Filipi’de yaşayan köle bir kız vardı. Bu kız cinliydi. Cin ona falcılık yaptırıyordu. Böylece kızın efendileri çok para kazanıyordu. Pavlus ve Silas Filipi’ye geldikten sonra, kız onları günlerce takip etti. Kız cinin etkisiyle, “Bu adamlar Yüceler Yücesi Tanrı’nın hizmetçileri!” diye bağırıyordu. Sonunda Pavlus cine “İsa’nın adıyla sana emrediyorum, kızın içinden çık!” dedi. Cin o anda kızdan çıktı.

Kızın efendileri artık falcılıktan para kazanamayacaklarını anlayınca çok öfkelendiler. Pavlus ve Silas’ı sürükleyerek yöneticilere getirdiler ve şöyle dediler: “Bu adamlar kanunlara uymuyor ve bütün şehrin düzenini bozuyor!” Yöneticiler, Pavlus ve Silas’ın dövülmesini ve hapse atılmasını emretti. Gardiyan onları hapishanenin en dipteki ve en karanlık yerine götürüp ayaklarını tomruğa vurdu.

Pavlus ve Silas Yehova’yı ilahilerle yüceltiyordu. Tutuklular da onları dinliyordu. Gecenin bir yarısı çok güçlü bir deprem oldu. Hapishanenin her yeri sarsıldı. Kapılar aniden açıldı. Tutukluların zincirleri çözüldü ve tomrukları açıldı. Gardiyan telaşla hapishanenin iç kısmına koştu. Kapıların açık olduğunu görünce bütün tutukluların kaçtığını düşündü ve kılıcını çekip kendini öldürmek istedi.

Pavlus o anda gardiyana “Kendine zarar verme! Hepimiz buradayız” diye bağırdı. Gardiyan hızla içeri girip Pavlus ve Silas’ın önünde yere kapandı. Onlara “Kurtulmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. Onlar da “Sen ve evindeki herkes İsa’ya iman etmelisiniz” dediler. Pavlus’la Silas, gardiyana ve evindeki herkese Yehova’nın sözlerini öğretti ve hepsi vaftiz edildi.