İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Gezegenimiz Ne Kadar Hasta?

Gezegenimiz Ne Kadar Hasta?

Gezegenimiz Ne Kadar Hasta?

Hastanın durumu çok ciddi. Birçok hastalığın belirtileri görülüyor. Nefesi iğrenç kokuyor. Hiç olmadığı kadar yüksek ateşi var; ateşini düşürmek için uygulanan hiçbir yöntem işe yaramıyor. Vücut sıvılarında zehir bulundu. Vücudunun bir bölgesi tedavi edildiğinde, birdenbire başka bir yerden, başka hastalık belirtileri ortaya çıkıyor. Bu sıradan bir hasta olsaydı, büyük ihtimalle doktorlar birden fazla kronik ve ölümcül hastalığının olduğunu söyleyecekti. Yapacak başka bir şey olmadığından sadece hastayı son nefesini verene kadar, mümkün olduğunca rahat ettirmeye çalışacaklardı.

ANCAK bu sıradan bir hasta değil. Bu hasta bizim yaşadığımız yer, yani yeryüzü. Yukarıdaki senaryo, gezegenimize neler olduğunu çok iyi anlatıyor. Kirli hava, küresel ısınma, kirletilmiş sular ve zehirli atıklar, gerçekten çok hasta olan dünyamızın hastalıklarından yalnızca birkaçı. Yukarıda sözü edilen doktorlar gibi, uzmanlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Medya şöyle manşetler ve başlıklarla dünyanın bozulan sağlığına sürekli dikkat çekiyor: “Dinamitle avlanma deniz yatağını ölüm tarlalarına çeviriyor.” “Asya’da Yaşayan Bir Milyar İnsan 24 Yıl İçinde Susuzluktan Kavrulacak.” “Her yıl dünya çapında kırk milyon ton zehirli atığın ticareti yapılıyor.” “Japonya’daki 1.800 kuyunun hemen hemen üçte ikisine zehir karışmış.” “Antarktika Üzerindeki Ozon Deliği Tekrar Ortaya Çıktı ve Bu Sefer Daha da Büyük.”

Bazı insanlar çevrenin içinde bulunduğu tehlikeleri anlatan haberleri sıkça duyduklarından bunlara alıştı ve belki ‘Beni etkilemedikçe o kadar da önemli değil’ diye düşünüyorlar. Ancak biz farkında olalım ya da olmayalım, çevrenin toptan yok edilişi insanların büyük bir çoğunluğunu etkiliyor. Gezegenimizin kirletilmesi bugün öyle yaygın ki, büyük ihtimalle yaşamımız birden fazla yönden zaten olumsuz etkileniyor. O nedenle yaşadığımız yerin sağlığı ve korunması hepimizi ilgilendirmeli. Unutmamalıyız ki, yaşayabileceğimiz başka bir yer yok!

Sorun tam olarak ne kadar yaygın? Dünyamız ne kadar hasta? İnsan yaşamı bundan nasıl etkileniyor? Şimdi, dünyamızın rahatsızlığının pek de hafif olmadığını, onun çok ağır hasta olduğunu anlamamıza yardım edecek sadece birkaç gerçeği görelim.

OKYANUSLAR: Okyanusların büyük bölümünde aşırı avlanma yapılıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yayımlanan bir rapora göre “balık yataklarının yüzde 70’i öyle sömürülmüştür ki, kalan balıkların aynı hızla çoğalması ya imkânsızdır ya da ancak avlanan balık sayısı kadar yavru üretilebilmektedir.” Örneğin Kuzey Atlas Okyanusu’ndaki morina, berlam, mezit (Melanogrammus aeglefinus) ve pisibalığı popülasyonları 1989 ile 1994 yılları arasında neredeyse yüzde 95 azaldı. Eğer bu böyle devam ederse, yiyeceklerini denizden sağlayan milyonlarca insana ne olacak?

Bunun yanında her yıl tahminen 20 ila 40 milyon ton deniz canlısı yakalanıyor ve okyanusa –genellikle yaralı ya da ölü bir halde– geri bırakılıyor. Neden mi? Avlanmak istenen balıklarla birlikte tesadüfen yakalandıkları ama aslında istenmedikleri için.

ORMANLAR: Ormanların yok edilmesinin birçok olumsuz etkisi var. Ağaç kaybı yüzünden yeryüzünün karbondioksiti emme kapasitesi azalıyor ve bunun küresel ısınmada payı olduğu söyleniyor. Hayat kurtaran ilaçların yapımında kullanılabilecek bazı bitki türleri kayboluyor. Ama yine de orman tahribatı hiç yavaşlamaksızın devam ediyor. Hatta aslına bakılırsa bu tahribat son yıllarda artmıştır. Bazı yetkililer bu durum böyle devam ederse tropik ormanların yaklaşık 20 yıl içinde yok olabileceğini düşünüyorlar.

ZEHİRLİ ATIKLAR: Zararlı maddelerin toprağa veya denize atılması, milyonlarca insana büyük zarar verebilecek çok ciddi bir sorundur. Radyoaktif atıklar, ağır metaller ve plastiğin yan ürünleri, insanlarda ve hayvanlarda anormalliklere, hastalıklara veya ölüme neden olabilen maddeler arasındadır.

KİMYASAL MADDELER: Geçen 100 yıl içinde hemen hemen 100.000 yeni kimyasal madde kullanılmaya başlandı. Bu kimyasal maddeler sonunda havamıza, toprağımıza, suyumuza ve yiyeceklerimize karışıyor. Bu maddelerin nispeten çok azı, insan sağlığı üzerindeki etkilerini görmek için test edildi. Ancak test edilenlerden de çok büyük bir kısmının ya kanserojen olduğu ya da başka hastalıklara yol açtığı anlaşıldı.

Hava kirliliği, arıtılmamış lağım, asit yağmurları, temiz su kıtlığı gibi, çevreye yönelik başka birçok tehdit daha var. Bu bahsettiğimiz birkaç sorun bile dünyamızın gerçekten hasta olduğunu göstermeye yeter. Peki hastamız kurtulabilecek mi? Yoksa ümitsiz bir vaka mı?