İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Dünyaya Bakış

Dünyaya Bakış

Dünyaya Bakış

▪ “Derin deniz, gezegenimizdeki en geniş doğal yaşam ortamıdır. Ayrıca en çetinlerinden biridir. . . . . Yine de baktığımız her yerde yaşam buluyoruz ve bu bazen inanılmaz bir zenginlikte oluyor” (NEW SCIENTIST, BRİTANYA).

▪ Geçenlerde görülen, emsal teşkil edecek bir davada, Harrisburg’daki (Pennsylvania, ABD) bir federal mahkeme yargıcı, “devlet okullarında verilen fen derslerinde, evrime alternatif olarak [zekâ ürünü tasarımın] öğretilmesinin anayasaya aykırı olduğu” yönünde karar verdi (NEW YORK TIMES, ABD).

▪ 2005’te yapılan bir ankete göre “Amerikalıların yüzde 51’i evrim kuramını reddediyor” (NEW YORK TIMES, ABD).

▪ Avustralya’nın Brisbane kentindeki bir hayvanat bahçesinde yaşayan, 175 yaşında ve 150 kilogram ağırlığında olan Harriet adlı dev Galápagos kaplumbağası, “dünyanın bilinen en yaşlı hayvanıdır” (AUSTRALIAN BROADCASTING CORPORATION).

▪ İsviçreli araştırmacılar, bazı mısır türlerinin kendilerini batı mısır kök kurtlarından nasıl koruduğunu keşfettiler. Bu türler toprağa bir koku yayıyor ve bu koku, kök kurdu larvalarını öldüren küçük ipliksolucanlarını çekiyor (DIE WELT, ALMANYA).

Dev Kalamarın Fotoğrafı Çekildi

Japonya’nın güneyindeki Bonin Adaları yakınlarında, bilim adamları ilk kez, doğal yaşam alanındaki canlı bir dev kalamarın fotoğrafını çektiler. Kancalara yem olarak karidesler ve küçük kalamarlar takıp bunların üzerine fotoğraf makineleri astılar. Yaklaşık 900 metre derinlikte görünen bu dev kalamarın, hemen hemen 8 metre boyunda olduğu tahmin ediliyor.

“Dinozorlar Ot Yerdi”

Bir haber ajansının bildirdiğine göre “dinozorların ot yediklerini keşfetmek bilim adamları için büyük bir sürpriz oldu.” Keşif, Hindistan’da bulunan bir dinozor türü olan Sauropoda’nın fosilleşmiş dışkısının analiz edilmesi sonucunda yapıldı. Bu neden sürpriz oldu? Habere göre, “otların, dinozorların yok olmasından çok uzun zaman sonra meydana geldiği” düşünülüyordu. Ayrıca Sauropoda’ların “sert otları öğütmek için gereken özel dişlere sahip olmadığı” da düşünülüyordu. Keşfi yapan ekibin lideri olan paleobotanikçi Caroline Stromberg şunları söylüyor: “Çoğu insan [Sauropoda’ların] ot yediğini hayal bile etmemişti” (Associated Press).

Arılar Nasıl Uçar?

Komik gelebilir ama söylenenlere göre mühendisler, arıların aslında uçamamaları gerektiğini kanıtlamış. Öyle görünüyor ki kısa kanat vuruşları olan bu “ağır” böcekler, yeterince aerodinamik enerji üretemiyor olmalı. Bir dergide yazılanlara göre mühendisler, bu böceklerin sırrını çözmek için “havada sabit duran arıları saniyede 6.000 karelik bir filme aldılar.” Arıların tekniği “alışılmadık” diye tanımlanıyor. Araştırma ekibinden biri şunları anlatıyor: “Kanat hızlı bir şekilde, arkaya doğru 90 derecelik bir kavis çiziyor, öne dönerken ters çevriliyor; hem de saniyede 230 defa. . . . . Bu, kanatlarının her biri kendi etrafında da dönen bir pervaneye benziyor.” Mühendislerin bu keşfi, pervaneleri yeniden tasarlamalarına ve manevra kabiliyeti daha yüksek uçaklar yapmalarına yardımcı olabilir (New Scientist).

Şarkı Söyleyen Fare

“Fareler şarkı söyleyebilir ve . . . . müstakbel eşlerine düzdükleri ezgiler neredeyse kuşlarınki kadar karışıktır” (New Scientist). Fareler, insan kulağının duyamayacağı kadar yüksek bir perdeden, sesüstü dalga frekansından şarkı söylerler. Bu nedenle olsa gerek, daha önce farelerin şarkı söyledikleri fark edilmemişti. St. Louis’deki (Missouri, ABD) araştırmacılar, erkek farelerin söylediği şarkıların, “cümleler ve motifler halinde düzenlendiğini ve ‘şarkı’ tanımına uyduğunu” keşfettiler. Bu, fareleri özel bir gruba sokar. Şarkı söylediği bilinen diğer memeliler, balinalar, yunuslar, bazı yarasalar ve tabii insanlardır.