza karşı verdiğiniz mücadeleyi anlatmanız çocuklarınıza yardımcı olabilir. Acaba nasıl?

Bir örnek ele alalım. İsa’nın elçisi Pavlus bir keresinde kendiyle ilgili şöyle dedi: “Doğruyu yapmak istediğim zaman, kötülük yanı başımda bekliyor. . . . . Ne zavallı insanım!” (Romalılar 7:21-24). Bu sözlerin Kutsal Kitaba kaydedilmesini Yehova Tanrı istedi ve bunu bizim yararlanmamız için yaptı. Bundan gerçekten de yararlanıyoruz çünkü Pavlus’un bu içten sözleri hepimiz için geçerli.

Benzer şekilde çocuklarınızın da hem yaptığınız iyi seçimleri hem de hatalarınızı öğrenmesi onları size daha çok yaklaştırabilir. Elbette sizin yetiştiğiniz dönem farklıydı. Ancak zaman değişse de insanın yapısı ve Kutsal Yazılardaki ilkeler değişmez (Mezmur 119:144). Karşılaştığınız zorlukları ve onların üstesinden nasıl geldiğinizi paylaşmanız çocuklarınıza kendi sorunlarıyla uğraşırken yardım edebilir. Cameron şöyle diyor: “Anne babanın da senin yaşadıklarına benzer sorunlar yaşadığını öğrendiğinde, onları kendine daha yakın hissedersin. Bir dahaki sefer bir sorun yaşadığında onların da böyle bir şey yaşayıp yaşamadığını merak edersin.”

Bir uyarı: Her hikâye bir öğütle bitmek zorunda değil. Çocuğunuzun anlattığınız şeyden yanlış bir sonuç çıkarmasından ya da benzer bir hata yapmakta kendini haklı görmesinden korkabilirsiniz. Fakat “Sakın sen böyle bir şey yapma” gibi sözlerle çocuğunuzun bu konuşmadan nasıl bir sonuç çıkarması gerektiğini özetlemektense, kısaca kendi duygularınızdan söz edin. Örneğin, “Bugünkü aklım olsaydı öyle yapmazdım, çünkü . . .” diyebilirsiniz. Böylece çocuğunuz yaşadığınız tecrübeden değerli bir ders alabilir, üstelik bir nutuk dinlediği duygusuna da kapılmaz (Efesoslular 6:4).

1. KİTABIN 1. BÖLÜMÜNE BAKIN

Çocuğumun benimle konuşmasını nasıl sağlayabilirim?

Çocuğunuz küçükken herhalde size her şeyi anlatırdı. Bir soru sorduğunuzda hiç duraksamadan cevap verirdi. Hatta çoğu zaman sizin bir şey sormanıza gerek kalmazdı, o zaten hiç durmadan bir şeyler anlatıyor olurdu. Fakat ergenlik çağına girdiğinde durum değişti. Artık ağzından kerpetenle laf alıyorsunuz. ‘Arkadaşlarıyla konuşuyor, benimle neden konuşmuyor?’ diye düşünüyor olabilirsiniz.

Çocuğunuzun sessizliğinden sizi reddettiği ya da artık hayatına karışmanızı istemediği sonucunu çıkarmayın. Aslında size şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Ve araştırmaların gösterdiğine göre çoğu ergen, anne babasının tavsiyelerine hâlâ değer veriyor, hatta arkadaşlarından veya medyadan aldığı tavsiyelerden daha çok.

Peki neden aklından geçenleri size anlatmaya yanaşmıyor? Aşağıda bazı gençlerin anne babalarıyla konuşmaktan neden çekindiklerini anlatan sözleri var. Onlara bir göz atın ve kendinize soruları sorup adı geçen ayetleri Kutsal Kitabınızdan okuyun.

“Babam işle ve cemaatle ilgili meselelerden başını hiç kaldıramadığı için onunla konuşamıyorum. Sohbet etmek için uygun zamanı hiç yok gibi” (Andrew).

‘Farkında olmadan, çocuklarımda onlarla konuşamayacak kadar meşgul olduğum izlenimi uyandırıyor muyum? Eğer öyleyse, benimle rahat iletişim kurabilmeleri için neler yapabilirim? Çocuklarımla konuşmak için nasıl düzenli zaman ayırabilirim?’ (Tekrar 6:7).

“Okulda biriyle tartışmıştım. Ağlaya ağlaya bunu anneme anlattım. Beni rahatlatmasını istiyordum, oysa tek yaptığı şey azarlamak oldu. O zamandan beri hiçbir önemli konuda onunla konuşmuyorum” (Kenji).

‘Çocuklarım bana sorunlarını anlattığında tepkim ne oluyor? Hatalı olsalar bile, öğüt vermeden önce onları duygudaşça dinlemeyi öğrenebilir miyim?’ (Yakup 1:19).

“Anne babalar ne zaman olan biteni anlatmamızı isteseler ve kızmayacaklarını söyleseler, yine de kızıyorlar. O zaman da bizim güvenimiz sarsılıyor” (Rachel).

‘Çocuğum beni kızdıracak bir şey söylerse kendimi nasıl tutabilirim?’ (Özdeyişler 10:19).

“Anneme çok özel şeylerimi anlattığımda birçok kez gidip bunları arkadaşlarına söyledi. Ona tekrar güvenebilmem için çok uzun zaman geçmesi gerekti” (Chantelle).

‘Çocuğumun benimle paylaştığı özel şeyleri başkalarına anlatmayarak onun duygularına saygı gösteriyor muyum?’ (Özdeyişler 25:9).

“Anne babamla konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki. Ama söze başlamak için yardımlarına ihtiyacım var” (Courtney).

‘Çocuğumla konuşmak için ilk adımı ben atabilir miyim? Konuşmak için en iyi zaman hangisi?’ (Vaiz 3:7).

Çocuğunuzla iletişim kurmak için çaba harcarsanız bir ebeveyn olarak çok şey kazanırsınız. Japonya’da yaşayan 17 yaşındaki Junko’nun örneğine bakalım. O şöyle anlatıyor: “Bir keresinde anneme, kendimi okul arkadaşlarımın yanında cemaatteki kardeşlerin yanında olduğundan daha rahat hissettiğimi söyledim. Ertesi gün, masamın üzerinde annemden bir mektup vardı. Mektupta bir zamanlar kendisinin de cemaat içinde arkadaş bulamadığını yazıyordu. Annem bana Kutsal Kitap devirlerinde yaşamış ve kendilerini yüreklendirecek hiç kimse olmadığında bile Tanrı’ya hizmet etmiş kişileri hatırlatıyordu. Aynı zamanda, yapıcı dostluklar kurmak için harcadığım çabadan ötürü beni övüyordu. Böyle bir sorunla karşılaşan tek kişi olmadığımı öğrenmek beni şaşırtmıştı. Demek annem de aynı sorunu yaşamıştı; bunu öğrendiğimde öyle etkilendim ki ağladım. Annemin sözleri beni çok teşvik etti ve doğruyu yapmak üzere güçlendirdi.”

Junko’nun annesinin de fark ettiği gibi, gençler düşünce ve duygularıyla alay edilmeyeceğinden ve eleştirilmeyeceklerinden emin olduklarında anne babalarına içlerini daha kolay açarlar. Peki ya çocuğunuz sizinle sinirli hatta öfkeli bir şekilde konuşuyorsa ne yapabilirsiniz? İçinizden ona aynı şekilde karşılık vermek gelse de bunu yapmayın (Romalılar 12:21; 1. Petrus 2:23). Ne kadar zor olsa da, çocuğunuzdan nasıl konuşmasını ve davranmasını bekliyorsanız öyle konuşun ve davranın.

Unutmayın ki, gençler büyürken bir değişim sürecinden geçerler. Uzmanlar ergenlerin tutarsız davranabileceğine, bir gün yaşından daha olgun davranırken ertesi gün çocuklaşabileceğine dikkat çekiyor. Siz de kendi çocuğunuzda bunu fark ediyor olabilirsiniz. Böyle bir durumda, özellikle de yaşına yakışmayacak şeyler yaptığında ne yapabilirsiniz?

Ona “ağzının payını verme” dürtüsüne direnin veya çocukça bir tartışmaya girmeyin. Çocuğunuzla onun bir yetişkin olduğunu varsayarak konuşun (1. Korintoslular 13:11). Örneğin eğer çocuk yanı devreye girip size “Neden beni rahat bırakmıyorsun?” derse içinizden onu azarlamak gelebilir. Oysa böyle yaparsanız, sohbetin kontrolünü kaybeder ve kendinizi hiçbir yere varmayacak bir tartışmanın içinde bulursunuz. Bunun yerine sadece şöyle diyebilirsiniz: “Galiba çok sinirlisin. En iyisi sen sakinleştikten sonra konuşalım.” Böyle yaparsanız kontrolü kaybetmezsiniz ve bir tartışmaya değil, sohbete ortam hazırlamış olursunuz.

1. KİTABIN 1 VE 2. BÖLÜMLERİNE BAKIN

 KURALLAR

Çocuğumu eve belli bir saatte gelmesi için zorlamalı mıyım?

Bu soruya cevap verebilmek için kendinizi şöyle bir durumda hayal edin: Gece sokak kapınız yavaşça açılıyor. Eve gelen kişi, yarım saat geç kalmış olan oğlunuz. İçinizden ‘Çoktan uyuduğumu ümit ediyor’ diye geçiriyorsunuz. Elbette uyumadınız. Eve gelmesi gereken saatten beri kapının karşısında oturmuş oğlunuzu bekliyorsunuz. Kapı şimdi tamamen açık ve oğlunuzla göz gözesiniz. Ne söyleyeceksiniz? Ne yapacaksınız?

Önünüzde seçenekler var. Konuyu fazla önemsemeyebilirsiniz. Kendi kendinize ‘Gençlik işte, olur böyle şeyler’ diyebilirsiniz. Ya da ‘Bundan sonra dışarı çıkmak falan yok’ diye tam aksi bir tepki verebilirsiniz. Fakat en iyisi hemen bir şey söylemek yerine, gecikmesinin önemli bir nedeni olup olmadığını sorun. Eve geç gelmesini ona bir şeyler öğretme fırsatı olarak değerlendirebilirsiniz. Peki nasıl?

Öneri: Çocuğunuza bu konuyu onunla yarın konuşacağınızı söyleyin. Sonra uygun bir zamanda oturup durumu nasıl ele alacağınızı ona anlatın. Bazı anne babalar şu yöntemi denedi: Çocukları eve gelmesi gereken saatten geç gelirse, bir dahaki sefer dışarı çıkmak için izin istediklerinde eve dönüş saatini yarım saat erkene çektiler. Öte yandan eğer çocuğunuz eve hep vaktinde geliyorsa ve bu konuda güvenilir olduğunu kanıtlamışsa ona makul özgürlükler tanımayı düşünebilirsiniz. Belki eve geliş saatini ileri alabilirsiniz. Çocuğunuz eve dönüş saatini ve geç kaldığında bunun sonuçlarının ne olacağını bilmeli. Geç kalırsa söylediğiniz cezayı uygulamalısınız.

Fakat Kutsal Kitabın “makullüğünüz herkesçe bilinsin” dediğini unutmamak gerek (Filipililer 4:5). Eve dönüş saati koymadan önce çocuğunuzun da bir saat önermesine ve bu önerisiyle ilgili sebepleri açıklamasına izin verebilirsiniz. Onun isteğini göz önünde bulundurun. Eğer sorumluluk sahibi olduğunu ispat ettiyse ve isteği makulse önerisini kabul edebilirsiniz.

Dakiklik hayatın bir parçasıdır. Dolayısıyla çocuğunuzun eve geliş saatini belirlemeniz sadece onun güvenliğiyle ilgili bir kural değildir. Bu ona ileride evden ayrıldıktan sonra da yarar göreceği bir beceri kazandırma meselesidir (Özdeyişler 22:6).

1. KİTABIN 3. BÖLÜMÜNE VE 2. KİTABIN 22. BÖLÜMÜNE BAKIN

Çocuğumla kıyafet konusunda yaşadığımız anlaşmazlıkları nasıl çözebilirim?

Bu kitabın 77. sayfasındaki diyaloğu düşünün ve Simge’nin sizin kızınız olduğunu farz edin. Giysisinin ne kadar açık olduğunu fark etmemeniz mümkün değil; size göre sanki üzerine hiçbir şey giymemiş. Hemen tepki verip “Derhal odana gidip üstünü değiştir! Yoksa hiçbir yere çıkamazsın” diyorsunuz. Bu tepkiniz istediğiniz sonucu verebilir. Ne de olsa kızınızın sözünüzü dinlemek dışında pek bir seçeneği yok. Fakat ona sadece giysilerini değil, düşünce tarzını da değiştirmeyi nasıl öğretebilirsiniz?

● Öncelikle unutmayın ki, açık giyinmenin sonuçlarını çocuğunuz da sizin kadar, hatta sizden daha fazla ciddiye almalı. Çocuğunuz elbette kendini gülünç duruma düşürmek veya onu rahatsız edecek kişilerin dikkatini çekmek istemez. Ona ölçüsüz bir giyimin neden göze hiç de hoş gelmediğini sabırla anlatmaya çalışın. * Alternatifler önerin.

● İkinci olarak makul olun. Şöyle düşünün: ‘Bu giysi Kutsal Kitaptaki bir ilkeye aykırı mı, yoksa sadece benim zevkime mi hitap etmiyor?’ (2. Korintoslular 1:24; 1. Timoteos 2:9, 10). Eğer bu bir zevk meselesiyse çocuğunuzun o giysiyi giymesine izin veremez misiniz?

● Üçüncü olarak, çocuğunuza hangi giysilerin uygun olmadığını söylemekle kalmayın. Uygun kıyafetler bulmasına da yardım edin. Çocuğunuzun mantık yürütmesine yardım etmek için bu kitabın 82 ve 83. sayfalarındaki çizelgeleri kullanmaya ne dersiniz? Harcadığınız vakte ve çabaya değecek.

1. KİTABIN 11. BÖLÜMÜNE BAKIN

Çocuğumun bilgisayar oyunu oynamasına izin vermeli miyim?

Bilgisayar oyunları sizin gençliğinizden bu yana oldukça değişti. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun bunların olası tehlikelerini fark etmesine ve bunlardan kaçınmasına nasıl yardım edebilirsiniz?

Tüm bilgisayar oyunlarının uygun olmadığını ya da bunların tamamen vakit kaybı olduğunu ileri sürmenizin pek yararı olmayacaktır. Unutmayın her oyun zararlı değildir, fakat oyunlar bağımlılık yapabilir. Bu yüzden çocuğunuzun bu oyunları oynarken ne kadar zaman harcadığına dikkat edin. Ayrıca ne tür oyunları sevdiğine de dikkat edin. Hatta çocuğunuza şöyle sorular sorabilirsiniz:

● Sınıf arkadaşların en çok hangi oyunu oynuyor?

● Oyunda neler oluyor?

● Sence bu oyun neden bu kadar seviliyor?

Çocuğunuzun bilgisayar oyunları hakkında düşündüğünüzden daha çok şey bildiğini öğrenmek sizi şaşırtabilir. Belki sizin uygun bulmayacağınız oyunlar bile oynuyor olabilir. Eğer durum böyleyse aşırı tepki vermeyin. Bu, çocuğunuzun algılama yeteneğini geliştirmesine yardım etmeniz için bir fırsattır (İbraniler 5:14).

Çocuğunuza, uygun olmayan oyunları neden sevdiğini anlamasına yardımcı olacak sorular sorun. Örneğin, şöyle sorabilirsiniz:

● Belli bir oyunu oynamana izin vermediğim için arkadaşlarının yanında kendini kötü mü hissediyorsun?

Bazı gençler belli bir oyunu sırf arkadaşlarıyla konuşacak ortak bir konuları olsun diye oynayabilir. Eğer bu sizin çocuğunuz için de geçerliyse, herhalde bu durumu çocuğunuz şiddet ve cinsellik içeren oyunları seviyormuş gibi ele almayacaksınız (Koloseliler 4:6).

Peki ya çocuğunuz oyunlardaki zararlı öğelerden hoşlanıyorsa? Bazı gençler bilgisayar efekti olan vahşet görüntülerinden etkilenmediklerini söyleyebilir. ‘Bunu oyunda yapıyor olmam gerçek hayatta da yapacağım anlamına gelmez’ diye kendilerini savunabilirler. Eğer sizin çocuğunuz da böyle düşünüyorsa onun dikkatini Mezmur 11:5’e çekin. Bu ayetteki ifadelerden açıkça görüldüğü gibi, sadece şiddet kullanmak değil şiddeti sevmek de Tanrı’nın onayını kaybetmemize neden olur. Aynı ilke, Tanrı’nın Sözünün mahkûm ettiği cinsel ahlaksızlık gibi başka kötü davranışlar için de geçerlidir (Mezmur 97:10).

Çocuğunuzun bilgisayar oyunlarıyla ilgili bir sorunu varsa şunları deneyin:

● Bilgisayar oyunlarını kendi odası gibi pek girip çıkılmayan yerlerde oynamasına izin vermeyin.

● Belirli kurallar koyun. Örneğin, ödevler yapılmadan, akşam yemeği bitmeden veya başka önemli faaliyetler yerine getirilmeden oyun oynanmasına izin vermeyin.

● Fiziksel hareket gerektiren faaliyetlerin değerine dikkat çekin.

● Çocuğunuzu bilgisayar oyunu oynarken izleyin ya da daha iyisi, zaman zaman siz de onunla birlikte oynayın.

Elbette bilgisayar oyunlarının içeriği konusunda çocuğunuzu yönlendirebilmeniz için önce sizin iyi bir örnek olmanız gerekir. Bu yüzden kendinize ‘Ne tür programlar ya da filmler izliyorum?’ diye sorun. Kendinizi kandırmayın; çifte standart uygularsanız çocuğunuz bunu fark edecektir.

2. KİTABIN 30. BÖLÜMÜNE BAKIN

Ya çocuğum cep telefonuna, bilgisayarına veya başka elektronik iletişim araçlarına bağımlıysa?

Çocuğunuz internette çok mu fazla zaman geçiriyor? Arkadaşlarıyla çok mu mesajlaşıyor ya da MP3 çalarıyla ilişkisi sizinle ilişkisinden daha mı iyi? Öyleyse ne yapabilirsiniz?

Çocuğunuzun bilgisayarını, telefonunu ya da MP3 çalarını elinden almak bir seçenek olabilir. Fakat tüm elektronik araçları hemen kötü olarak damgalamayın. Sonuçta siz de muhtemelen anne babanızın sahip olmadığı bazı elektronik araçlar kullanıyorsunuz. Dolayısıyla ciddi bir neden yoksa cihazı çocuğunuzun elinden hemen almak yerine, bu durumu ona teknolojiyi daha doğru ve dengeli şekilde kullanmayı öğretmek için kullanabilirsiniz. Peki nasıl?

Konuyu çocuğunuzla oturup konuşun. İlk önce kaygılarınızı dile getirin. Sonra onu dinleyin (Özdeyişler 18:13). Sonra da pratik çözümler bulmaya çalışın. Kesin sınırlar koymaktan korkmayın, fakat makul olun. Eda isimli bir genç kız “Bir dönem çok fazla mesajlaşıyordum” diyor. “Annemle babam telefonu elimden almak yerine bazı kurallar koydular. Durumu bu şekilde ele almaları, onların beni görmediği zamanlarda bile mesajlaşırken dengeli olmama yardım etti.”

Peki ya çocuğunuz hemen savunmaya geçiyorsa ne yapabilirsiniz? Verdiğiniz öğüdün çocuğunuzun bir kulağından girip öbür kulağından çıktığını düşünmeyin. Sabırlı olun ve ona bu konuda düşünmesi için biraz zaman tanıyın. Büyük ihtimalle dediklerinize aslında katılıyor ve gerekli değişiklikleri yapacak. Birçok genç Hailey’yle aynı durumda. O şöyle diyor: “Annemle babam bilgisayarıma bağımlı olduğumu söyleyince ilk başta onlara kızdım. Fakat sonra üzerinde düşündükçe söylediklerine hak verdim.”

1. KİTABIN 36. BÖLÜMÜNE BAKIN

 BAĞIMSIZLIK

Çocuğuma ne kadar özgürlük tanımalıyım?

İşin içine çocuğunuzun özel hayatı girince bu konu karmaşık bir hal alabilir. Diyelim oğlunuz odasında ve kapısını kapatmış. Aklınızdan kapıyı çalmadan içeri girmek geçiyor. Ya da kızınız okula giderken cep telefonunu evde unutmuş. İçinizden mesajlarına bakmak geliyor. Ne yapacaksınız?

Bunlar kolay kararlar değil. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun yaşamında neler olduğunu bilme hakkınız ve onu koruma sorumluluğunuz var. Fakat casus gibi her hareketini takip edemezsiniz. Öyleyse orta yolu nasıl bulacaksınız?

İlk olarak, bir gencin özel hayatı olmasını istemesinin her zaman kötüye işaret olmadığını bilin. Çoğu durumda bu büyümenin normal bir kısmıdır. Bir ölçüde özel hayatının olması çocuğunuza birçok yarar sağlar. Örneğin, yeni arkadaşlıklar kurdukça ve sorunlarını “akıl gücünü” kullanarak çözmeye çalıştıkça kendi ayakları üstünde durmayı öğrenir (Romalılar 12:1, 2). Özel hayat gencin düşünme yetisini geliştirmesine de yardım eder; bu sorumluluk sahibi bir yetişkin olması için vazgeçilmez bir beceridir. Ayrıca biraz yalnız kalması, karar vermeden ya da inancını ve ahlak değerlerini sorgulayan soruları cevaplamadan önce düşünmesine fırsat verir (Özdeyişler 15:28).

İkinci olarak, unutmayın ki tüm hayatını kontrol etmeye çalışırsanız çocuğunuz size öfkelenebilir ve isyan edebilir (Efesoslular 6:4; Koloseliler 3:21). Peki çocuğunuzun hayatına hiç mi karışmayacaksınız? Hayır, siz onun anne babasısınız. Ancak amacınız, çocuğunuzun doğruyla yanlışı ayırt edebilecek bir vicdana sahip olmasına yardım etmek olsun (Tekrar 6:6, 7; Özdeyişler 22:6). Çocuğunuza yol göstermek onu gözetlemekten daha iyi sonuç verir.

Üçüncü olarak, çocuğunuzla bu konuyu konuşun. Duygularını dile getirirken onu dinleyin. Acaba bazı durumlarda daha makul olabilir misiniz? Çocuğunuz, güveninizi kötüye kullanmadığı sürece bir ölçüde özel hayatı olmasına izin vereceğinizi bilsin. Belirlediğiniz sınırları aşarsa sonucun ne olacağını da söyleyin ve dediğiniz şeyi yapın. Şundan emin olun ki, çocuğunuzun belli bir ölçüde özel hayatı olmasına izin vermeniz artık ilgili bir anne baba olmadığınız anlamına gelmez.

1. KİTABIN 3 VE 15. BÖLÜMLERİNE BAKIN

Çocuğum kaçıncı sınıfa kadar okumalı?

“Öğretmenlerim çok sıkıcı.” “Çok fazla ödev veriyorlar.” “O kadar çalışıyorum ama zar zor geçer not alıyorum, niye uğraşayım ki?” Bunlara benzer nedenlerle birçok genç, geçimini sağlamasına yarayacak becerileri edinmeden okuldan ayrılmak istiyor. Sizin çocuğunuz da okuldan ayrılmak istiyorsa ne yapabilirsiniz? Şunları deneyin:

Eğitime karşı tutumunuzu gözden geçirin. Küçükken okula gitmeyi bir zaman kaybı, daha önemli şeyler yapacağınız güne kadar çekmeniz gereken bir tür hapis cezası olarak mı görüyordunuz? Öyleyse bu tutumunuz çocuğunuza geçmiş olabilir. Ancak gerçek şu ki, iyi bir eğitim çocuğunuzun hedeflerine ulaşması için ihtiyacı olan “hikmeti ve düşünme yeteneğini” kazanmasına yardım edecektir (Özdeyişler 3:21).

Çalışma ortamı sağlayın. Birçok öğrenci aslında daha iyi not alabilecekken, sırf nasıl ders çalışacağını bilmediğinden ya da çalışmak için uygun bir ortam bulamadığından bunu yapamıyor. Yeterli ışığın ve gerekli araştırma gereçlerinin olduğu düzenli bir masa hazırlayarak ona iyi bir çalışma ortamı sağlayabilirsiniz. Çocuğunuzun yeni fikirler üzerinde düşünebileceği böyle bir ortam sağlayarak, hem derslerinde ilerlemesine hem de Tanrı’yla ilişkisinin gelişmesine yardım edebilirsiniz (1. Timoteos 4:15 ile karşılaştırın).

Eğitimiyle ilgilenin. Öğretmenleri düşmanınız değil yardımcınız olarak görün. Onlarla tanışın ve isimlerini öğrenin. Onlarla çocuğunuzun hedefleri ve karşılaştığı zorluklar hakkında konuşun. Çocuğunuz düşük not alıyorsa buna yol açan asıl etkenin ne olduğunu anlamaya çalışın. Örneğin, iyi not alırsa arkadaşlarının ona sataşacağından mı korkuyor? Yoksa bir öğretmeniyle sorunu mu var? Yazıldığı kurslar zorluk yaratıyor olabilir mi? Çocuğunuzun ders programı onun gelişmesini sağlamalı, ancak altında ezileceği kadar da yoğun olmamalı. Belki de fiziksel bir sorun vardır. Gözleri iyi görmediği ya da bir öğrenme bozukluğu olduğu için derslerinde zorlanıyor olabilir mi?

Çocuğunuzun akademik ve ruhi eğitimiyle ne kadar ilgilenirseniz, hayatta başarılı olmasına o kadar katkıda bulunursunuz (Mezmur 127:4, 5).

1. KİTABIN 19. BÖLÜMÜNE BAKIN

Çocuğumun evden ayrılmaya hazır olup olmadığını nasıl anlayacağım?

Bu kitabın 7. Bölümünde sözleri alıntılanan Selin evden ayrılmaktan korkuyor. Bunun bir nedenini şöyle açıklıyor: “Kendi paramla bir şey almak istediğimde babam izin vermez ve bunun kendi görevi olduğunu söyler. Bu yüzden, faturalarımı ödemek zorunda kalacağımı düşünmek bile bana korkutucu geliyor.” Kuşkusuz Selin’in babası bunu iyi niyetle yapıyor. Fakat sizce böyle yaparak, kızının ilerde bir ev idare etmesini sağlayacak beceriler kazanmasına yardımcı oluyor mu? (Özdeyişler 31:10, 18, 27).

Acaba siz de çocuklarınızı gereğinden fazla koruyarak onların kendi başlarına yaşamak için yeterince hazırlanmasını engelliyor olabilir misiniz? Bunu nasıl anlayabilirsiniz? Aşağıda ve ayrıca 7. Bölümdeki “Hazır mıyım?” altbaşlığı altında değinilen dört beceriyi tekrar gözden geçirin, fakat bu sefer bir anne baba gözüyle.

Parayı idare etmek. Çocuklarınız büyüdüyse, vergi kanunlarına uymak için neler yapılması gerektiğini ya da resmi belgelerin nasıl doldurulacağını biliyorlar mı? (Romalılar 13:7). Borç almanın getireceği yükümlülüklerin farkındalar mı? (Özdeyişler 22:7). Bir bütçe yapmayı ve kendi yağlarıyla kavrulmayı başarabilirler mi? (Luka 14:28-30). Kendi kazandıkları parayla bir şey satın almanın verdiği zevki tattılar mı? Zamanlarını ve olanaklarını başkalarına yardım ederek kullanmanın daha da büyük bir zevk olduğunu gördüler mi? (Elçiler 20:35).

Ev işleri. Kızlarınız ve oğullarınız yemek yapmayı biliyor mu? Onlara çamaşır yıkamayı ve ütü yapmayı öğrettiniz mi? Araba kullanıyorlarsa sigorta, yağ ya da lastik değiştirmek gibi aracın ufak tefek bakım işlerini becerebiliyorlar mı?

İnsan ilişkileri. Çocuklarınız anlaşmazlık yaşadığında her zaman son kararı veren bir hakem gibi mi davranıyorsunuz? Yoksa sorunlarını kendi aralarında barışçı şekilde çözüp sonra size anlatmaları için onları eğitiyor musunuz? (Matta 5:23-25).

Manevi ihtiyaçlar. Çocuklarınıza neye inanmaları gerektiğini mi söylüyorsunuz yoksa onları ikna mı ediyorsunuz? (2. Timoteos 3:14, 15). Din ve ahlak değerleriyle ilgili her sorularına cevap vermek yerine, ‘düşünmeyi öğrenmeleri’ için onları eğitiyor musunuz? (Özdeyişler 1:4). Tanrı’nın Sözünü inceleme konusunda sizin örneğinizi izlemelerini ister miydiniz? Yoksa sizin inceleme alışkanlıklarınız o kadar da iyi bir örnek olmadığı için çocuklarınızın daha iyisini yapmalarını mı isterdiniz? *

Çocuklarınızı yukarıdaki alanlarda eğitmek şüphesiz zaman ve büyük çaba ister. Ancak, hüznü ve mutluluğu bir arada yaşayacağınız ayrılık zamanı geldiğinde tüm bu yaptıklarınıza değdiğini göreceksiniz.

1. KİTABIN 7. BÖLÜMÜNE BAKIN

 CİNSELLİK VE BİRİYLE ÇIKMAK

Çocuğumla cinsellik hakkında konuşmalı mıyım?

Çocuklar cinsel ilişki konusuyla oldukça küçük yaşlarda tanışıyorlar. Kutsal Kitap çok uzun zaman önce ‘son günlerin çetin ve bunalımlı bir dönem’ olacağını, insanların “özdenetimden yoksun” olacağını ve ‘Tanrı yerine zevki seveceğini’ bildirmişti (2. Timoteos 3:1, 3, 4). “Günü birlik ilişki” modası da bu sözlerin gerçekleştiğini gösteren birçok kanıttan biri.

Günümüzdeki dünya sizin yetiştiğiniz dünyadan çok farklı. Yine de sorunlar bir yere kadar aynı. Bu yüzden, çocuklarınızın maruz kaldığı kötü etkiler karşısında kendinizi çaresiz hissetmeyin ve korkmayın. Tersine çocuklarınızın elçi Pavlus’un bundan yaklaşık 2.000 yıl önce yaptığı şu uyarıyı dikkate almasına yardım etmeye kararlı olun: “İblis’in sinsi oyunları karşısında sarsılmadan durabilmek için Tanrı’nın verdiği tüm silah donanımını kuşanın” (Efesoslular 6:11). Aslında bugün İsa’nın takipçisi olan birçok genç, dört bir yandan gelen olumsuz etkilere rağmen doğru olanı yapmak için övgüye değer bir mücadele veriyor. Çocuklarınızın da bunu yapmasına nasıl yardım edebilirsiniz?

Bunun bir yolu bu kitabın 4. Kısmındaki ve 2. Kitabın 1 ve 7. Kısımlarındaki ilgili bölümleri kullanarak, çocuklarınızla bu konuda konuşmaktır. O bölümlerde insanı düşünmeye yönelten ayetler var. Bunların bazılarında doğru olanı yapmaktan yana tavır alan ve bunun sonucunda yarar gören ya da Tanrı’nın kanunlarını görmezden gelip sonuçlarına katlanmak zorunda olan bazı kişilerin yaşadıklarına dikkat çekiliyor. Bazı ayetlerde de, çocuklarınızın Tanrı’nın kanunlarına göre yaşama ayrıcalığınızın önemini anlamasına yardım edecek ilkeler bulunuyor. Bu malzemeyi en kısa zamanda onlarla birlikte incelemeye ne dersiniz?

1. KİTABIN 23, 25 VE 32. BÖLÜMLERİNE VE 2. KİTABIN 4-6, 28 VE 29. BÖLÜMLERİNE BAKIN

Çocuğumun biriyle çıkmasına izin vermeli miyim?

Bu konu er ya da geç çocuklarınızın karşısına çıkacak. Phillip şöyle diyor: “Benim bir şey yapmama hiç gerek kalmıyor! Kızlar bana gelip çıkma teklif ediyor, ben de ‘Eyvah, şimdi ne yapacağım?’ diye düşünüyorum. Hayır demek zor, çünkü bazıları çok güzel!”

Anne babalar olarak yapabileceğiniz en iyi şey çıkma konusunu çocuğunuzla açıkça konuşmaktır. Bu konuyu açmak için 2. Kitabın 1. Bölümünü kullanabilirsiniz. Oğlunuzun ya da kızınızın okulda, hatta cemaatte yüz yüze geldiği zorluklar hakkında neler hissettiğini öğrenmeye çalışın. Bu tür sohbetler gün içinde rahat bir zamanda, örneğin ‘evde otururken, yolda yürürken’ yapılabilir (Tekrar 6:6, 7). Nasıl bir ortamda olursanız olun, ‘dinlemeye hevesli olmaya, fakat konuşmakta acele etmemeye’ dikkat edin (Yakup 1:19).

Eğer oğlunuz ya da kızınız karşı cinsten birine ilgi duyduğunu söylerse, paniğe kapılmayın. Bir genç kız şunları anlatıyor: “Babam bir erkek arkadaşım olduğunu öğrendiğinde çok kızdı! Evliliğe hazır olup olmadığımla ilgili bir yığın soruyla beni korkutmaya çalıştı. Gençken böyle bir tepkiyle karşılaşmak ilişkini sürdürmek istemene ve anne babana hatalı olduklarını kanıtlamaya çalışmana yol açabiliyor.”

Eğer çocuğunuz, sizin çıkma konusunu konuşmak bile istemediğinizi düşünüyorsa, bunun sonucu üzücü olabilir. Mesela biriyle gizli gizli çıkabilir. Genç bir kız şunları diyor: “Anne babalar aşırı tepki verdiğinde, çocuklar ilişkilerini daha da gizli tutmaya yöneliyorlar. Bu onları durdurmuyor. Sadece daha da sinsileştiriyor.”

Açık konuşmakla çok daha iyi sonuçlar alırsınız. 20 yaşındaki Brittany şunları diyor: “Anne babam biriyle çıkma konusunda bana karşı hep açık olmuştur. Kimden hoşlandığımı bilmek onlar için önemli ve bence bu çok hoş! Böyle biri olduğunda o kişiyle babam da tanışır. Eğer herhangi bir kaygıları olursa bana mutlaka söylerler. Genellikle bir kişiyle çıkmaya başlamadan bile, ondan hoşlanmadığımı anlayabiliyorum.”

2. Kitabın 2. Bölümünü okuduktan sonra şunu merak edebilirsiniz: ‘Oğlum ya da kızım biriyle çıktığını benden gizler miydi?’ Gizlice çıkma eğiliminin nedenleri hakkında bazı gençlerin söylediklerine dikkat edin ve sonra sorular üzerinde düşünün.

“Bazı çocuklar rahat bir ev ortamı bulamadıklarından kız/​erkek arkadaşına sığınıyor” (Wendy).

Anne baba olarak çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarını tam olarak karşılamak için neler yapabilirsiniz? Bu konuda kendinizi geliştirmeniz gerekiyor mu? Gerekiyorsa, hangi yönlerden?

“Ben 14 yaşındayken öğrenci değişim programıyla gelen bir çocuk bana çıkma teklif etti. Ben de kabul ettim. Bana sarılacak bir erkeğe sahip olmanın hoş olacağını düşündüm” (Diane).

Eğer Diane sizin kızınız olsaydı, ne yapardınız?

“Cep telefonları biriyle gizlice çıkmayı kolaylaştırıyor. Anne babaların neler olduğundan haberi bile olmuyor” (Annette).

Çocuğunuzun cep telefonunu bu amaçla kullanmaması için hangi önlemleri alabilirsiniz?

“Anne baba çocuğunun ne yaptığıyla ve kimlerle olduğuyla yakından ilgilenmiyorsa, gizlice çıkmak çok daha kolay” (Thomas).

Hem ergenlik çağındaki çocuğunuzun yaşamında daha fazla yer almanın hem de ona bazı özgürlükler tanımanın bir yolu var mı?

“Çocuklar evdeyken anne babalar çoğu zaman dışarıda oluyor. Ya da çocuklarının başkalarıyla dışarı çıkmasına izin verirken fazla rahat davranıyorlar” (Nicholas).

Çocuğunuzun en yakın arkadaşını düşünün. Birlikteyken neler yaptıklarını gerçekten biliyor musunuz?

“Anne babaların çok katı olması çocukların biriyle gizlice çıkmasına neden olabiliyor” (Paul).

Kutsal Kitabın kanun ve ilkelerinden ödün vermeden, ‘makullüğünüzün herkesçe bilinmesini’ nasıl sağlayabilirsiniz? (Filipililer 4:5).

“Ben 13-15 yaşlarındayken özgüvenim zayıftı ve bana ilgi gösterilmesini çok isterdim. Komşu cemaatteki bir çocukla internette yazışmaya başladım ve ona âşık oldum. Bana kendimi özel hissettirmişti” (Linda).

Sizce Linda’nın ailesi onun duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için neler yapabilirdi?

Oğlunuz veya kızınızla konuşmak üzere 2. Kitabın 2. Bölümünü ve bu Ek’i kullanmaya ne dersiniz? Gizliliğe karşı alınabilecek en iyi tedbir, samimi ve açık bir iletişimdir (Özdeyişler 20:5).

2. KİTABIN 1-3. BÖLÜMLERİNE BAKIN

 DUYGULAR

Çocuğum intihar etmekten bahsederse ne yapmalıyım?

Dünyanın bazı yerlerinde, gençler arasında intihar çok yaygın. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de intihar eden erkeklerin yarısının 35, kadınların ise yarısının 25 yaşından daha küçük oldukları belirlendi. Verilere göre intihar eden nüfus 15-34 yaş grubunda yoğunlaşıyor. İntihar riski en yüksek kişiler arasında ruhsal bozuklukları olan, ailesinde intihar etmiş ya da buna teşebbüs etmiş biri olan gençler var. Bir gencin hayatına son vermeyi düşündüğü, şu gibi belirtilerden anlaşılabilir:

● Aile fertleri ve arkadaşlarıyla iletişimini kesmesi

● Yeme ve uyku alışkanlıklarında değişiklikler

● Zevk aldığı faaliyetlere ilgisinin azalması

● Kişiliğinde göze çarpar değişiklikler olması

● Uyuşturucu ya da aşırı alkol kullanması

● Değer verdiği eşyalarını başkalarına vermesi

● Ölüm hakkında konuşması ya da sürekli bununla bağlantılı konularla ilgilenmesi

Bir ebeveynin yapabileceği en büyük yanlış bu tür belirtileri görmezden gelmektir. Tüm belirtileri ciddiye alın. Bunun sadece geçici bir dönem olduğunu düşünmeyin.

Ayrıca çocuğunuz ağır bir depresyon geçiriyorsa ya da başka bir psikolojik rahatsızlığı varsa bu konuda yardım almaktan utanmayın. Eğer hayatına son vermeyi düşündüğünden şüpheleniyorsanız bu konuda onunla konuşun. İntihar hakkında konuşmanın genci bu davranışta bulunmaya iteceği görüşü yanlıştır. Anne babaları bu konuyu açtığı zaman birçok genç konuşmaya istekli davranır. Eğer çocuğunuz intihar etmeyi düşündüğünü size açıklarsa bir planı olup olmadığını öğrenin ve eğer varsa detaylarını sorun. Planı ne kadar detaylıysa sizin de o kadar çabuk müdahale etmeniz gerekir.

Depresyonun kendiliğinden geçeceğini zannetmeyin. Geçmiş gibi görünse bile, sorunun çözüldüğünü hemen düşünmeyin. Tersine bu en kritik dönem olabilir. Çünkü depresyon yüzünden dibe vuran bir gencin intihar düşüncesini gerçekleştirebilecek gücü olmayabilir. Fakat kara bulutlar dağılıp enerjisini yeniden topladığında aklına koyduğu şeyi yapacak gücü bulabilir.

Bazı gençlerin ümitsizlik yüzünden her şeye son vermeyi düşünmesi gerçekten de trajik bir durumdur. Belirtilere karşı tetikte olan ve uygun adımları atan anne babalar ve diğer yetişkinler ‘morali bozuk olanları yüreklendirebilir’ ve gençler için bir sığınak olabilirler (1. Selanikliler 5:14).

1. KİTABIN 13 VE 14. BÖLÜMLERİNE VE 2. KİTABIN 26. BÖLÜMÜNE BAKIN

Kederimi çocuklarımdan saklamalı mıyım?

İnsanın eşini kaybetmesi çok acı bir olaydır. Ve bu dönemde çocuğunuz da sizin yardımınıza çok ihtiyaç duyar. Bir yandan kendi duygularınızla mücadele ederken bir yandan da çocuğunuzun bu acıyla başa çıkmasına nasıl yardım edebilirsiniz?

Duygularınızı saklamaya çalışmayın. Çocuğunuz hayatındaki en önemli derslerin çoğunu sizi izleyerek öğrenmiştir. Kederle başa çıkmayı da sizden öğrenecek. Bu yüzden acınızı saklayarak güçlü görünmek zorunda olduğunuzu düşünmeyin. Böyle davranmakla onun da aynı şeyi yapmasına yol açarsınız. Fakat acınızı ifade ettiğinizde, çocuğunuz da duygularını bastırmaktansa dışa vurmanın daha iyi olduğunu ve üzülmenin, hayal kırıklığına uğramanın, hatta öfke duymanın doğal olduğunu öğrenecek.

Çocuğunuzu konuşmaya teşvik edin. Baskı yapmadan çocuğunuzu neler hissettiğini anlatmaya teşvik edin. Eğer isteksiz görünüyorsa bu kitabın 16. Bölümünü birlikte gözden geçirmek yardımcı olabilir. Ayrıca eşinizle ilgili güzel anılarınız hakkında konuşun. Bu acıyla yaşamanın sizin için de çok zor olduğunu dile getirin. Duygularınızı ifade etmeniz çocuğunuzun da öyle yapmasına yardım edecek.

Sınırlarınızın farkında olun. Elbette bu zor dönem boyunca çocuğunuza hep destek olmak isteyeceksiniz. Ancak unutmayın ki, eşinizin kaybı sizi de çok etkiledi. Bu yüzden duygusal, zihinsel ve fiziksel açıdan dayanma gücünüz bir süreliğine azalmış olabilir (Özdeyişler 24:10). Dolayısıyla ailenin diğer yetişkin fertlerinin ve olgun arkadaşlarınızın desteğine ihtiyaç duyabilirsiniz. Bunun için yardım istemeniz olgun olduğunuzu gösterir. Özdeyişler 11:2 şöyle der: ‘Hikmet haddini bilenlerdedir.’

Size en büyük desteği Yehova Tanrı verebilir. O Kendisine tapınanlara şunu vaat eder: “‘Korkma, sana yardım edeceğim’ diyen Ben, Tanrın Yehova, sağ elini sımsıkı tutuyorum” (İşaya 41:13).

1. KİTABIN 16. BÖLÜMÜNE BAKIN

Kızımın beslenme konusunda dengeli bir görüş edinmesine nasıl yardım edebilirim?

Eğer kızınızda bir beslenme bozukluğu varsa ne yapabilirsiniz? * İlk olarak onda beslenme bozukluğu olmasının nedenini anlamaya çalışın.

Beslenme bozukluğu olan birçok kimsede değersizlik duyguları, mükemmeliyetçilik ve kendisiyle ilgili makul olmayan yüksek beklentiler olduğu görülüyor. Bu eğilimleri körüklemediğinizden emin olun. Kızınızı duygusal açıdan güçlendirin (1. Selanikliler 5:11).

Bunun yanı sıra, yemek ve kilo konusunda kendi tutumunuzu da dikkatle gözden geçirin. Farkında olmadan sözleriniz ya da örneğinizle bu konuların çok önemli olduğu izlenimi uyandırıyor musunuz? Gençlerin dış görünüş konusunda son derece hassas olduklarını unutmayın. Çocuklukta veya ergenlikte kilo ve boyda yaşanan normal gelişmeyi alay konusu yapmak bile, etkiye açık bir gencin zihnine ilerde sorun yaratabilecek düşünce tohumlarının ekilmesine neden olabilir.

Dua edip konuyu enine boyuna düşündükten sonra kızınızla samimi bir şekilde konuşun. Şunları deneyin:

● Onunla ne zaman konuşup ne söyleyeceğinizi dikkatle planlayın.

● Kaygınızı ve yardım etmek istediğinizi net bir şekilde dile getirin.

● Kızınızın ilk tepkisi kendini savunmak olursa şaşırmayın.

● Sabırla dinleyin.

En önemlisi de, kızınızın iyileşme çabalarına destek olun. İyileşme sürecine ailece katılın!

1. KİTABIN 10. BÖLÜMÜNE VE 2. KİTABIN 7. BÖLÜMÜNE BAKIN

  TANRI’YLA İLİŞKİ

Çocuğum ergenlik çağına girdiğinde ona ruhi eğitim vermeye nasıl devam edebilirim?

Kutsal Kitap Timoteos’un “bebekliğinden” itibaren ruhen eğitildiğini söyler, herhalde siz de çocuklarınız için aynı şeyi yaptınız (2. Timoteos 3:15). Ancak çocuklar ergenlik çağına girdiğinde eğitim yöntemlerinizi değişen koşullara uyarlamanız gerekir. Küçükken tam olarak anlayamadıkları karmaşık konuları ve soyut kavramları artık anlamaya başlarlar. Şimdi onların mantığına eskisinden daha çok hitap etmelisiniz (Romalılar 12:1).

Pavlus Timoteos’a mektubunda onun ‘öğrendiği ve doğruluğuna ikna olduğu şeylerden’ söz etti (2. Timoteos 3:14). Sizin çocuklarınızın da, bebekliklerinden beri bildikleri Kutsal Kitap hakikatlerinin ‘doğruluğuna ikna olmaya’ ihtiyacı olabilir. Sadece neye inanmaları ya da ne yapmaları gerektiğini söyleyerek onların yüreğine erişemezsiniz. Buna ikna olmalılar. Peki siz buna nasıl yardım edebilirsiniz? Şu gibi sorular üzerinde düşünüp konuşabilmeleri için fırsat yaratmakla işe başlayın:

● Tanrı’nın varlığına beni ikna eden nedir? (Romalılar 1:20).

● Anne babamın bana Kutsal Kitaptan öğrettiklerinin hakikat olduğundan nasıl emin olabilirim? (Elçiler 17:11).

● Kutsal Kitap standartlarına göre yaşamanın kendi yararıma olduğuna neden inanıyorum? (İşaya 48:17, 18).

● Kutsal Kitapta bildirilenlerin gerçekleşeceğinden nasıl emin olabilirim? (Yeşu 23:14).

● Bu dünyadaki hiçbir şeyin ‘Mesih İsa’yla ilgili bilginin üstün değeriyle’ kıyaslanamayacağına beni ikna eden nedir? (Filipililer 3:8).

● Mesih’in fidyesi benim için ne ifade ediyor? (2. Korintoslular 5:14, 15; Galatyalılar 2:20).

Çocuklarınızın bu sorulara cevap veremeyeceğinden korkarak onlarla böyle konuları konuşmaktan çekinebilirsiniz. Fakat bu, benzin deponuzun boşaldığını öğrenmekten korktuğunuz için aracınızın yakıt göstergesine bakmamanıza benzer. Eğer depo gerçekten boşalmışsa, henüz bir şeyler yapabilecekken bunu öğrenmeniz daha iyi olmaz mı? Benzer şekilde çocuklarınızın inançlarıyla ilgili sorularına cevap bulmalarına ve öğrendiklerinin ‘doğruluğuna ikna olmalarına’ şimdi, onlar henüz yanınızdayken yardım edebilirsiniz. *

Unutmayın, çocuğunuzun inancınızla ilgili konularda “Neden böyle?” diye sorması kesinlikle yanlış değil. 22 yaşındaki Diane ergenlik çağındayken bu soruyu kendisinin de sorduğunu söylüyor. “İnandığım şeylerden emin olmak istiyordum” diyor. “Sorularıma net ve kesin cevaplar bulduğumda Yehova’nın Şahidi olmakla gurur duyduğumu fark ettim! İnsanlar bir şeyi neden yapmadığımı sorduklarında ‘Bu bizim inancımıza aykırı’ demektense ‘Ben bunun yanlış olduğunu düşünüyorum’ diyorum. Başka sözlerle Kutsal Kitabın görüşünü kendi görüşüm olarak benimsedim.”

Öneri: Çocuğunuzun, Kutsal Kitap standartları söz konusu olduğunda akıl gücünü kullanmasına yardım etmek için, bir sorun çıktığında ondan anne ya da baba rolüne girmesini isteyebilirsiniz. Diyelim ki kızınız sizin ve büyük ihtimalle kendisinin de uygun olmadığını bildiği bir partiye katılmak için izin istiyor. “Hayır” diye kestirip atmak yerine şöyle diyebilirsiniz: ‘Senden kendini benim yerime koymanı istiyorum. Bahsettiğin partiyi düşün, (örneğin bu kitabın 37. Bölümünden ve 2. Kitabın 32. Bölümünden yararlanarak) bu konuda araştırma yap ve yarın bunu tekrar konuşalım. Ben senin yerine geçip partiye gitmek için izin isteyeyim, sen de anne olarak bunun iyi bir fikir olup olmadığını söyle.’

1. KİTABIN 38. BÖLÜMÜNE VE 2. KİTABIN 34-36. BÖLÜMLERİNE BAKIN

Çocuğumuz Yehova’yla ilişkisine artık önem vermiyor. Ne yapabiliriz?

Hemen çocuğunuzun Yehova’ya sırt çevirdiğini düşünmeyin. Çoğunlukla meselenin ardında başka bir neden vardır. Belki çocuğunuz

● Arkadaşlarından baskı görüyor ve Kutsal Kitap ilkelerine bağlı kalıp farklı görünmekten çekiniyor

● Başka gençlerin, hatta belki de kardeşlerinin tam bir Yehova’nın Şahidi gibi yaşadığını görüp asla onlar gibi olamayacağını düşünüyor

● Birileriyle arkadaşlık etmek istiyor ama cemaatte kendini yalnız hissediyor veya oraya ait olmadığını düşünüyor

● Cemaatteki bazı gençlerin ikili bir yaşam sürdüğünü görüyor

● Kimlik arayışında ve bu onu sizin benimsediğiniz değerleri sorgulamaya itiyor

● Sınıf arkadaşlarının yanlış şeyler yaptığını görüp başlarına hiç kötü bir şey gelmediğini düşünüyor

● İman etmeyen anne ya da babasını mutlu etmeye çalışıyor

Bu noktaların inandığınız şeylerle doğrudan bir ilgisi olmadığı çok açık. Bunlar daha çok inancınıza göre yaşamayı zorlaştıran koşullarla ilgili, en azından şimdilik asıl sorun bu. O halde çocuğunuzu cesaretlendirmek için ne yapabilirsiniz?

Uzlaşmayın ama esnek olun. Çocuğunuzun cesaretinin neden kırıldığını anlamaya çalışın ve onun ruhen canlanmasına yardım edecek bazı değişiklikler yapın (Özdeyişler 16:20). Örneğin 2. Kitabın 132 ve 133. sayfalarında yer alan “Arkadaş Baskısına Hazırlık” çizelgesi çocuğunuzun güvenini artırabilir ve arkadaşlarından o kadar da çekinmemesine yardım edebilir. Veya sorun kendini yalnız hissetmesiyse iyi arkadaşlar edinmesi için sizin bir şeyler yapmanız gerekebilir.

Olgun bir arkadaş edinmesine yardımcı olun. Bazen ailenin dışından yetişkin biri bir genç için büyük teşvik kaynağı olabilir. Tanrı’yla ilişkisiyle çocuğunuzu etkileyebilecek birini tanıyor musunuz? Onun çocuğunuzla zaman geçirmesi için bir düzenleme yapabilir misiniz? Tabii amacınız sorumluluktan kurtulmak değil. Fakat Timoteos’u düşünün. O elçi Pavlus’un örneğinden büyük yarar gördü, Pavlus da onun arkadaşlığından (Filipililer 2:20, 22).

Çocuğunuz sizinle aynı çatı altında yaşadığı sürece ondan ruhi faaliyetlere katılmasını talep etmeye hakkınız var. Ama asıl amacınız onun bazı şeyleri mekanik olarak yapmasını sağlamak değil, yüreğine Tanrı sevgisi aşılamak olsun. Çocuğunuzun hakiki dini benimsemesine yardımcı olmak için siz izlenmeye değer bir örnek olun. Beklentilerinizde makul olun. Örnek alabileceği olgun birinin olması ve yapıcı arkadaşlıklar kurması için üzerinize düşeni yapın. Bir gün sizin çocuğunuz da mezmur yazarı gibi şöyle söyleyebilir: “Yehova, sarp kayam, kalem, kurtuluş yolumu açandır” (Mezmur 18:2).

1. KİTABIN 39. BÖLÜMÜNE VE 2. KİTABIN 37 VE 38. BÖLÜMLERİNE BAKIN

[Dipnotlar]

^ p. 23 Çocuğunuza bir şey yaptırmak için ona kendini suçlu hissettirmeyin.

^ p. 64 Çocuğunuz nasıl göründüğünü muhtemelen çok önemsiyor, bu yüzden vücudunda herhangi bir kusur olduğunu ima etmemeye dikkat edin.

^ p. 168 Burada genel olarak kızlardan söz edilse de aynı ilkeler erkekler için de geçerlidir.

^ p. 188 2. Kitabın 36. Bölümü gençlerin Tanrı’nın varlığına ikna olmak için mantık yürütmelerine yardım edebilir.