İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Elektronik Oyun Oynayanlar Tehlikede mi?

Elektronik Oyun Oynayanlar Tehlikede mi?

Elektronik Oyun Oynayanlar Tehlikede mi?

12 yaşında bir erkek çocuk “silahsız bir düşmanı köşeye sıkıştırdı ve silahını başına dayadı. Çılgınca bir gülüşle düşmana meydan okuyarak ‘Hiçbir yere kaçamazsın!’ dedi. ‘İşin bitti!’ Çocuk düğmeye bastı ve karakterin yüzüne ateş etti. Karakter savrulup düşerken laboratuar önlüğüne kanlar sıçradı. Çocuk kahkahalarla ‘Ben kazandım!’ dedi.”

STEPHEN BARR’IN “Computer Violence: Are Your Kids at Risk?” (Bilgisayarda Şiddet: Çocuklarınız Tehlikede mi?) konulu makalesinde örnek olarak gösterilen bu bilgisayar oyunu sahnesi, başlığımızdaki soruyu akla getiriyor. Piyasada 5.000’in üzerinde bilgisayar ve video oyunu vardır. Bunların bir kısmının hem eğitici hem de zararsız bir eğlence olduğu düşünülmektedir.

Böyle bir oyun coğrafya bilgisi verebilir, başka bir tanesi nasıl uçak kullanılacağını öğretebilir. Başka oyunlar, oyuncuyu mantıklı düşünme ve problem çözme yönünde eğitebilir. Hatta terapi amaçlı tasarlanmış oyunlar bile vardır. Örneğin bir oyun, okumayı öğrenme güçlüğü olanlara yardım etmek için hazırlanmıştır. Bazı oyunlar, içinde bulunduğumuz teknoloji çağında gittikçe önemli bir hale gelen bilgisayar hakkında gençlerin daha çok şey öğrenmesine de yardım edebilir.

Uzmanlar Zararlara Dikkat Çekiyor

National Institute on Media and the Family’nin (Medya ve Aile Ulusal Kurumu) başkanı David Walsh şöyle diyor: “Bazı oyunlarda, şiddet, seks ve kaba konuşmalar gibi topluma zararlı temalar işleniyor. . . . . Maalesef, anlaşıldığı kadarıyla özellikle 8 ila 15 yaşlarındaki çocukların en sevdiği oyunlar da bunlardır.”

ABD’de yapılan bir araştırma, gençlerin tercih ettiği video oyunlarının neredeyse yüzde 80’inin şiddet içerikli olduğunu gösterdi. Virtual Image Productions şirketinin başkanı Rick Dyer şöyle diyor: “Bunlar artık sadece oyun değil, öğrenme aygıtlarıdır. Çocuklara tetiği çekmenin nasıl bir şey olduğunu en akıl almaz yöntemle öğretiyoruz. . . . . Fakat bunu gerçek yaşamda yaparlarsa, sonuçların ne olacağını öğrenmiyorlar.”

Atari salonlarında oynanan Death Race (Ölüm Yarışı) adlı oyun çıktığında, şiddet içerikli oyunlar 1976 gibi erken bir tarihte protesto edildi. Oyunda amaç, ekranın bir kenarından öbür kenarına yürüyen yayaları ezip öldürmekti. En çok yayayı hangi oyuncu ezerse oyunu o kazanıyordu. Yeni ve daha gelişmiş oyunların grafikleri ise, oyuncunun daha da gerçekçi şiddet hareketlerine katılmasına daha fazla olanak verir.

Örneğin Carmageddon (“Car [araba]” ve “Armagedon” kelimelerinin birleşimi) oyununda, oyuncu tüm aşamaları bitirene kadar yaklaşık 33.000 kişiyi arabayla ezip öldürmüş oluyor. Oyunun bir sonraki versiyonu şöyle anlatılıyor: “Sadece kurbanlarınızın tekerleklerinizin altında ezilme sesini duymuyor ve ön camınıza sıçrayan kanlarını görmüyorsunuz, ayrıca kurbanlar diz çöküp sizden merhamet diliyor ya da intihar ediyorlar. Eğer isterseniz, vücutlarını da parçalayabilirsiniz.”

Bilgisayar ortamında canlandırılan bu tür bir şiddet zararlı mı? Bu konuda yaklaşık 3.000 araştırma yapıldı. Birçok araştırma, oyunlardaki şiddet ile oyunculardaki saldırganlığın artışı arasında bir bağlantı olduğu fikrini uyandırdı. Gençler arasındaki şiddet vakaları çoğu zaman bu bağlantının bir kanıtı olarak görülüyor.

Bazı uzmanlar, –büyük olasılıkla zaten şiddete eğilimli çocukların bu tür oyunları seçmesi gibi– başka etkenlerin de hesaba katılması gerektiğini söyleyerek oyunların etkisini küçümsüyor. Acaba şiddet oyunlarının hiçbir etkisi yok mu? İnsanların, gördüklerinden etkilenmedikleri üzerinde ısrar etmek pek gerçekçi görünmüyor. Eğer bu doğru olsaydı, iş dünyası televizyon reklamlarına her yıl milyarlarca dolar harcar mıydı?

“Öldürme Arzusu ve Becerisi”

On Killing (Öldürme Üzerine) kitabının yazarı askeri psikolog David Grossman, bilgisayar oyunlarındaki şiddetin, askerlerin öldürmeye karşı doğuştan gelen dirençlerini kırmak için askeri eğitmenlerin uyguladığı yöntemle çocukları eğittiğini iddia ediyor. Örneğin, bu direncin askerlerde büyük ölçüde kırılabileceği keşfedildi; bunu, atış talimi sırasında normal hedef tahtalarını insan şeklindeki hedef tahtalarıyla değiştirerek yaptılar. Grossman benzer şekilde şiddet oyunlarının da çocuklara “öldürme arzusu ve becerisi” kazandırdığını iddia ediyor.

Journal of Personality and Social Psychology’de çıkan bir araştırmaya göre, oyuncu kendisini şiddet hareketleri yapan karakterlerle özdeşleştirdiğinden, video ve bilgisayar oyunlarındaki şiddet, televizyon ya da filmlerdeki şiddetten çok daha tehlikeli olabilir. Televizyon izlerken şiddete seyirci, bilgisayar oyunları oynarken ise katılımcı oluruz. Dahası, bir film belki bir çocuğun yalnızca birkaç saatini alır, ama bir çocuk tipik bir video oyununda ustalaşmak için neredeyse 100 saat harcayabilir.

Bazı ülkeler, vahşice şiddet içeren oyunları sadece yetişkinlerin oynayabileceğine dikkat çekmek için tasarlanmış bir sınıflandırma sistemi yürürlüğe koydu. Fakat böyle bir sistem sadece uygulandığı oranda işe yarar. ABD’de yapılan bir araştırma, ankete katılan ana babaların yüzde 66’sının bu sınıflandırma sisteminin ne olduğunu bilmediklerini gösterdi. Entertainment Software Rating Board (Eğlence Yazılım Sınıflandırma Kurulu) başkanı, bu sistemin aslında çocukları belirli oyunlardan uzak tutmak üzere tasarlanmadığını söylüyor. Şöyle anlatıyor: “Amacımız iyi olanı otoriter bir şekilde kabul ettirmek değildir. Biz, ana babalara, çocukları için neyi isteyip neyi istemediklerini saptamaları için araçlar sunuyoruz.”

Bağımlılık Yaratıyorlar mı?

Dünyanın her yerinden insanlarla İnternet üzerinden oynanan yeni oyunlar, her oyuncuya, çeşitli zorlukları aşarak oyunda ilerleyebilen belirli bir karakterin rolünü seçip oynama fırsatı verir; oyuncu bu şekilde kendisini gittikçe daha başarılı hisseder. Oyuncu için, seçtiği karakterle geçirdiği zaman bir yatırım olur ve daha fazlası için onu oyuna çeken bir tatmin duygusu verir. Bazılarında oyun oynamak neredeyse bağımlılık yaratıyor –belki de bir İnternet oyununun aylar, hatta yıllarca devam edebilmesinin nedenlerinden biri budur.

Time dergisinde, son zamanlarda Güney Kore’de, Lineage adlı İnternet oyununa büyük ilgi gösterildiği bildirildi. Bu oyunda oyuncular bir ortaçağ ortamında zafer için dövüşüyorlar. Oyuncu çeşitli aşamalardan geçerek ilerliyor ve bu arada özel bir mevkiye yükselmeye çalışıyor. Bazı gençler tüm gece boyunca oynadıklarından ertesi gün okulda gözlerinden uyku akıyor. Ana babalar endişeleniyor ama sorunu nasıl ele alacaklarını her zaman bilmiyorlar. Bir genç oyuncu kendisiyle yapılan söyleşide şunları anlattı: “İnsanlar benimle İnternette tanıştıklarında zehir gibi olduğumu düşünüyor, ama yüz yüze geldiğimizde kilo vermemi tavsiye ediyorlar.”

Koreli psikolog Joonmo Kwon, Lineage oyununun neden bu kadar sevildiğini şöyle açıklıyor: “Gerçek dünyada, Kore’de dürtülerinizi ve gizli arzularınızı bastırmalısınız. Oyunda onlar serbest kalıyor.” Gençler bu şekilde, gerçek dünyadan bir hayal dünyasına kaçıyorlar. Bu durumu anlayan bir yorumcu oyuncuları şöyle tarif ediyor: “Oyuncu için oyun dünyası gerçek dünyadan çok daha çekicidir. Gerçek dünya, onun oyuna devam etmek için gereken az miktarda parayı kazandığı bir zaman dilimidir.”

Sağlık Üzerindeki Etkileri

ABD’deki istatistikler ortalama bir altıncı sınıf öğrencisinin günde dört saat televizyon seyrettiğini gösteriyor; bu rakama, bir bilgisayar veya televizyon ekranına bakarak oyun oynadığı süre de dahil değildir. 1995 yılında yapılan bir ankette çocukların yüzde 60’ından fazlası, çoğu zaman planladıklarından daha uzun süre oyun oynadıklarını itiraf etti. Bunun sonucunda dersler kolayca ihmal edilebilir. Japonya’da yapılan bir araştırma, bilgisayar oyunlarının, çocuk beyninin sadece sınırlı bir kısmını uyardığını ortaya çıkardı. Bu araştırmaya göre çocukların daha fazla okumaya, yazmaya ve matematik problemleri çözmeye ihtiyacı var. Fakat çocukların beyinlerinin tamamen gelişmesi için, dışarı çıkıp diğer çocuklarla oynamanın ve diğer insanlarla iletişim kurmanın uyarıcı etkisine de ihtiyaçları var.

Bildirildiğine göre ABD’deki beş ila sekiz yaşlarındaki çocukların yaklaşık yüzde 40’ı, tıbbi standartlara göre şişman. Büyük ihtimalle bu soruna katkıda bulunan etken, televizyon veya bilgisayar ekranı önünde çok fazla zaman geçirmekten kaynaklanan egzersiz eksikliği. Bir şirket, bilgisayar oyunu oynarken kullanılabilen bir egzersiz aleti bile geliştirdi. Ancak şu ortadadır ki, bu tür oyunları oynamak için harcanan vakti sınırlamak ve bir çocuğun çok yönlü ve dengeli bir kişilik geliştirmesine yardımcı olacak diğer faaliyetler için yeterince zaman bırakmak çok daha iyidir.

Sağlıkla ilgili diğer bir konu ise şudur: Çok uzun süre boyunca bir ekrana bakmak göz sorunlarına yol açabilir. Araştırmalar bilgisayar kullananların en az dörtte birinin görme sorunları olduğunu gösteriyor. Bunun bir nedeni, göz kırpma sıklığının azalabilmesidir; bu da gözün kuruyup tahriş olmasına yol açar. Göz kırpmak, gözü sulandırıp kirletici maddeleri yıkayarak gözü temizler.

Kendilerini kontrol etme ve gözlemleme bilinçleri sınırlı olduğundan, çocuklar saatlerce bilgisayar oyunu oynayabilirler; bu süre içinde de sadece birkaç kez ara verirler. Bu, gözde yorgunluğa ve odaklanma sorunlarına neden olabilir. Uzmanlar, bilgisayar kullanılan her saatin sonunda düzenli olarak birkaç dakika ara vermeyi öneriyorlar. *

Büyüyen Küresel Pazar

Görünüşe göre, İnternet oyunlarına ilgi dünyanın her yerinde artıyor. Her gün daha çok yerde İnternet cafe’ler açılıyor. Bu cafe’lere bir sürü bilgisayar kuruluyor ve müşteriler bilgisayar ağında oynanan oyunlar için para ödüyorlar. Bu nedenle gençlerin bu tür cafe’lerde bir ay içinde 200 dolar harcaması olağanüstü sayılmaz.

Kuşkusuz oyun sanayii büyümektedir. İnternet oyunları piyasasının, önümüzdeki beş yıl içinde yüzde 70’ten fazla bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Ne var ki, hızla büyüyen bu sanayinin tehlikeli bir yönü de olduğu açıktır. Tehlikeler gerçektir. Sağlığımızı tehlikeye sokacak, aşırı miktarda zamanımızı ve paramızı ziyan edecek ya da bizi şiddete ve adam öldürmeye alıştıracak şeyleri yapıp da zarar görmeyeceğimizi hiçbirimiz söyleyemeyiz. Çocuklarımız için bunların bedeli çok daha ağırdır. Bu nedenle bilgisayar oyunlarının her zaman eğitici ya da zararsız bir eğlence olduğu söylenemez. Daha önce sözleri alıntılanan David Walsh şöyle uyarıyor: “Medya herhalde sandığımızdan daha güçlü. . . . . Eğer ana babalar çocuklarına bakmaktan sorumluysa, bu bakım, değişen medya dünyasına ayak uydurmalıdır.”

Gerçekten de, Mukaddes Kitabın dediği gibi ‘bu dünyanın sahnesi değişiyor.’ (I. Korintoslular 7:31) Ve görünüşe göre hiçbir şey eğlence dünyasından daha hızlı değişmiyor. Her gün çocuklarını bombardıman altında tutan değişken eğilim ve etkilere ayak uydurmaya çalıştıklarından cesaretleri kırılan ana babaların sayısı hiç de az değildir. Siz yine de cesaretinizi kaybetmeyin. Birçok ana baba, çocuklarının gerçekten önemli olan konulara odaklanmasına yardım ederek onları başarıyla yetiştiriyor. Bizler gibi çocuklar da, en büyük ihtiyaçlarımızın asla eğlenceyle –ne bilgisayarla, ne televizyonla ne de başka bir vasıtayla– karşılanamayacağını bilmeliler. İsa’nın bir keresinde söylediği gibi, gerçek mutluluğu ‘ruhi ihtiyaçlarının farkında olanlar’ tadar.—Matta 5:3.

[Dipnot]

^ p. 24 Buna ek olarak, bazıları bilgisayar kullanan herkesin her 15 dakikada bir ekrandan uzaktaki nesnelere bakarak gözlerini dinlendirmesini tavsiye ediyor. Başkaları ise ekrandan en az 60 santimetre uzakta oturmayı ve yorgunken bilgisayar kullanmaktan kaçınmayı öneriyor.

[Sayfa 6’daki çerçeve]

ELEKTRONİK OYUNLAR—Tehlikeleri

▸ Şiddet içerikli bilgisayar ve video oyunları oynamak saldırgan davranışları körükleyebilir

▸ Elektronik oyunlar sadece şiddete seyirci olmanız için değil, kendinizi bir katılımcı gibi hissetmeniz için de tasarlanmışlardır.

▸ Kolayca etkilenenler için, oyunlar gerçek ile hayal arasındaki ayrımı bulanıklaştırabilir.

▸ Oyun oynamak, tıpkı bir bağımlılık gibi önemli sorumlulukların ve ilişkilerin ihmal edilmesine yol açabilir.

▸ Bu oyunlar, çocukların ders çalışmak, başkalarıyla ilişki kurmak ve yaratıcı oyunlar oynamak gibi başka önemli faaliyetlerde geçirmeleri gereken zamanı ziyan edebilir.

▸ Uzun süre ekrana bakmak göz yorgunluğuna neden olabilir.

▸ Bilgisayar oyunu oynamanın olası bir sonucu olan egzersiz eksikliği, şişmanlığa yol açabilir.

▸ Oyunlar zamanınızı ve paranızı çalabilir.

[Sayfa 8’deki çerçeve/resim]

Bu Alışkanlıktan Kurtulmanın Bir Yolu

İsa’nın bir takipçisi olan 23 yaşındaki Thomas şöyle diyor: “Öğrenciyken, oynadığım oyunlar yüzünden ev ödevlerim fena halde aksıyordu. Sonra yaşamımdaki başka şeyler de aksamaya başladı. Gönüllü bir incil vaizi olduktan sonra bile oynamaya devam ettim. Sonunda bunun zamanımı ve enerjimi çok fazla aldığını fark ettim. Bazen hizmete çıkmadan ya da ibadete gitmeden önce bilgisayar oyunu oynadığımdan, daha sonra konsantre olmak bana çok zor geliyordu. Neredeyse her zaman, oyunla ilgili belirli bir problemi eve döndükten sonra nasıl çözeceğimi düşünüyordum. Kişisel tetkikim ve düzenli Mukaddes Kitap okuma programım da bundan zarar gördü. Tanrı’ya hizmet etmekten aldığım sevinç azalmaya başladı.

Bir gece geç saatte yataktayken, böyle devam edemeyeceğimi hissettim. Kalktım, bilgisayarımı açtım, tüm oyunları seçtim ve sil tuşuna bastım. Bir anda hepsi gitti! Bu gerçekten çok zordu. Oyunlara düşündüğümden daha fazla bağlandığımı fark ettim. Ama aynı zamanda büyük bir zafer duygusu da hissettim, çünkü yaptığım şeyin kendi iyiliğim için olduğunu biliyordum. O zamandan beri birkaç oyun daha satın aldığımı itiraf ediyorum. Fakat şimdi kendime karşı çok daha katıyım. Oyunlar konusunda dengemi korumakta zorlandığımı hisseder hissetmez yine aynısını yaparım, sil tuşuna basarım.”

[Sayfa 6’daki resim]

Bazıları oyunlardaki şiddet ile oyunculardaki saldırganlık arasında bir bağlantı olduğunu söylüyor

[Sayfa 7’deki resim]

Seul’de (Kore) bir İnternet oyun salonu