İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Neden Özverili Olalım?

Neden Özverili Olalım?

Neden Özverili Olalım?

Bill, 50’li yaşlarda, inşaat teknolojisi konusunda öğretmenlik yapan biri. Yehova’nın Şahitlerinin cemaatleri için İbadet Salonları yapımı işinde planlama ve inşa konusunda yardımcı olmak üzere, masrafını kendi cebinden karşılayarak her yıl haftalarca çalışır. 20 yaşındaki Jane, iyi bir eğitim görmüş, yetenekli ve bekâr biridir. Tümüyle kendi hedefleri ve zevkleri peşinde koşmaktansa, insanların Mukaddes Kitabı anlamasına yardım etmek üzere vaaz etme işinde her ay 70’ten fazla saat harcıyor. Maurice ve Betty ise emeklidir. Daha rahat bir hayat sürmeye çalışmayıp, Tanrı’nın yeryüzü ile ilgili amacını başka insanların da öğrenmesine yardım etmek üzere bir başka ülkeye taşındılar.

BU KİŞİLER, kendilerini özel ya da olağanüstü insanlar olarak görmüyorlar. Onlar doğru bildiklerini yapan normal insanlardır. Zamanlarını, güçlerini, yeteneklerini ve kaynaklarını neden başkalarının yararına kullanıyorlar? Onları bu yönde harekete geçiren, Tanrı ve komşu sevgisidir. Bu sevgi onların her birinde içten bir özveri ruhu oluşturdu.

Özveri ruhu ile kastedilen nedir? Evet, özverili olmak yavan ve çileci bir yaşam sürmeyi gerektirmez. Özverili bir yaşam tarzı, sevinç ya da doyum duygularına yer vermeyen bir aşırılıkla kendini inkâr etmeyi gerektirmez. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’ün gösterdiği gibi, özveri, “Bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi menfaatlerinden vazgeçme, fedakârlık” anlamına gelir.

Başlıca Örnek İsa Mesih

Tanrı’nın biricik Oğlu İsa Mesih, özveri ruhuna sahip birine ilişkin başlıca örnektir. Yeryüzüne gelmeden önce, onun yaşamı son derece canlandırıcı ve doyurucu olmalıydı. Babasıyla ve diğer ruhi varlıklarla yakın, samimi bir ilişki içindeydi. Üstelik, Tanrı’nın Oğlu, yeteneklerini “ustabaşı” olarak, zorlu ve heyecan verici etkinliklerde kullandı. (Süleymanın Meselleri 8:30, 31) Ve o mutlaka dünyadaki en zengin kişinin yaşayabildiği koşullardan çok daha üstün koşullarda yaşadı. Gökte, Yehova’dan sonra gelen yüksek ve en imtiyazlı konumda bulunuyordu.

Evet Tanrı’nın Oğlu, “kul suretini aldı, ve insanların benzeyişinde olarak, kendini hâli kıldı.” (Filipililer 2:7) O bir insan olmakla, tüm çıkarlarından gönüllü olarak vazgeçti ve Şeytan’ın yol açtığı zararı ortadan kaldırmak üzere yaşamını fidye olarak sundu. (Tekvin 3:1-7; Markos 10:45) Bu, İblis Şeytan’ın yönetimindeki dünyada yaşayan günahkâr insanlar arasına gelmesi demekti. (I. Yuhanna 5:19) Aynı zamanda zahmet ve sıkıntılarla dolu bir yaşama katlanması anlamına da geliyordu. Ancak, kendisine neye mal olursa olsun, İsa Mesih Babasının iradesini yerine getirmeye kararlıydı. (Matta 26:39; Yuhanna 5:30; 6:38) Bu İsa’nın sevgisini ve vefasını son sınırına kadar denedi. Özverisinin sınırı neydi? Resul Pavlus, “ölüme, hattâ haç ölümüne kadar itaat edip nefsini alçalttı” diyor.—Filipililer 2:8.

“Mesih İsada Olan Düşünce Sizde de Olsun”

Bizler de İsa’nın örneğini izlemeye teşvik ediliyoruz. Resul Pavlus “Mesih İsada olan düşünce”nin bizde de olması üzerinde önemle durdu. (Filipililer 2:5) Bunu nasıl yapabiliriz? Bunun bir yolu, “yalnız kendi yararını değil, başkalarının yararını da gözet” öğüdüne uymaktır. (Filipililer 2:4, Müjde) Gerçek sevgi, “kendi çıkarını aramaz.”—I. Korintoslular 13:5, Müjde.

Başkalarıyla ilgilenenler, kendilerini çoğu kez hiçbir çıkar gözetmeksizin insanlara hizmet etmeye adamışlardır. Ne var ki bugün, birçok insan benmerkezci olma eğiliminde. Bu dünyada “önce ben” tutumu hâkimdir. Bizim bu dünyanın ruhuna karşı dikkatli olmamız gerek. Çünkü dünya bizim bakış açımızı ve tutumumuzu biçimlendirirse, büyük olasılıkla biz de kendi arzularımızı en önemli şeyler olarak görmeye başlayacağız. O zaman yaptığımız her şeye, yani zamanımızı, gücümüzü, kaynaklarımızı kullanma tarzımıza, benmerkezci çıkarlar egemen olacak. O halde, bu etkiye karşı zorlu bir mücadele vermeliyiz.

Bazen iyi niyetle verilen bir öğüt bile özveri ruhumuzu olumsuz yönde etkileyebilir. İsa’nın özverili yaşam tarzının onu nereye götürdüğünü fark eden resul Petrus “Ya Rab, bu senden ırak olsun” dedi. (Matta 16:22) Görünen o ki, İsa’nın, Babasının egemenliği ve insanlığın kurtuluşu uğruna ölmeye bile razı olmasını kabullenmek Petrus’a zor gelmişti. Bu nedenle İsa’yı bu yoldan vazgeçirmeye uğraşmıştı.

‘Kendini İnkâr Et’

İsa’nın tepkisi ne oldu? Kayıt şöyle diyor: “O dönerek şakirtlerine bakıp Petrusu azarladı ve: Çekil arkama, Şeytan, çünkü sen Allah şeylerini değil, ancak insan şeylerini düşünüyorsun, dedi.” Sonra kalabalığı ve öğrencilerini çağırıp şunları dedi: “Bir kimse arkamdan gelmek isterse, kendisini inkâr etsin, ve haçını yüklenip ardımca gelsin.”—Markos 8:33, 34.

İsa bu öğüdü verdikten 30 yıl kadar sonra Petrus, özverinin ne anlama geldiğini artık anladığını gösterdi. İman kardeşlerini rahatlarına bakıp kendilerine karşı daha anlayışlı olmaya teşvik etmedi. Tersine Petrus onları, eski dünyevi arzulara göre şekillenmeyi bırakmaya ve zihinlerini faaliyete hazırlamaya teşvik etti. Karşılaştıkları sıkıntılara rağmen Tanrı’nın iradesini yerine getirmeyi yaşamlarında ilk yere koymalıydılar.—I. Petrus 1:6, 13, 14; 4:1, 2.

İzleyebileceğimiz en doyum verici yol, sadakatle İsa Mesih’in izinden gidip, Tanrı’nın faaliyetlerimizi yönlendirmesine izin vererek, Yehova’ya ait olduğumuzu kabul etmektir. Bu açıdan Pavlus mükemmel bir örnek ortaya koymuştur. Onun sahip olduğu acillik duygusu ve Yehova’ya duyduğu minnettarlık, kendisini Tanrı’nın iradesini yerine getirmekten alıkoyabilecek dünyevi arzuları ya da beklentileri bırakmaya yöneltti. Başkaları yararına hizmet ederek, “malımı da kendimi de büyük sevinçle harcayacağım” dedi. (II. Korintoslular 12:15, Müjde) Pavlus yeteneklerini, kendi çıkarlarını değil, Tanrısal çıkarları ilerletmek için kullandı.—Resullerin İşleri 20:24; Filipililer 3:8.

Pavlus’unkine benzer bir görüşe sahip olup olmadığımızı görmek üzere kendimizi nasıl inceleyebiliriz? Kendimize şöyle sorular sorabiliriz: Zamanımı, gücümü, yeteneklerimi ve kaynaklarımı nasıl kullanıyorum? Bu ve bunun gibi değerli olanakları, sırf kendi çıkarlarımı ilerletmek için mi, yoksa başkalarına yardım etmek için mi kullanıyorum? İyi haberi bildirerek yapılan hayat kurtarma işine, belki dolgun vakitle hizmet eden bir müjdeci olarak, daha fazla katılımda bulunmayı düşündüm mü? İbadet Salonlarının yapımı, bakımı ve onarımı ile ilgili faaliyetlere daha çok katılabilir miyim? İhtiyaçta olanlara yardım etme fırsatlarını değerlendiriyor muyum? Yehova’ya elimdekinin en iyisini veriyor muyum?—Süleymanın Meselleri 3:9.

‘Vermekle Daha Büyük Mutluluk’

Yine de, özverili olmak hikmetlilik mi? Elbette! Pavlus böyle bir ruhun büyük ödüller getirdiğini kişisel deneyiminden biliyordu. Böyle bir ruh ona büyük mutluluk ve muazzam bir kişisel doyum verdi. O bunu Efesos’tan gelen ihtiyarlarla Miletos’ta buluştuğunda da açıkladı. Pavlus şöyle dedi: “Her şeyde size gösterdim ki, böylece emek çekerek [özverili şekilde] zayıflara yardım etmek, ve bizzat Rab İsanın: Vermek almaktan daha mutludur, dediği sözleri anmak gerektir.” (Resullerin İşleri 20:35) Milyonlarca insan böyle bir ruh göstermenin büyük mutluluk getirdiğini şimdiden görüyor. Gelecekte de, Yehova Kendisinin ve başka insanların çıkarlarını, kişisel çıkarlarının önüne koyanları ödüllendirdiğinde sevinç getirecek.—I. Timoteos 4:8-10.

İbadet Salonu yapımı işine canla başla neden yardım ettiği sorulduğunda Bill şu açıklamada bulundu: “Çoğu zaman daha küçük cemaatlere bu yolla yardım etmek bana büyük bir doyum veriyor. Sahip olduğum becerileri ve bilgiyi başkaları yararına kullanmaktan sevinç duyuyorum.” Emma neden gücünü ve yeteneklerini başkalarının Kutsal Yazılardaki hakikati öğrenmesine yardım etmeye adamıştı? “Başka bir şey yapmayı düşünemem bile. Hâlâ gençken ve yapabilecek durumdayken, Yehova’yı ve başkalarını elimden geldiğince memnun etmek istiyorum. Bazı maddi avantajları feda etmek kendi adıma çok küçük bir özveri. Yehova’nın benim için yaptıkları düşünülürse, ben sadece yapmam gerekeni yapıyorum.”

Maurice ve Betty, çocuk yetiştirmekle geçen zahmetli yılların ardından, rahat bir hayat sürmeye başlamadıkları için hiç pişmanlık duymuyorlar. Şimdi emekli oldular. Ve yaşamlarını yine yararlı ve anlamlı şekilde kullanmaya devam etmek istiyorlar. “Şimdi yan gelip yatarak rahat bir yaşam sürmek istemiyoruz” diyorlar. “Yabancı bir ülkede başka insanların da Yehova hakkında bilgi almasına yardım etmek, bize amaçlı bir faaliyeti sürdürme fırsatı sağlıyor.”

Siz de özverili olmaya kararlı mısınız? Bu kolay olmayacaktır. Kusurlu insani arzularımızla, Tanrı’yı hoşnut etme yönündeki samimi isteğimiz arasında sürekli bir mücadele vardır. (Romalılar 7:21-23) Fakat Yehova’nın yaşamımızı yönlendirmesine izin verirsek, bu kazanabileceğimiz bir savaştır. (Galatyalılar 5:16, 17) O hizmetinde gösterdiğimiz özveri ruhunu kesinlikle unutmayacak ve bizi bol bol bereketleyecektir. Elbette Yehova Tanrı ‘göklerin pencerelerini bize açacak ve yetecek kadardan fazla üzerimize bereket dökecek.’—Malaki 3:10; İbraniler 6:10.

[Sayfa 23’teki resim]

İsa özveri ruhuna sahipti. Ya siz?

[Sayfa 24’teki resimler]

Pavlus tüm çabalarını Gökteki Krallığı vaaz etme işi üzerinde yoğunlaştırdı