Dünyaya Bakış
Dünyaya Bakış
“Zor” Çocuklar Düzelebilir
Bir dergi şunları yazdı: “İlkokul çağındaki birçok zor çocuk büyüdükçe sorunlarını geride bırakıyor. Bu çocuklar, uyumlu gençler haline gelebiliyorlar” (The Sydney Morning Herald). Avustralya Aile Araştırmaları Enstitüsü tarafından yapılan araştırmada, “saldırganlık, işbirliğine yanaşmama, özdenetim eksikliği, bir iş üzerinde dikkatini fazla toplayamama, hiperaktiflik, patlamaya hazır veya çabuk değişebilen bir mizaca sahip olma” gibi özelliklerin üçünü veya daha fazlasını gösteren, 11 ya da 12 yaşlarında 178 çocuğun gelişimi takip edildi. Altı yıl sonra bu gençlerden 100’ünün, “daha iyi davranışlar sergileyen gençlerden oluşan başka bir grupla hemen hemen aynı şekilde davrandığı” saptandı. Onların düzelmesine ne yardım etti? Haber şöyle devam ediyor: “Mutlu gençler haline gelen çocuklar muhtemelen antisosyal yaşıtlarıyla daha az arkadaşlık etti [ve] ana babaları tarafından daha sıkı gözetim altına alındı.”
Hasta Hasta Çalışmak
Britanya’da yayımlanan bir online gazetede “Hastayken çalışmak için kendilerini zorlayan” insanların kalp hastalığı risklerini artırabildikleri bildirildi (Telegraph). Londra Üniversitesi’nde çalışan bilim adamları, 10.000’den fazla devlet memurunun 10 yıllık sağlık ve işe devamlılık kayıtlarını inceledi. Araştırma başkanı Sir Michael Marmot şunları bildirdi: “Nezle bile olsalar, hastayken evlerinde dinlenmeyen memurların yüzde 30’u ila 40’ı sonraki yıllarda koroner kalp hastalığına iki kat daha fazla yakalanıyorlar.”
Dünyanın En Zor Tercüme Edilen Kelimesi
BBC News, “dünyanın en zor tercüme edilen kelimesinin Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde konuşulan Kiluba dilindeki ‘ilunga’ kelimesi olarak bilindiğini” yazdı. Bu kelime, 1.000 dilbilimci arasında yapılan en zor kelime seçiminde en yüksek oyu aldı. Ilunga kelimesi “herhangi bir suçu ilk seferinde bağışlayan, ikinci seferinde buna katlanan ama üçüncü seferinde asla göz yummayan kişi anlamına gelir.” Diğer bir zor kelime ise, “ifadeleri vurgulamak veya birinin fikrini onaylamak için,” yalnızca Japonya’nın Kansai bölgesinde kullanılan Japonca naa kelimesidir. Araştırmayı düzenleyen çeviri bürosunun idari amiri Jurga Zilinskiene’ye göre, “bazen insanlar bir çevirmenin, . . . . sadece bir dili diğerine çevirmekle kalmayıp, kültürü de çevirmesi gerektiğini unutuyorlar [ve] bazen aynı düşünce iki dilde birden olmayabiliyor.”
Serbest Okuma İyi Notlar Getirir
México’da yayımlanan bir gazeteye göre “Saatlerce çalışmaktan, ana babanın eğitiminden, sınıfta tutulan notlarla çalışmaktan veya bilgisayar kullanmaktansa,” zevk için okumak, iyi notlar almaya daha çok katkıda bulunur (Milenio). Yarım milyondan fazla öğrencinin lise giriş sınavıyla ilgili bir araştırma, hem okulla ilgili çalışmalara hem de serbest okumaya zaman ayıranların başarılı olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Öğrencilerin seçtiği kitapların mutlaka okulla ilgili konularda olması şart değil. Biyografi, şiir ve bilimsel konulardaki kitaplar gibi sadece zevk için okunan kitaplar da olabilir. Öte yandan rapor, kitap okumak yerine saatlerce televizyon seyreden çocukların daha düşük notlar almaya eğilimli olduğunu bildiriyor.