Bütün Kadınları İlgilendiren Bir Virüs
Bütün Kadınları İlgilendiren Bir Virüs
CEREN * evlendikten bir buçuk yıl sonra, ilk defa bir kadın hastalıkları uzmanına gidip muayene oldu ve Pap smear testi yaptırdı. Doktor, kendisini endişelendiren bir bulguya rastladı ve Ceren’e bir endoskopi türü olan kolposkopi yapılmasını önerdi. Doktor dölyatağı boynunda hastalıklı bir doku olduğunu tespit etti. Sonra biyopsi yapıp, teşhis amacıyla bu dokudan bir parça aldı.
Ceren şunları anlatıyor: “İki hafta sonra doktor, eşimle birlikte sonuçları öğrenmek için ona gitmemizi istedi.” Doktorun söylediğine göre bu hastalıklı dokuya “insan papilloma virüsü” neden olmuştu ve hastalık ileri evredeydi. Enfeksiyonun dölyatağı boynu kanserine dönüşme riski taşıdığını ve derhal tedaviye başlamamız gerektiğini açıkladı.”
“Teşhisi duyunca ağlamaya başladım. Bu hem benim hem de eşim için bir şoktu. Ertesi gün küçük bir operasyon yapılması için randevu alındı. O öğleden sonra çok üzgün ve kaygılıydım. Kendi kendime ‘Neden ben?’ diye sordum.”
Virüsün cinsel yolla geçtiğini öğrenince Ceren, hastalığın kendine nasıl bulaştığını anlayamadı. Kendisi de eşi de her zaman Mukaddes Kitabın yüksek ahlak standartlarına uygun yaşamışlardı.
Yaygın Görülen Bir Enfeksiyon
Gerçek şu ki dünya çapında milyonlarca kadına “insan papilloma virüsü” (human papilloma virüs: HPV) bulaşıyor. Bu, cinsel yolla en çok bulaştığı düşünülen hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, bu enfeksiyon dölyatağı boynu kanserinin gelişiminde başlıca risk faktörüdür. *
Dünyada her yıl yüz binlerce HPV vakası teşhis ediliyor ve her yıl binlerce kadın bu enfeksiyon sonucu oluşan dölyatağı boynu kanserinden ölüyor. HPV, gelişmekte olan ülkelerde kadınlarda görülen, kansere bağlı ölümlerin en büyük nedenlerinden biridir. Dölyatağı boynu kanseri, dünya çapında en sık görülen ikinci rahim kanseri türüdür. Dolayısıyla, WHO’nun bu virüsü “küresel bir sağlık sorunu” olarak adlandırmasına şaşmamalı! Bu virüsle ilgili bilmemiz gereken başka neler var?
HPV hem erkeklerde hem de kadınlarda siğillerin oluşmasına neden olur. Bunlara üreme organlarında da görülebilen condylomata acuminata adı verilen siğil de dahildir. Bunlar genelde kansere neden olmayan iyi huylu siğillerdir. HPV’nin yüzlerce türü olmasına karşın bunlardan sadece birkaçı kansere neden olur. Ancak HPV’nin belli türlerinin yol açtığı enfeksiyon uzun sürerse dölyatağı boynu kanseri gelişebilir. Öte yandan HPV enfeksiyonlarının çoğu bağışıklık sisteminin etkisiyle kendiliğinden yok olur.
Risk Faktörleri
Asıl risk altında olan kişiler, erken yaşta cinsel yönden aktif olan, birden fazla erkekle cinsel ilişkide bulunan veya birden fazla kişiyle ilişkiye giren bir erkekle birlikte olan kadınlardır. Birlikte olduğu kişiye virüsü bulaştıran, çoğunlukla hastalığın belirtileri görülmeyen bir erkektir.
Ancak bazı durumlarda ahlaken temiz bir yaşam sürdüren veya hiç cinsel ilişkiye girmemiş kadınlar da bu hastalığa yakalanabilir. Örneğin bazı yeni araştırmalar virüsün doğumda anneden çocuğa geçtiğini veya kişinin annesi dışında bir kaynaktan da virüs kapabileceğini gösteriyor. Hastalık, kişiye bulaştıktan yıllar sonra bile ortaya çıkabilir.
Enfeksiyon Kapıp Kapmadığınızı Nasıl Anlayacaksınız?
Eğer bir kadınsanız “HPV kaptığımı nasıl anlayabilirim?” diye sorabilirsiniz. Hastalık genelde belirti vermediğinden bu önemli bir sorudur. Makalenin başında sözü edilen Ceren’in durumunda olduğu gibi esas yapılması gereken Pap smear veya Papanicolau smear testi adı verilen bir yöntemle, dölyatağı boynundan alınan hücrelerin incelenmesidir. *
Testi yapabilmek için doktor, kazıyarak veya fırça kullanarak dölyolu hücrelerinden alır ve bunları laboratuvara gönderir. Bu test enfeksiyon, iltihaplanma veya anormal hücreler varsa ortaya çıkarır. Pap smear’in, dölyatağı boynu kanserinden kaynaklanan ölümleri ve kanser vakasını azalttığı bildirildi.
WHO şöyle bildiriyor: “Kansere dönüşme olasılığı yüksek olan dokuları erken teşhis etmenin tek yöntemi bu testtir ve uzun süre böyle kalacak gibi görünüyor.” Eğer bu testin sonuçları tatmin edici olmazsa, virüsün bulaştığı bölgeyi incelemek için büyütücü merceği olan bir cihazla kolposkopi yapılır. Bu yolla o bölgede hastalıklı doku olup olmadığı anlaşılır. Eğer böyle bir şey varsa biyopsi yapılır ve tedaviye başlanır.
Günümüzde daha karmaşık laboratuvar testleri de yapılabiliyor. Bunlarla hastalığın varlığı daha kesin olarak tespit edilebilir.
Tedavi ve Önlem
HPV enfeksiyonunu kontrol altına alabilen birkaç tedavi yöntemi vardır. Uzmanlar hastalıklı bölgeye doğrudan uygulanan lokal tedaviler yapıyorlar. Bunlardan bazıları virüsün bulaştığı hücreleri yok ediyor, diğerleri bağışıklık
sistemini harekete geçiriyor. Hastalıklı bölgeyi çıkarmak için şu yöntemler de kullanılır: Lazer cerrahisi, elektro cerrahi (elektrik akımından yararlanılarak yapılan cerrahi girişim), kriyo cerrahi (dondurma). Yine de tedavi olmak yerine enfeksiyona karşı önlem almak çok daha iyi olur. Bu nasıl başarılabilir?Birkaç yıl önce México’da “Yeni Bin Yılda Serviks Kanseri ve HPV” konulu bir sempozyum düzenlendi. Kanada’dan konuk olarak katılan ve HPV konusunda uzman olan konuşmacı Dr. Cecil Wright şu tavsiyede bulundu: “Evlenmeden cinsel ilişkide bulunmayın.” Benzer şekilde, McGill Üniversitesi’nde (Montreal, Kanada) patoloji profesörü olan Dr. Alex Ferenczy de şöyle söyledi: “Serviks (dölyatağı boynu) kanserini önlemek için, . . . . hem kadın hem de erkeğin tekeşli olması gerektiği vurgulanmalıdır.”
Bu nedenle Mukaddes Kitabın ahlak ilkeleriyle uyumlu yaşayan insanların kanserle bağlantılı türdeki HPV enfeksiyonuna yakalanma riski daha az. Bunun nedeni Mukaddes Kitabın evlilikdışı cinsel ilişkiyi mahkûm etmesi, evli çiftler arasındaki sadakati desteklemesi ve İsa’nın takipçilerini aynı ilkeleri uygulayan kişilerle evlenmeye teşvik etmesidir (1. Korintoslular 7:39; İbraniler 13:4).
Yine de HPV’nin bulaşması genelde önlenebileceği için eğitim çok önemlidir. Dahası, enfeksiyon oluştuğunda, hatta ilerlediğinde bile başarıyla tedavi edilebilir. Aslında WHO şunu hatırlatıyor: “Eğer dölyatağı boynu kanseri, belirtiler oluşmadan erken safhada teşhis edilirse hemen her durumda tedavi edilebilir.”
Ahlaki konularda eğitilmenin yanı sıra kadınların bu hastalık hakkında bilgi edinmeleri ve düzenli olarak Pap smear gibi testler yaptırmanın gereğini anlamaları çok önemlidir. * Eğer bir sorun olduğu tespit edilirse kadın tedavi görebilir. Kolposkopi dalında uzman olan Dr. Montserrat Flores böyle bir özen göstermekle ilgili doğru tutuma sahip olmak hakkında şöyle diyor: “Eğer bir kadın sorununun ne boyutta olduğunu bilirse aşırı uçlardaki şu iki tehlikeli düşünceden sakınabilir: Biri, hastalığa yeterince önem vermeyip tedaviye devam etmemesidir ki bu kansere neden olabilir; diğeri ise kanseri saplantı haline getirip aşırı korkudan gereksiz yere bir sürü ameliyat olmasıdır.”
Bilim, HPV’yi teşhis etmek için daha etkili ve ekonomik yöntemler araştırmaya devam ediyor. Ayrıca bu enfeksiyonu önlemek ve tedavi etmek için aşılar geliştiriliyor.
Ceren’in son muayene sonuçları yüzünü güldürse de ona hâlâ altı ayda bir kolposkopi yapılıyor. Hastalığı hakkında daha fazla bilgi edindikten sonra şu sonuca vardı: “HPV kapsak bile sağlığımızı korumak için yapabileceğimiz çok şey var.”
[Dipnotlar]
^ p. 2 İsim değiştirilmiştir.
^ p. 7 Kadının dölyatağı boynu (serviks), vajina (hazne) ile dölyatağı (rahim) arasındaki alçak, dar bölgedir.
^ p. 14 Bu yöntemin ismi, incelemek amacıyla alınan hücrelerin boyanma yöntemini tasarlayan Yunan asıllı Amerikalı tıp bilgini George N. Papanicolaou’dan gelir.
^ p. 23 ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’ne göre bu testlere 18 yaşında veya cinsel yönden aktif olunduğunda başlanmalıdır.
[Sayfa 22’deki çerçeve]
Akıllıca Önlemler
Kadınlar düzenli olarak Pap smear testi yaptırmalılar, tütün kullanmamalılar ve sağlıklı beslenmeliler. Böyle bir beslenme sebze, meyve ve tahıl bakımından zengin olmalıdır. Bazı araştırmalar karoten, A, C ve E vitaminleri ve folik asit tüketmenin dölyatağı boynu kanseri riskini azaltabileceğini gösteriyor.
[Sayfa 23’teki çerçeve/resim]
Ölümcül Bir Virüs
Dünyada cinsel yolla en çok bulaşan hastalık olduğu düşünülen insan papilloma virüsü (HPV) gelişmekte olan ülkelerde görülen dölyatağı boynu kanserinin en büyük nedenidir. Dölyatağı boynu kanseri, dünya çapında en sık görülen ikinci rahim kanseri türüdür.
[Tanıtım notu]
© Science VU/NCI/Visuals Unlimited
[Sayfa 23’teki resim]
Pap smear testini geliştiren Dr. George Papanicolaou