İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Dünyaya Bakış

Dünyaya Bakış

Dünyaya Bakış

Usta Taklitçiler

Sığırcıkların 40’tan fazla kuşun ötüşünü taklit edebildikleri söyleniyor. Fakat hepsi bu kadarla kalmıyor. Bayağı sığırcık, otobüslerin, sirenlerin, motorlu testerelerin, araba alarmlarının, koyunların ve hatta kişneyen atların seslerini taklit ederken gözlemlendi. Ancak şimdi repertuarlarına yeni bir ses eklediler: Cep telefonlarının zil sesi. Dolayısıyla National Geographic dergisinde belirtildiği gibi “dışarıdan bir cep telefonu sesi duyduğunuzda, tüylü bir ‘telefon’ görerek hayrete düşebilirsiniz.” Dergide şu bildiriliyor: “Cep telefonları hızla yayıldıkça alaycıkuşun, minonun ve diğer taklitçi kuşların da bu kervana katılması mümkün.”

Küresel Çapta Daha Çok Silah Stoklanıyor

Birleşmiş Milletler’in desteklediği bir çalışma olan Small Arms Survey 2002’de, 2001 yılında dünya çapındaki polislerin, askerlerin, isyancı güçlerin ve bireylerin sahip olduğu küçük ateşli silahların sayısının tahminen 639 milyon olduğu bildiriliyor. Survey “bu sayı, daha önce tahmin edilen sayıdan en azından yüzde 16 daha fazla” diyor. Üstelik, yeni ürünlerin piyasaya çıkması sonucunda küçük silahların dünya çapında stoklanması, her yıl ortalama olarak yüzde 1 oranında artıyor. Günümüzde tabancalar, tüfekler, havanlar ve omuzdan ateşlemeli roketler dünya çapında 98’den fazla ülkede en azından 1.000 şirket tarafından üretiliyor. Rapora göre “cephane de dahil dünya çapındaki küçük silah üretiminin [toplam] değerinin 2000 yılında . . . . en azından 7 milyar Amerikan doları olduğu tahmin ediliyor.” Dünya çapındaki küçük silah ticaretinin yüzde 80 ila 90’ı yasaldır ve bu ateşli silahların çoğuna (yüzde 59) siviller sahiptir.

Öldürücü Kirli Sis

New Scientist dergisinde şu bildiriliyor: “Şehirlerdeki akciğer kanserinden ölümlerin yaklaşık beşte birine, genelde araçların egzozlarının neden olduğu küçük kirli parçacıklar sebep oluyor.” Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’daki araştırmacılar yaş, cinsiyet, ırk, sigara, diyet, alkol tüketimi ve işyerlerindeki kirletici maddeler gibi risk oluşturabilecek faktörleri göz önüne alarak, ortalama olarak yarım milyon Amerikalıyı 16 yıl boyunca gözlemledi. New Scientist’te bildirilenlere göre “araştırma, çapı 2,5 mikrometre’den küçük parçacıklara odaklandı” çünkü “bu mikroskobik parçacıkların akciğerlere derinlemesine yerleşerek ölüme neden olduğu düşünülüyor.” Ayrıca dergiye göre, araştırma bazı şehirlerde kirli sis bulutuna maruz kalmanın taşıdığı risklerin “uzun süreli pasif sigara içenlerin taşıdığı risklere eşit olduğunu” ortaya çıkardı.

Kaydedilmeyen Doğumlar

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) şu bildiride bulunuyor: “Her yıl 50 milyondan fazla çocuğun doğumu, yani dünya çapındaki toplam doğumların yüzde 40’ından fazlası nüfusa kaydedilmiyor.” Ayrıca şunu ekliyor: “39 ülkede bütün çocukların en azından yüzde 30’u, doğduğunda nüfusa kaydedilmedi; ve bu oran 19 ülkede en azından yüzde 60’tır.” Bu ne anlama gelir? Doğum belgeleri olmayan çocuklar yasal olarak var olmazlar ve bu da onların insanlara sunulan temel hizmetlerden yararlanma haklarını sınırlar. UNICEF şunu söylüyor: “Doğum kaydı temel insan hakkıdır ve eğitim, sağlık hizmeti, . . . . gibi hakların ve ayırım, işkence ve sömürüden korunmanın kapısını açar.” Ayrıca nüfusa kaydedilmeyen doğumların neden olduğu sorunlar sadece çocukluk evresini etkilemiyor. Bildiride nüfusta “kaydı olmayan yetişkinin, belki hayatının ileri evresinde evlilik cüzdanı alma hakkına da sahip olamayacağı” belirtiliyor.

“Ekolojik İflas” Ufukta

Kanada’da yayımlanan Globe and Mail gazetesinde, bilim adamlarının tahminlerine göre yerin doğal kaynaklarını şu anki oranda tüketmeye devam ederek “ekolojik iflasın yolunu hazırladığımız” belirtiliyor. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde ilk kez yayımlanan bir çalışmaya göre 1961’de “insanlar dünyanın yıllık biyolojik üretim kapasitesinin yüzde 70’ini kullanıyordu. 1999’da bu oran yüzde 120 oldu. Bugün ise yaklaşık yüzde 125’tir.” Bu, insanların her yıl balıkçılık, çiftçilik ve madencilik yaparak, yakıt harcayarak “tükettiği doğal kaynakları yeniden kazanmanın” 15 ay alacağı anlamına geliyor. Ayrıca gazetede şu bildiriliyor: “Durumun o kadar çabuk kötüleşmesinin bir nedeni, toprağın bir kısmı ürün veremeyecek kadar zarar gördüğünden biyolojik kapasitenin küçülmesidir. Daha da kötüsü, dünya nüfusu büyüdükçe bu biyolojik kapasiteyle ilgili talepler de artıyor.”