İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Gençler, İblis’in Karşısında Sarsılmadan Durun

Gençler, İblis’in Karşısında Sarsılmadan Durun

“İblis’in sinsi oyunları karşısında sarsılmadan durabilmek için Tanrı’nın verdiği tüm silah donanımını kuşanın” (EFES. 6:11).

İLAHİLER: 79, 140

1, 2. (a) Gençler kötü ruhlardan oluşan kuvvetleri nasıl yeniyor? (Makalenin başındaki resme bakın.) (b) Bu makalede neyi inceleyeceğiz?

ELÇİ Pavlus Hıristiyanların yaşamını göğüs göğüse mücadele eden askerlerin yaşamına benzetti. Bizler ruhi bir savaşın içindeyiz, düşmanlarımız da Şeytan ve cinleri. Onlar binlerce yıllık deneyime sahip yetenekli savaşçılar. Görünüşe bakılırsa durumumuz pek iç açıcı değil. Özellikle de gençler kolay bir lokma gibi görünebilir. Peki onlar kötü ruhlardan oluşan bu insanüstü kuvvetleri yenebilir mi? Evet, yenebilirler hatta yeniyorlar. Bunu nasıl başarıyorlar? ‘Rable kuvvet bularak’, yani Yehova’dan güç alarak. Fakat onlar bundan fazlasını yapıyor. Bu savaşa uygun giyiniyorlar. İyi eğitimli askerler gibi ‘Tanrı’nın verdiği tüm silah donanımını kuşanıyorlar’ (Efesoslular 6:10-12’yi okuyun).

2 Pavlus bu örneği verirken belki de zihninde Romalı askerlerin silah donanımı vardı (Elçi. 28:16). Şimdi bu örneğin neden uygun olduğunu inceleyeceğiz. Ayrıca, bazı gençlerimizin ruhi silah donanımının her bir parçasıyla ilgili anlattığı zorluklara ve yararlara bakacağız.

Silah Donanımınız Tam mı?

“HAKİKAT KUŞAĞI”

3, 4. Kutsal Kitaptaki hakikat ne açıdan Romalı bir askerin kuşağına benzer?

3 Efesoslular 6:14’ü okuyun. Romalı bir askerin kuşağında metal plakalar olurdu. Bu, hem askerin belini korur hem de zırhın ağırlığını taşımasına yardım ederdi. Ayrıca bazı kuşaklarda kılıç ve hançer taşımaya yardımcı sağlam parçalar bulunurdu. Kuşağını sıkıca bağlamış bir asker kendinden emin şekilde savaşabilirdi.

4 Kutsal Kitaptaki hakikatler de bizi sahte öğretilerin yol açtığı ruhi zarardan korur (Yuhn. 8:31, 32; 1. Yuhn. 4:1). ‘Kuşağımızı’ ne kadar sıkı bağlarsak, yani hakikati ne kadar seversek ‘zırhımızı’ taşımamız, yani Tanrı’nın doğruluk standartlarına göre yaşamamız o kadar kolaylaşır (Mezm. 111:7, 8; 1. Yuhn. 5:3). Ayrıca, Tanrı’nın Sözündeki hakikatler hakkında net bir anlayışa sahip olduğumuzda bunları kendimizden emin şekilde savunuruz (1. Pet. 3:15).

5. Neden her zaman gerçeği söylemeliyiz?

5 Kutsal Kitaptaki hakikat bizi bir kuşak gibi sımsıkı sardığında, onunla uyumlu yaşamak isteriz ve her zaman gerçekleri söyleriz. Yalan söylemekten neden kaçınırız? Çünkü yalan Şeytan’ın en etkili silahlarından biridir. Hem söyleyene hem de ona inanana zarar verir (Yuhn. 8:44). Dolayısıyla kusurlu olsak da asla yalan söylememek için elimizden geleni yaparız (Efes. 4:25). Tabii bu her zaman kolay değildir. 18 yaşındaki Abigail * şöyle diyor: “Özellikle de yalan söyleyerek paçayı kurtarabilecek durumdaysanız gerçeği söylemeye değmezmiş gibi görünebilir.” Öyleyse o neden her zaman doğruyu söylemeye çalışıyor? Şöyle diyor: “Doğruyu söylediğimde Yehova’nın önünde vicdanım rahat oluyor. Ayrıca hem anne babam hem de arkadaşlarım bana güvenebileceklerini biliyorlar.” 23 yaşındaki Victoria da şunları söylüyor: “Doğruyu söylediğinizde ve inançlarınızın arkasında durduğunuzda size düşmanca davranabilirler. Fakat bunun her zaman harika yararları vardır: kendinizden emin olursunuz, kendinizi Yehova’ya daha yakın hissedersiniz ve sizi sevenlerin saygısını kazanırsınız.” Evet, “hakikat kuşağını” çıkarmamak için gösterdiğimiz her çabaya değer!

Hakikat kuşağı (3-5. paragraflara bakın)

“DOĞRULUK ZIRHI”

6, 7. Doğruluk neden zırha benzetiliyor?

6 Birinci yüzyıldaki Romalı askerlerin giydiği bir zırh türü, üst üste bindirilmiş yatay demir şeritlerden oluşuyordu. Bu şeritler askerin göğsüne oturacak şekilde biçimlendirilir, metal kanca ve kemer tokalarına takılı deri kayışlarla ve iplerle birbirine bağlanırdı. Aynı demir şeritlerden omuz kısmında da bulunurdu. Böyle bir giysi askerin hareketlerini bir ölçüde kısıtlardı. Aynı zamanda asker bu şeritlerin yerli yerinde olup olmadığını hep kontrol etmeliydi. Fakat zırh askerin kalbini veya diğer yaşamsal organlarını kılıç darbelerinden ve oklardan korurdu.

7 Yehova’nın doğruluk standartlarının yüreğimizi nasıl koruduğunu anlatmak için çok yerinde bir örnek! (Özd. 4:23). Geçmişte, bir askerin demirden zırhını bırakıp düşük kalite metalden yapılmış bir zırh giymesi düşünülemezdi. Biz de Yehova’nın doğruluk standartlarını bırakıp kendi standartlarımızı izlemeyi asla istemeyiz. Çünkü yüreğimizi koruyacak kadar hikmetli değiliz (Özd. 3:5, 6). Bu yüzden, Yehova’nın verdiği ‘demirden şeritlerin’ yüreğimizin üzerinde durup durmadığını hep kontrol etmeliyiz.

8. Yehova’nın standartlarına bağlı kalmak neden her çabaya değer?

8 Bazen Yehova’nın standartlarının size ağır geldiğini ve özgürlüğünüzü kısıtladığını düşünüyor musunuz? 21 yaşındaki Daniel şunları söylüyor: “Kutsal Kitap standartlarına göre yaşadığım için öğretmenlerim ve okul arkadaşlarım benimle dalga geçerdi. Bu yüzden bir süreliğine kendime olan güvenimi kaybettim ve moralim bozuldu.” O bunun üstesinden nasıl geldi? Şöyle diyor: “Zamanla Yehova’nın standartlarına göre yaşamanın yararını gördüm. Okul arkadaşlarımdan bazıları uyuşturucu kullanmaya başladı, bazısı da okulu bıraktı. Hayatlarının bu noktaya geldiğini görmek çok üzücüydü. Yehova bizi gerçekten de koruyor.” 15 yaşındaki Maria şöyle diyor: “Yehova’nın standartlarına bağlı kalmak ve arkadaşlarımın havalı veya eğlenceli bulduğu şeyleri yapmamak için mücadele veriyorum.” Peki o bu mücadeleyi nasıl sürdürüyor? Şunları söylüyor: “Yehova’nın ismini taşıdığımı ve ayartıcı durumların aslında Şeytan’ın bana yönelttiği saldırılar olduğunu kendime hatırlatıyorum. Bir mücadeleyi kazandığımda kendimi daha iyi hissediyorum.”

Doğruluk zırhı (6-8. paragraflara bakın)

‘AYAKLARINIZI BARIŞ MÜJDESİNİ GÖTÜRMEYE HAZIRLAYIN’

9-11. (a) Hıristiyanların giydiği sembolik ayakkabılar nelerdir? (b) Şahitlik ederken kendimizi daha rahat hissetmemize ne yardım eder?

9 Efesoslular 6:15’i okuyun. Romalı bir asker ayakkabılarını giymeden savaşa hazır sayılmazdı. Üç parça deriden oluşan, sandalet tarzı bu ayakkabılar hem çok dayanıklı hem de rahattı. Bu sayede askerler adımlarını tereddüt etmeden atardı ve ayakları kaymazdı.

10 Romalı askerlerin giydiği ayakkabılar onların savaşta başarılı olmasına yardım ediyordu, bizim giydiğimiz sembolik ayakkabılar ise barış müjdesini götürmemize yardım ediyor (İşa. 52:7; Rom. 10:15). Yine de fırsat çıktığında iyi haberi duyurmak cesaret ister. 20 yaşındaki Bora şunları söylüyor: “Sınıf arkadaşlarıma şahitlik etmekten korkardım. Galiba utanıyordum. Neden öyle hissettiğimi bilmiyorum. Oysa şimdi yaşıtlarıma şahitlik etmekten mutluluk duyuyorum.”

11 Birçok genç, iyi hazırlık yaptığında daha rahat şahitlik ettiğini söylüyor. Peki sen nasıl hazırlık yapabilirsin? 16 yaşındaki Julia şunları söylüyor: “Okul çantamda her zaman yayın bulunduruyorum. Ayrıca sınıf arkadaşlarım görüş ve inançlarını dile getirdiğinde onları dinliyorum. Sonra da onlara nasıl yardım edebileceğimi düşünüyorum. Hazırlık yaptığımda, özellikle onlara yarar sağlayacak konularda konuşabiliyorum.” 23 yaşındaki Merve şöyle diyor: “Nazik biriysen ve iyi bir dinleyiciysen yaşıtlarının hayatında neler olup bittiği hakkında fikir edinirsin. Şahsen ben gençler için yayımlanan her şeyi okumaya çalışıyorum. Bu şekilde Kutsal Kitapta veya jw.org’da arkadaşlarıma yardım edecek bir şey bulup onlara gösterebiliyorum.” Bu gençlerin sözlerinden görüldüğü gibi iyi haberi duyurmak için ne kadar iyi hazırlık yaparsan sembolik ayakkabıların ayağını o kadar iyi sarar.

Müjde götürmeye hazır ayaklar (9-11. paragraflara bakın)

“BÜYÜK İMAN KALKANI”

12, 13. Şeytan’ın ‘ateşli oklarından’ bazıları nelerdir?

12 Efesoslular 6:16’yı okuyun. Romalı bir asker omzundan dizine kadar uzanan dikdörtgen şeklinde büyük bir kalkan taşırdı. Bu, askeri kılıç darbelerinden ve üzerine yağan oklardan korurdu.

13 Şeytan’ın size attığı ‘ateşli oklardan’ bazıları Yehova’yla ilgili yalanlardır. Örneğin, o Yehova’nın sizinle ilgilenmediğini ve sizi sevemeyeceğini düşünmenizi istiyor. Değersizlik duygularıyla mücadele eden 19 yaşındaki Eda şunları söylüyor: “Genellikle Yehova’nın bana yakın olmadığını ve benimle dost olmak istemediğini düşünüyorum.” Peki o bu saldırıya nasıl göğüs geriyor? Şöyle diyor: “İbadetler imanımı inanılmaz güçlendiriyor. Eskiden kardeşlerin, cevaplarımı duymak istemediğini düşünürdüm ve hiç cevap vermeden öylece otururdum. Şimdiyse ibadetlere hazırlık yapıyorum ve iki üç kez cevap vermeye çalışıyorum. Zor olmasına zor, ama cevap verdiğimde kendimi çok daha iyi hissediyorum. Ayrıca kardeşler de beni çok cesaretlendiriyor. Her ibadetten sonra Yehova’nın beni sevdiğini hissediyorum.”

14. Eda’nın tecrübesi hangi gerçeğe dikkat çekiyor?

14 Eda’nın tecrübesi önemli bir gerçeğe dikkat çekiyor: Romalı askerlerin kullandığı kalkanların ebatları sabitti, fakat bizim iman kalkanımız büyüyebilir veya küçülebilir. Bu bize bağlı (Mat. 14:31; 2. Sel. 1:3). İmanımızı güçlendirmeye devam etmemiz gerçekten de çok önemli!

Büyük iman kalkanı (12-14. paragraflara bakın)

“KURTULUŞ MİĞFERİ”

15, 16. Ümit ne açıdan miğfere benzer?

15 Efesoslular 6:17’yi okuyun. Romalı bir askerin miğferi onun başını, boynunu ve yüzünü korurdu. Bazı miğferlerin kulpu vardı, böylece askerler miğferlerini ellerinde taşıyabilirdi.

16 Miğfer nasıl askerin beynini korursa, ‘kurtuluş ümidimiz’ de bizim zihnimizi, düşünme yeteneğimizi korur (1. Sel. 5:8; Özd. 3:21). Ümit Tanrı’nın vaatlerine odaklanmamıza ve sorunlara doğru bir açıdan bakmamıza yardım eder (Mezm. 27:1, 14; Elçi. 24:15). Ancak “miğferimizin” bizi korumasını istiyorsak onu elimizde taşımamalı, başımıza takmalıyız!

17, 18. (a) Şeytan bizi kandırıp miğferimizi nasıl çıkarttırabilir? (b) Şeytan’ın tuzağına düşmediğimizi nasıl gösterebiliriz?

17 Şeytan bizi kandırıp miğferimizi nasıl çıkarttırabilir? İsa’ya ne yapmaya çalıştığına bakalım. Şeytan İsa’nın insanlar üzerinde hüküm sürmeyi ümit ettiğini şüphesiz biliyordu. Fakat İsa bunun için Yehova’nın belirlediği zamanı beklemeliydi. Ayrıca bundan önce acı çekmeli ve ölmeliydi. Şeytan ona ümidinin çok daha çabuk gerçekleşmesi için bir fırsat sundu. Eğer bir tapınma hareketi yaparsa her şeye hemen o anda sahip olabileceğini söyledi (Luka 4:5-7). Benzer şekilde, Şeytan Yehova’nın bize yeni sistemde maddi nimetler vaat ettiğini biliyor. Fakat bunun için beklemeliyiz. Ayrıca, o zaman gelene dek zorluklara katlanmamız gerekebilir. Bunu bilen Şeytan o yaşama hemen şu anda sahip olmamız için bize cazip fırsatlar sunuyor. Maddi şeylere ilk yeri vermemizi, Krallığı ise ikinci plana atmamızı istiyor (Mat. 6:31-33).

18 Birçok genç kardeşimiz gibi 20 yaşındaki Diana da Şeytan’ın tuzağına düşmüyor. Şunları söylüyor: “Tüm sorunlarımızı sadece Tanrı’nın Krallığının çözeceğini biliyorum.” Bu güçlü ümit onun düşünüş ve davranışlarını şimdiden nasıl etkiliyor? Şöyle açıklıyor: “Cennette yaşama ümidi bu dünyayla ilgili hedeflere doğru açıdan bakmama yardımcı oluyor. Yeteneklerimi kazanca dönüştürmeye ya da kariyer basamaklarını tırmanmaya çalışmıyorum. Tersine, zamanımı ve enerjimi ruhi hedefler için kullanıyorum.”

Kurtuluş miğferi (15-18. paragraflara bakın)

“RUHUN KILICI” OLAN TANRI’NIN SÖZÜ

19, 20. Tanrı’nın Sözünü kullanma becerimizi nasıl geliştirebiliriz?

19 Romalı askerler yaklaşık 50 santimetrelik kılıçlar kullanırdı. Bu kılıçlar göğüs göğüse mücadele için tasarlanmıştı. Askerler kılıç kullanmakta ustaydı, çünkü her gün antrenman yaparlardı.

20 Pavlus Tanrı’nın Sözünü Yehova’nın bize verdiği bir kılıca benzetti. Ancak inançlarımızı savunmak veya düşünce tarzımızı düzeltmek için onu ustalıkla kullanmayı öğrenmeliyiz (2. Kor. 10:4, 5; 2. Tim. 2:15). Peki bu becerinizi nasıl geliştirebilirsiniz? 21 yaşındaki Sebastian şöyle diyor: “Kutsal Kitap okumamda her bölümden bir ayet not ediyorum ve en sevdiğim ayetlerden oluşan bir liste yapıyorum. Böylece, düşüncelerimin Yehova’nın düşünce tarzıyla daha uyumlu hale geldiğini hissediyorum.” Daha önce sözleri alıntılanan Daniel şunları söylüyor: “Kutsal Kitap okumamı yaparken hizmette insanlara yardım edeceğini düşündüğüm ayetleri tespit ediyorum. Fark ettim ki, insanlar Kutsal Kitaba duyduğunuz hayranlığı ve onlara yardım etmek için harcadığınız çabayı gördüklerinde olumlu karşılık veriyorlar.”

Ruhun kılıcı (19-20. paragraflara bakın)

21. Şeytan ve cinlerinden aşırı korkmamıza neden gerek yok?

21 Bu makalede sözleri alıntılanan genç kardeşlerimizden şunu öğreniyoruz: Şeytan ve cinlerinden aşırı korkmamıza gerek yok. Onlar çok güçlü olabilir fakat yenilmez değiller ve sonsuza dek yaşamayacaklar. Mesih’in Bin Yıllık Hükümdarlığı sırasında dipsiz derinliklerde olacaklar ve hiç kimseye zarar veremeyecekler. Ardından da yok edilecekler (Vah. 20:1-3, 7-10). Düşmanımızı tanıyoruz, onun taktiklerinin ve niyetinin farkındayız. Yehova’nın yardımıyla Şeytan’ın karşısında sarsılmadan durabiliriz!

^ p. 5 Bazı isimler değiştirilmiştir.