İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Anlamlı Bir Yaşam Sürmek Mümkün

Anlamlı Bir Yaşam Sürmek Mümkün

Anlamlı Bir Yaşam Sürmek Mümkün

BİRÇOK kişi para kazanmak ve paranın satın alabileceği şeylere sahip olmak için yaşıyor. Bazıları ise bu dünyada bir ad yapmak için yaşıyor. Başkaları da sanatsal becerilerini mükemmelleştirmek için yaşıyor. Başkalarına yardım etmek için yaşayanlar da var. Fakat birçok kişi ne amaçla yaşadığını ya da neden var olduğunu bilmiyor.

Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Neden var olduğunuzu ciddiyetle düşündünüz mü? Gerçek bir başarı duygusuna ve doyum hissine yol açıp açmadıklarını görmek için insanların bazı uğraşlarını ele almaya ne dersiniz? Yaşamı anlamlı kılabilecek olan nedir?

Paranın ve Zevkin Hayatta Uygun Bir Yeri Olmalı

Mukaddes Kitapta Vaiz 7:12’de şöyle denir: “Hikmet siperdir, gümüş de siperdir; fakat bilginin üstünlüğü şudur ki, hikmet kendi sahibini yaşatır.” Evet, para yararlıdır. Yaşamak için paraya ihtiyacımız var; özellikle de ailemizi geçindirme sorumluluğumuz varsa (1. Timoteos 5:8).

Paranın satın alabildiği bazı zevkler olmadan yaşamın bir tadı olur mu? Hıristiyanlığın kurucusu olan İsa Mesih başını yaslayacak bir yeri olmadığını söylemekle birlikte, bazen kaliteli yiyecek ve içeceklerden zevk aldı. Üstelik pahalı bir giysi giymekten de çekinmedi (Matta 8:20; Yuhanna 2:1-11; 19:23, 24).

Fakat İsa zevk peşinde koşmak için yaşamadı. Kendisine uygun hedefler koydu. Şöyle dedi: “Bir insanın çok malı mülkü olsa bile, hayatı bunlara bağlı değildir.” O, zengin bir adamla ilgili örnek vererek sözlerine devam etti. Bu adam topraklarından bol ürün almıştı ve şöyle bir mantık yürütüyordu: “Ne yapsam? Çünkü ürünümü koyacak yerim yok. . . . . Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini kurayım. Bütün tahılımı ve mallarımı oralarda toplayayım. O zaman canıma derim ki, ‘Ey can, uzun yıllar yetecek çok malın var; rahatına bak, ye, iç, keyfini sür.’” Bu adamın düşünüş tarzında yanlış olan neydi? Örnek şöyle devam ediyor: “Tanrı [zengin adama] şöyle dedi: ‘Ey akılsız, bu gece canın senden isteniyor. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’” Bu adam ürününü depolamış olsa da, öldüğünde, biriktirdiği zenginliklerden yararlanamazdı. Sonuç olarak İsa kendisini dinleyenlere şu dersi verdi: “İşte, kendisi için servet biriktiren, fakat Tanrı katında zengin olmayan adamın durumu böyledir” (Luka 12:13-21).

Demek ki paraya ihtiyacımız var ve zevkin hayatımızda uygun bir yeri olmalı. Fakat hayattaki en önemli şey ne para ne de zevktir. Tanrı katında zengin olmak, yani Tanrı’nın onayıyla sonuçlanan bir yaşam sürmek en önemli şeydir.

Bir Ad Yapmak Önemli mi?

Birçok insan kendine bir ad yapmak için yaşar. Ad yapma arzusu, yani başkaları tarafından hatırlanma isteği mutlaka yanlış değildir. Mukaddes Kitap “İyi ad hoş kokulu yağdan, ve ölüm günü, bir adamın doğduğu günden iyidir” der (Vaiz 7:1).

Bir kişinin öldüğü gün, deyim yerindeyse, tüm yaşamıyla ilgili kayıt yazılmış olur. Eğer bu kişi övgüye değer şeyler başardıysa, öldüğü gün doğduğu günden, yani sicilinin tamamen boş olduğu günden çok daha iyidir.

Kutsal Yazıların Vaiz kitabının yazarı Kral Süleyman’dı. Süleyman’ın üvey ağabeyi Abşalom kendine bir ad yapmak istemişti. Fakat, onun adını sonraki kuşaklara taşıyabilecek üç oğlu belli ki genç yaşta ölmüştü. Peki Abşalom ne yaptı? Kutsal Yazılar şöyle der: “Abşalom . . . . kıral deresinde olan direği . . . . kendisi için dikmişti; çünkü: Adımı hatırlatacak oğlum yoktur, dedi; ve direğe kendi adını koydu” (2. Samuel 14:27; 18:18). Bu direğin kalıntıları bulunmadı. Abşalom’a gelince, Mukaddes Kitabı inceleyenler onu, babası Davud’un tahtını ele geçirmek için komplo kuran, ünlü bir isyancı olarak tanıyor.

Günümüzde birçok kişi başardığı şeylerle hatırlanmaya çalışıyor. Onlar, tercihleri her dönem değişen insanlar tarafından yüceltilmeyi amaçlıyorlar. Fakat böyle bir üne sonunda ne olur? Christopher Lasch kitabında şunları yazıyor: “Zamanımızda başarıyı büyük ölçüde belirleyen, genç, ışıltılı ve orijinal olmaktır; şöhret geçmişte olmadığı kadar geçicidir ve toplumun dikkatini çekmek isteyenler bunu kaybetmekten sürekli korkarlar” (The Culture of Narcissism). Sonuç olarak birçok ünlü uyuşturucu ve alkole başvuruyor ve çoğu kez yaşamlarını kısaltıyorlar. Gerçekten de, ün peşinde koşmak boştur.

Öyleyse kimin gözünde iyi bir ada sahip olmalıyız? Yehova, Kanununa uyan belirli kişilerden söz ederken İşaya peygamber aracılığıyla şöyle dedi: “Onlara evimde, ve duvarlarımın içinde . . . . iyi yer ve ad vereceğim; onlara kesilip atılmaz [yok olup gitmeyecek] ebedî ad vereceğim” (İşaya 56:4, 5). Yehova Tanrı’yı memnun eden bu kişiler O’na itaatlerinden ötürü ‘iyi bir yere ve ada’ sahip olacaklar. Tanrı onların adını ‘ebediyen’ hatırlayacak, böylece yok olup gitmeyecekler. Yaratıcımız Yehova’nın gözünde iyi bir üne sahip olmak; işte Mukaddes Kitap bizi böyle bir ad yapmaya teşvik ediyor.

İşaya yukarıdaki sözlerinde sadık kişilerin yeryüzü Cennetinde sonsuz yaşam alacağı dönemden söz ediyordu. Bu Cennetteki “sonsuz yaşam,” Tanrı’nın insanları yaratırken onlar için amaçladığı yaşam olan “gerçek yaşam”dır (1. Timoteos 6:12, 19). Uçup giden ve doyum vermeyen bir yaşam yerine, neden sonsuz yaşamı elde etmeyelim?

Sanatsal Uğraşlar ya da Hayır İşleri Doyum Vermez

Birçok sanatçı kendince mükemmellik düzeyine ulaşmak amacıyla sanatında gelişmek istiyor. Şu anki yaşam bunun için çok kısa. Önceki makalede sözü edilen Hideo, 90’lı yaşlarındayken sanatsal becerilerini geliştirmek için hâlâ çalışıyordu. Bir sanatçı kendi alanında, doyum aldığı noktaya ulaşsa bile, sonradan en verimli dönemindeki kadar eser üretemeyebilir. Peki ya sonsuz yaşamı olsaydı? Onun sanatını mükemmelleştirecek tüm imkânları bir düşünün.

Acaba hayır işleri için ne denebilir? Bir kişinin yoksullarla ilgilenmesi ve olanaklarını ihtiyaçta olanlara yardım etmek üzere kullanması övgüye değerdir. Mukaddes Kitap “Vermek almaktan daha büyük mutluluktur” der (Elçiler 20:35). Başkalarının iyiliğiyle ilgilenmek gerçekten doyum verici olabilir. Fakat bir kişi tüm yaşamını bu uğraşa adasa bile, ne kadar başarılı olabilir? Biz insanların, başkalarının acılarını dindirme konusunda başarabileceklerimiz sınırlıdır. Miktarı ne olursa olsun maddi armağanlar temel bir ihtiyacı karşılayamaz. Çoğu insan bu ihtiyaca aldırmıyor ve yaşamında asla karşılamıyor. Bu ihtiyaç nedir?

Karşılanması Gereken Doğal Bir İhtiyaç

İsa peygamber Dağdaki Vaazında doğal ve temel bir ihtiyaçtan söz ederken şöyle dedi: “Ne mutlu manevi ihtiyacının farkında olanlara, çünkü göklerin krallığı onlarındır” (Matta 5:3). O halde, Mukaddes Kitaba göre gerçek mutluluk servete, üne, sanatsal başarılara ya da hayır işlerine bağlı değildir. Bunun yerine, manevi ihtiyacımızı, yani Tanrı’ya ibadet etme ihtiyacımızı karşılamamıza bağlıdır.

Elçi Pavlus, Yaratıcıyı tanımayanları O’nu aramaya teşvik ederken şöyle dedi: “[Tanrı] bütün yeryüzünde otursunlar diye, tüm milletlerden insanları tek bir adamdan yarattı; onlar için belirli dönemler kararlaştırıp oturacakları yerin sınırlarını çizdi. Böylece Tanrı’yı el yordamıyla da olsa arayabilir ve gerçekten bulabilirlerdi. Aslında O hiçbirimizden uzak değildir. Çünkü O’nun sayesinde yaşıyoruz, hareket ediyoruz ve varız” (Elçiler 17:26-28).

Yaşamda gerçek mutluluğu elde etmenin anahtarı, gerçek Tanrı’ya ibadet etme ihtiyacını karşılamaktır. Manevi ihtiyacımızı karşılamak bize ‘gerçek yaşamı’ elde etme ümidi de verir. Örneğin Teresa’yı ele alalım. O, televizyon dizilerinde başrol oynayan ilk Afrika kökenli aktris olduğunda, ülkesi Amerika’nın televizyon tarihinde dikkate değer bir yenilik gerçekleştirmişti. Fakat kısa süre sonra tüm bunlardan vazgeçti. O, bunun nedenini şöyle açıklamıştı: “Tanrı’nın Sözündeki öğüde kulak vermenin en iyi yaşam yolu olduğuna eminim.” Teresa, cinselliği ve şiddeti yücelten televizyon dizilerinde oynayarak Tanrı’yla ilişkisini tehlikeye sokmak istemedi. İzleyiciler tarafından unutuldu, fakat gerçekten doyum veren bir yaşama başladı; çünkü Tanrı’nın Krallığının iyi haberini tamgün duyuran bir vaiz olarak hizmet ederek, başkalarının Tanrı’yla iyi bir ilişki geliştirmesine yardım etti.

Teresa’nın oyunculuğu bırakma kararı hakkında eski arkadaşlarından biri şunları söylemişti: “Yüreğim paramparça olmuştu; çünkü onun başarılı kariyerini değerlendiremediğini görmekten nefret ediyordum. Fakat onun daha önemli ve daha doyum verici bir şey bulduğu belliydi.” Daha sonra Teresa öldü. Onun ölümünden sonra aynı arkadaşı şöyle demişti: “O mutluydu, zaten hayattan beklediğiniz de budur. Kaçımız mutlu olduğumuzu söyleyebiliriz?” Yaşamlarında Tanrı’yla ilişkilerine ilk yeri veren, fakat ölmüş olanlar için Tanrı’nın Krallığının yönetiminde şahane bir dirilme ümidi var (Yuhanna 5:28, 29).

Yaratıcının yeryüzü ve üzerinde yaşayacak insanlıkla ilgili bir amacı var. O bu amacı anlamanızı ve yeryüzü Cennetinde sonsuz yaşama sahip olmanızı istiyor (Mezmur 37:10, 11, 29). Şimdi, göğün ve yerin Yaratıcısı Yehova hakkında daha fazla bilgi alma ve sizin için yapmayı amaçladığı şeyleri öğrenme vaktidir. Sahanızdaki Yehova’nın Şahitleri bu bilgiyi edinmenize yardım etmekten mutlu olacaklar. Lütfen onlarla ya da bu derginin yayımcılarıyla temas kurun.

[Sayfa 5’teki resim]

İsa’nın örneğindeki zengin adamın düşünüş tarzında yanlış olan neydi?

[Sayfa 7’deki resim]

Yeryüzü Cennetinde sonsuz yaşama sahip olmak ister misiniz?