İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Küreselleşme Sorunlarımızı Gerçekten Çözebilir mi?

Küreselleşme Sorunlarımızı Gerçekten Çözebilir mi?

Küreselleşme Sorunlarımızı Gerçekten Çözebilir mi?

“Bugün küresel mahallemiz, çoğu mahalle gibi ideal olandan uzaktır ve birçok kusuru vardır. Sakinlerine tamamen adil davranılmıyor; onlar fırsat eşitliğine sahip değiller. Milyonlarca kişi öyle yoksulluk çekiyor ki, bir mahalleye ait olduklarını bile düşünmüyorlar.”—“OUR GLOBAL NEIGHBOURHOOD (Küresel Mahallemiz).”

AFRİKA’DA büyük bir şehirde yaşayan Fatıma şanslı olduğunu düşünüyor. En azından bir buzdolabı var. Ailesinin evi ise, mermerden yapılma üç anıt mezarın yanına kurulmuş metal bir barakadan ibaret. Oradaki diğer yarım milyon kişi gibi Fatıma da çok büyük bir mezarlıkta yaşıyor. Üstelik mezarlık giderek kalabalıklaşıyor. “Buraya, özellikle de anıt mezarların aralarına çok sayıda insan taşınıyor” diye yakınıyor.

Fatıma’nın evinden yaklaşık 15 kilometre uzakta, içerisinde lüks lokantaların ve geniş bir golf sahasının yer aldığı ve sadece seçkin kişilerin girebildiği yeni bir site bulunuyor. Bir kez golf oynamanın ücreti ise, bu Afrika ülkesinde kişi başına düşen aylık gelirden daha fazla. Yoksulluk bu şehrin başına her zaman dert olmuştur; ancak seçkin kişilerin simgesi olan golf sahaları bir yenilik olduğu kadar sinir bozucudur da. Küresel mahallemizde lüks ve aşırı yoksulluk tehlikeli biçimde yan yana varlığını sürdürüyor.

Ortadoğu’da Yemen’in kurak topraklarında yılan gibi kıvrılan Hadramut Vadisi, eski şehirlerin arasından geçen eski bir kervan yoludur. İlk bakışta, bu ücra vadide zaman durmuş gibidir. Ancak dış görünüş yanıltıcı olabilir. Yakındaki Say’un şehrindeki müze bu şehrin sahip olduğu hazinelerin listesini içeren bir Web sitesi hazırlaması için bir üniversite mezunundan yardım istedi. Bu üniversite mezunu kız oranın yerlisi olduğu halde, Ohio’da (ABD) eğitim görmüştü. Günümüzde, hem insanlar hem de fikirler dünyayı her zamankinden daha fazla dolaşabiliyor.

Binlerce kilometre batıda, Sahra’da üç kamyondan oluşan bir konvoy ücra bir yolda güneye doğru yavaşça ilerliyor. Kamyon şoförlerinden biri olan Mashala, yük olarak televizyon, video ve uydu antenleri taşıdığını söylüyor. O, Amerikan haber kanallarını izleyerek, dünya olaylarından haberdar oluyor. Yaşadığım kasabada “hepimizin uydu anteni var” diyor. Dünyada küresel medyayı takip edemeyen çok az yer var.

İnsanların, fikirlerin, haberlerin, paranın ve teknolojinin tüm dünyayı sürekli ve kolayca dolaşması, yeni bir küresel mahalle yarattı; bunun bazı yararları olabiliyor. Küreselleşme Yemen’in yerel kültürünün tanıtılmasına yardım ediyor ve Mashala’nın üç hafta süren bir yolculuktan 3.000 dolar kazanmasını sağlıyor. Ancak kazanç herkese eşit olarak paylaştırılmıyor. Fatıma ve komşuları, kendileri yoksulluk batağına saplanmışken birkaç kişinin küreselleşmenin nimetlerinden yararlanışını seyrediyorlar.

Küresel mahallemiz ideal olandan çok uzak olduğu halde, küreselleşme sürecinden geriye dönülmesi olası görünmüyor. Acaba insanlar televizyonlarını kapayacak; cep telefonlarını atacak; bilgisayarlarını parçalayacak ve başka ülkelere yolculuk etmeyi bırakacaklar mı? Devletler kendilerini siyasal ve ekonomik açıdan dünyanın geri kalan kısmından tümüyle soyutlamaya çalışacaklar mı? Bunlar olanaksız gibi görünüyor. Hiç kimse küreselleşmenin yararlarından vazgeçmek istemez. Acaba küreselleşmenin beraberinde gelen sorunlar için ne denebilir? Bunlar endişenin giderek artmasına neden oluyor ve herkesin yaşamını etkiliyor. Küreselleşmenin daha ciddi boyuttaki yan etkilerinden birkaçını kısaca ele alalım.

Fark Büyüyor

Dünyadaki servet dağılımı hiçbir zaman adil olmadı; ancak ekonomi alanındaki küreselleşme zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumu büyüttü. Gelişmekte olan bazı ülkelerin görünüşte küresel ekonomiyle birleşmekten yararlandığı doğrudur. Uzmanlar son on yılda, Hindistan’da yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların sayısının yüzde 39’dan yüzde 26’ya düştüğünü ve bir bütün olarak Asya’da da benzer bir düzelmenin görüldüğünü iddia ediyorlar. Bir araştırma raporunun gösterdiğine göre, 10 yıl önce Doğu Asya nüfusunun yüzde 27’si günde 1 dolarla yaşarken, 1998’de bu oran yüzde 15’ti. Yine de, küresel durum umut verici değildir.

Afrika’da Sahra’nın güneyindeki bölgede ve diğer az gelişmiş bölgelerden bazılarında insanların geliri son 30 yılda artacağına azaldı. BM genel sekreteri Kofi Annan şuna işaret ediyor: “Uluslararası toplum . . . . benzeri görülmemiş bir refah düzeyine ulaşmış bir dünyada yaklaşık 3 milyar insanın –insanlığın neredeyse yarısının– günde 2 dolar veya daha az bir parayla geçinmesine göz yumuyor.” Bu büyük sosyal bölünmenin başlıca nedenlerinden biri maddi çıkardır. ABD’nin eski hazine bakanı Larry Summers “tüm dünyada özel sektörün elindeki para piyasaları çok yoksul kesime aldırmaz” diyor. “Kârlı olmadığından, normal bankalar yoksul toplumların peşinde koşmazlar.”

Zengin ve yoksul arasındaki bu muazzam gelir farkı insanları, hatta ülkeleri birbirinden ayırıyor. Yakın zaman önce, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en zengin kişinin serveti 100 milyondan fazla Amerikalının toplam net servetini geçiyordu. Küreselleşme aynı zamanda, belirli ürünlerde neredeyse tüm dünya piyasasını kontrolü altında tutan çokuluslu zengin şirketlerin büyümesini destekledi. Örneğin 1998’de 262 milyar dolarlık telekomünikasyon işinin yüzde 86’sı sadece on şirketin kontrolü altındaydı. Çoğu kez bu çokuluslu şirketlerin ekonomik gücü hükümetlerin gücünü aşmaktadır; Uluslararası Af Örgütü’nün belirttiği gibi, “onların gündeminde insan haklarının ve çalışma haklarının önceliği yoktur.”

Doğal olarak, insan hakları örgütleri dünyanın zenginliğinin ayrıcalıklı bir azınlığın elinde toplanmasından endişeleniyor. Yüzde 20 oranındaki en zenginlerin, en yoksullardan 74 kat fazla para kazandığı bir mahallede yaşamak ister miydiniz? Yüzde 20 oranındaki yoksul kesim, kendi durumunu düzeltme şansı hemen hiç olmadığı halde; televizyon sayesinde zengin komşularının nasıl yaşadığını gayet iyi biliyor. Küresel mahallemizdeki bu büyük adaletsizlik açıkça kargaşaya ve düş kırıklığına yol açıyor.

Kültürel Küreselleşme

Endişe duyulan diğer bir alan kültür çatışmalarının ve maddeci değerlerin yaygınlaşmasıdır. Fikir alışverişi küreselleşmenin önemli bir özelliğidir; bunun en iyi örneği İnternettir. Ne yazık ki, İnternet sadece yararlı bilgileri, kültürü ve ticareti yaymak için kullanılmıyor. Bazı Web siteleri pornografi, ırkçılık ya da kumarı destekliyor. Hatta birkaç site, evde nasıl bomba imal edileceğine ilişkin açık talimatlar veriyor. Thomas L. Friedman’ın belirttiği gibi, “fareyi yalnızca birkaç kez tıklattığınızda İnternette belaya ulaşabilirsiniz.” Hitler’in Birahane Darbesine sanal olarak katılabilir ya da pornografi tüccarlarının kütüphanesinde dolaşabilirsiniz; . . . . orada size dur diyecek ya da yönlendirecek kimse yoktur.” *

Televizyon ve filmler de insanların düşünme tarzını olağanüstü ölçüde etkiler. Çoğu kez filmlerin verdiği mesajların kaynağı, dünyada hayal ürünlerinin yaratıldığı başlıca yer olan Hollywood’dur. Bu devasa eğlence endüstrisi, çoğunlukla maddecilik, şiddet ya da ahlaksızlığı destekleyen değerleri yansıtır. Bu değerler dünyanın birçok ülkesinin yerel kültürüne tamamen yabancı olabilir. Yine de, hükümetler, eğitimciler ve ana babalar bu eğilimi engelleyemediklerini görüyorlar.

Havana’da (Küba) yaşayan biri, Kuzey Amerika’dan gelen bir turiste “ABD kültürünü seviyoruz” dedi. “Hollywood yıldızlarının hepsini tanıyor[uz].” Batı kültürü ayaküstü yenen yemekleri ve alkolsüz içecekleri de teşvik ediyor. Malezyalı bir iş adamı şunu fark etti: “Burada insanlar batıya ait her şeyi, özellikle de Amerika’ya özgü olan şeyleri seviyor. . . . . Batıya özgü yiyecekleri yemek ve bir Batılı gibi olmak istiyorlar.” Havana Üniversitesi’nin rektörü şunu üzülerek kabul etti: “Küba artık ücra bir yer değil. Artık ada diye bir şey yok. Tek bir dünya var.”

İstilacı Batı kültürü insanların umutlarını ve arzularını etkiliyor. Human Development Report 1998’de şunlar belirtildi: “‘Komşuda olan bende de olsun’ tutumu değişti; kapı komşusunun tüketim düzeyinden aşağı kalmamaya çalışmak yerine, filmlerde ve televizyon şovlarında yer alan zengin ve ünlü kişilerin yaşam tarzlarını izlemeye dönüştü.” İnsanlığın büyük çoğunluğunun böyle bir yaşam tarzına asla sahip olamayacağı ortadadır.

Küreselleşme Bir Çözüm mü?

İnsanlığın birçok girişimi gibi, küreselleşmenin de yararları kadar zararlarının da olduğu kanıtlandı. Bazılarına maddi avantajlar sağladı ve küresel iletişim çağını başlattı. Ancak, yoksul kişilere yardım edeceği yerde, zengin ve güçlü olanların işine yaradı. Suçlular ve hastalık yapan virüsler küreselleşmenin avantajlarını istismar etmekte devletlerden daha hızlı davrandılar.—Sayfa 8 ve 9’daki çerçevelere bakın.

Küreselleşme, kusurlu dünyamızda zaten var olan sorunları büyük ölçüde artırdı. Dünyadaki sıkıntılara bir çözüm sunmak yerine, sorunun bir kısmı haline geldi. Sosyal farklar daha da büyüdü ve hayal kırıklıkları arttı. Dünya devletleri bir yandan küreselleşmenin avantajlarından yararlanmaya, bir yandan da vatandaşlarını zararlarından korumaya uğraşıyorlar. Acaba bunda başarılı olacaklar mı? İnsancıl bir küreselleşme bunun cevabı olabilir mi? İzleyen makale bu soruları ele alacak.

[Dipnot]

^ p. 15 AnaBritannica’ya göre, Birahane Darbesi Adolf Hitler’in 8-9 Kasım 1923 gecesi Weimar Cumhuriyeti’ne karşı bir ayaklanma başlatma girişimidir.

[Sayfa 8, 9’daki çerçeveler/resimler]

SUÇ VE TERÖRİZMİN KÜRESELLEŞMESİ

İş ve ticaret aletlerinin kolayca suç aleti haline gelebilmesi üzücüdür. Human Development Report 1999’da şunlar belirtiliyor: “Çokuluslu şirketler dünya ekonomisinin küreselleşmesine önderlik ederken, ‘çokuluslu suçlar’ –organize suç örgütleri– küreselleşmeyi istismar etmekte hiç vakit kaybetmediler.” Organize suç küreselleşmeden nasıl yararlandı?

Uyuşturucu kartelleri milyarlarca dolarlık kazançlarını aklamak için yeni fırsatlara sahip oldular. Birçok yerde gümrük kontrollerinin ortadan kalkması ve bir yerden başka bir yere seyahat eden insanların sayısının artması, kartellerin uyuşturucuyu bir ülkeden veya bir kıtadan diğerine nakletmesini çok daha kolaylaştırdı. 1990’lı yıllarda kokain üretiminin iki kat, afyon üretiminin ise üç kat artmış olması ilginçtir. Uluslararası mafya grupları da fuhuş sektörünü geliştirip, kazançlı bir iş alanı haline getirdiler. Her yıl yaklaşık 500.000 kadın ve kızı –çoğu zorla olmak üzere– bu amaçla Batı Avrupa’ya gönderiyorlar.

Son yıllarda çokuluslu şirketler gibi, suç örgütleri de güçlerini birleştirdiler. Birçoğu küresel çapta işlerini yürütüyor ve toplam olarak yılda tahminen 1,5 trilyon dolarlık bir kazanç elde ediyorlar; bu para Fransa’nın gayri safi milli hasılasından daha fazladır. *

İnternet dürüst olmayan bilgisayar uzmanları için ideal bir araç oldu. 1995’te bir hacker 1 milyon dolar değerinde olduğu söylenen bir bilginin yanı sıra, 20.000 kredi kartı numarasını da çaldı. José Antonio Soler adındaki bir İspanyol bankacı şunu söyledi: “Yeni teknolojileri kullanarak hırsızlık yapmak hem daha az riskli, hem de daha kârlı.”

Teröristler de küreselleşmenin araçlarını kullanıyorlar. Gezegenimizin ücra bir köşesinde birkaç Batılı turistin kaçırılması, haberlerin küre çapında olması sayesinde derhal siyasal bir propaganda malzemesi olarak kullanılabilir.

İSTENMEYEN “YOLCULAR”

İnsanlar gibi hastalıklar da dünyayı dolaşabilir ve bazıları öldürücüdür. Salgın hastalıklar konusunda uzman olan Profesör Jonathan M. Mann “tüm dünyada bir yerden başka bir yere giden insanların, ticari eşyaların ve fikirlerin sayısındaki göze çarpar artış, hastalıkların küreselleşmesinin ardındaki itici güçtür” diyor. Dünya, aniden patlak veren hastalıklar, en önemlisi de, bulaşıcı hastalıkların hem yeni hem de eski türlerinin yaygınlaşması, hatta küresel çapta yayılması karşısında hızla çok daha savunmasız hale geliyor.”

AIDS’ten başka hiçbir hastalık bu yeni küresel savunmasızlığı daha çarpıcı şekilde simgeleyemez; bu hastalık yüzünden artık her yıl yaklaşık üç milyon kişi ölüyor. Bazı Afrika ülkelerinde sağlık çalışanları sonunda bu hastalığın oradaki genç erkek ve kadınların üçte ikisinin ölümüne yol açacağından korkuyor. Birleşmiş Milletler HIV ⁄ AIDS Ortak Programı şunu bildiriyor: “Salgın hastalıklar, savaş ve kıtlık binlerce yıldır var olmasına rağmen, tarihte hiçbir zaman genç yetişkinlerde bu kadar yüksek bir ölüm oranı görülmedi.”

İstenmeyen küresel “yolcular” sadece mikroplar ve virüsler değildir. Hayvanlar, bitkiler ve böcekler de doğal ortamlarından kaçtılar ve başka kıtaları istila ettiler. Avustralya’da yaşayan zehirli bir yılan türü büyük ihtimalle uçaklara kaçak yolcu olarak girip Pasifik Adaları’na sızıyor. Şimdiden Guam’daki orman kuşlarının hemen hepsini yok etti. Doğal ortamı Güney Amerika olan susümbülü 50 tropikal ülkeye yayıldı; bu ülkelerde kanalları tıkıyor ve balık yetiştirme havuzlarını tahrip ediyor. International Herald Tribune’ün haberine göre, “Yabancı bölgelerden gelen hayvan ve bitki türlerinin istilası küresel ekonomiye her yıl belki de yüz milyarlarca dolara mal olmakla birlikte, hastalıkların yayılmasına ve muazzam bir ekolojik zarara da neden oluyor.”

[Dipnot]

^ p. 28 Bir ülkenin bir yılda ürettiği mal ve hizmetlerin toplam piyasa değerine “gayri safi milli hasıla” denir.

[Resimler]

PARA KAÇAKÇILIĞI

Bir parti oyuncak ayının içinde

KOKAİN KAÇAKÇILIĞI

Sınırda ele geçirilen bir araçta bulunan 4.000.000 dolar değerinde kokain

BİYOTERÖR

Askerler Capitol Hill’de (Washington, D.C.) şarbon basili arıyor

BOMBALAMALAR

Arabaya yerleştirilen bir bomba patlıyor

AIDS’İN KÜRESEL YAYILIMI

Güney Afrika’da AIDS salgını öyle başa çıkılmaz durumda ki, bazı devlet hastaneleri artık hasta kabul etmiyor

TÜR İSTİLASI

Mangrow yılanları Guam’daki orman kuşlarının hemen hepsini yok etti

SUSÜMBÜLÜ

Bu bitki yaklaşık 50 ülkede kanalları ve nehir kıyılarını tıkıyor

[Tanıtım Notları]

Para ve kokain kaçakçılığı: James R. Tourtellotte ve Todd Reeves/U.S. Customs Service; biyoterör: AP Photo/Kenneth Lambert; yanan otobüs: AP Photo/HO/Israeli Defense Forces; çocuk: AP Photo/Themba Hadebe; yılan: Photo by T. H. Fritts, USGS; susümbülü: Staff CDFA, California Dept. of Food & Agriculture, Integrated Pest Control Branch

[Sayfa 7’deki resimler]

Ekonomi alanındaki küreselleşme zengin ve yoksul arasındaki farkı artırdı

[Tanıtım notu]

UN PHOTO 148048/J. P. Laffont–SYGMA

[Sayfa 10’daki resimler]

İnternet terörizmi desteklemek için kullanılıyor