“Konuşma Cesaretine” Sahip misiniz?
“Konuşma Cesaretine” Sahip misiniz?
DÜNYANIN 235 yerinde, altı milyonu aşkın insan Mukaddes Kitabın belirttiği ifadeyle “konuşma cesaretine” sahip. Bu ifade Kutsal Metinler-İncil tercümesinde 8 defa geçer (Efesoslular 3:12; İbraniler 3:6; 1. Yuhanna 3:21). Peki “konuşma cesareti” ne anlama geliyor? Buna nasıl sahip olabiliriz? Bu cesaret, iletişimin hangi alanlarında kendimizi rahatlıkla ifade etmemize yardımcı olur?
Bir sözlüğe göre “konuşma cesareti” için kullanılan Yunanca sözcük “serbestçe, açıkça konuşma, . . . . hiç korkmadan mertçe konuşma” anlamına geliyor; “dolayısıyla güven, coşkulu bir cesaret düşüncesi taşıyor ve her zaman konuşmayla bağlantılı olarak kullanılmıyor” (Vine’s Expository Dictionary of Old and New Testament Words). Fakat böyle çekinmeden konuşmak, pervasızca konuşmakla veya kabalıkla karıştırılmamalıdır. Mukaddes Kitap “Sözleriniz her zaman . . . . hoş ve çekici olsun” der (Koloseliler 4:6). Konuşma cesareti, bir yandan sıkıntı yaratacak durumların veya insan korkusunun konuşmamızı engellemesine izin vermezken bir yandan da nezaketi korumayı gerektirir.
Acaba cesaretle konuşma hakkına doğal olarak mı sahibiz? Elçi Pavlus’un, Efesos’taki İsa’nın takipçilerine yazdıklarını ele alalım. O şöyle dedi: “Bu lütuf, kutsal kimselerin hepsinden de küçük olan bana verildi; şöyle ki, Mesih’in akıl almaz zenginliği hakkındaki iyi haberi diğer milletlere duyurayım.” Pavlus sözlerine şunları da ekledi: “Onun [İsa Mesih’in] sayesinde bu konuşma cesaretine sahibiz ve ona olan imanımızdan ötürü Tanrı’ya güvenle yaklaşabiliyoruz” (Efesoslular 3:8-12). Konuşma cesareti kalıtsal olarak sahip olduğumuz bir imtiyaz değildir, Yehova Tanrı’yla olan ve İsa Mesih’e duyduğumuz imana dayanan ilişkimizden kaynaklanır. Şimdi bu cesareti kazanmamıza nelerin yardımcı olabileceğini ve duyuru işini yaparken, öğretirken ve dua ederken bunu nasıl gösterebileceğimizi görelim.
İyi Haberi Cesaretle Duyurmamıza Ne Yardım Eder?
Konuşma cesaretini göstermek konusunda başlıca örnek İsa Mesih’tir. Sahip olduğu coşku nedeniyle iyi haberi duyurma fırsatlarını değerlendirdi. Dinlenirken, birinin evinde yemek yerken veya yolda yürürken, Tanrı’nın Matta 23:13-36). Tutuklanıp mahkemeye çıkarıldığında bile korkusuzca konuştu (Yuhanna 18:6, 19, 20, 37).
Gökteki Krallığı hakkında konuşmak üzere hiçbir fırsatı kaçırmadı. Ne alay ne de doğrudan gördüğü muhalefet onu korkutup susturabildi. Tersine İsa, o zamanki sahte dinsel liderlerin gerçek yüzlerini cesaretle açığa vurdu (İsa’nın elçileri de aynı cesareti gösterdiler. Petrus, MS 33 yılının Pentekost’unda 3.000 kişilik bir kalabalığın önünde cesaretle konuştu. İlginç olarak o, çok kısa bir süre önce bir hizmetçi kız kendisini tanıyınca korkuya kapılmıştı (Markos 14:66-71; Elçiler 2:14, 29, 41). Petrus ve Yuhanna dinsel liderlerin önüne getirildiklerinde korkup sinmediler. Onlar hiç tereddüt etmeden, diriltilen İsa Mesih hakkında cesaretle şahitlikte bulundular. Aslında dinsel liderler Petrus ve Yuhanna’nın İsa’nın yanında bulunmuş kişiler olduklarını, onların bu şekilde çekinmeden konuşmalarından anladılar (Elçiler 4:5-13). Peki onlar nasıl cesaretle konuşabildiler?
İsa elçilerine şu vaatte bulunmuştu: “Sizi yetkililere teslim ettiklerinde neyi nasıl söyleyeceğiniz konusunda kaygılanmayın, çünkü o anda size ne verilirse onu söyleyeceksiniz. Konuşurken yalnız değilsiniz; sizin aracılığınızla konuşan, Babanızın ruhudur” (Matta 10:19, 20). Kutsal ruh, Petrus’un ve diğerlerinin, konuşma cesaretini bastırabilecek herhangi bir çekingenliğin veya korkunun üstesinden gelmelerine yardımcı oldu. Bu büyük gücün etkisi benzer şekilde bize de yardımcı olabilir.
Ayrıca öğrenci yetiştirme görevini takipçilerine İsa vermişti. Bu yerindeydi çünkü, “gökte ve yerde bütün yetki” İsa’ya verilmişti. Ayrıca o, takipçilerinin ‘yanında olacağını’ söylemişti (Matta 28:18-20). İsa’nın desteğine sahip olduklarının farkında olmak, duyuru faaliyetine engel olmayı aklına koyan yetkililerin karşısındayken birinci yüzyıldaki öğrencilere güven verdi (Elçiler 4:18-20; 5:28, 29). Bu desteğin farkında olmak bize de aynı yardımı sağlayabilir.
Pavlus çekinmeden konuşmalarının başka bir nedenine dikkat çekerek, “büyük bir rahatlıkla” konuşmalarıyla sahip oldukları ümit arasında bağlantı kurdu (2. Korintoslular 3:12; Filipililer 1:20). Ümit mesajı, kendilerine saklayamayacakları kadar muhteşem olduğundan İsa’nın takipçileri bunu başkalarıyla paylaşmalıydı. Gerçekten de ümidimiz cesaretle konuşmamız için bir nedendir (İbraniler 3:6).
İyi Haberi Cesaretle Duyurmak
Zor şartlarda olsak bile iyi haberi nasıl cesaretle duyurabiliriz? Elçi Pavlus’un örneğini ele alalım. O Roma’da hapisteyken iman kardeşlerinden, ‘iyi haberin kutsal sırrını bildirmek üzere ağzını açtığında ona gereği gibi konuşma gücü verilsin ve gerektiği gibi cesaretle konuşabilsin’ diye dua etmelerini istedi (Efesoslular 6:19, 20). Peki bu dualar cevaplandı mı? Evet! Pavlus hapisteyken “hiçbir engelle karşılaşmadan, büyük bir rahatlıkla . . . . Tanrı’nın krallığını” duyurmaya devam etti (Elçiler 28:30, 31).
Okulda, işte veya seyahat ederken şahitlikte bulunma fırsatlarından yararlanmak, konuşma cesaretimizi sınayabilir. Çekingenlik, insanların tepkilerinden korkma veya yeteneğimize yeterince güvenmeme bizi konuşmaktan alıkoyabilir. Elçi Pavlus bu konuda da güzel bir örnektir. O şöyle yazmıştı: “Tanrı’nın iyi haberini size büyük bir mücadeleyle iletmek için O’nun yardımıyla cesaret topladık” (1. Selanikliler 2:2). Pavlus yeteneklerini aşan şeyleri Yehova’ya duyduğu güven sayesinde yapabildi.
Başka bir örnek Sherry’dir. Onun, şahitlikte bulunmak üzere bir fırsatla karşılaştığında cesaret toplamasına dua yardımcı oldu. O bir gün kocasını beklerken, başka bir bayanın da orada birini beklediğini fark etti. Şöyle diyor: “Çok çekiniyordum, Yehova’ya cesaret vermesi
için dua ettim.” Sherry bayana yaklaşırken onun beklediği kişi de geldi. Bu bir Baptist vaizdi. Sherry bir din adamıyla karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Ancak tekrar dua etti ve şahitlikte bulunabildi. Kadına birkaç yayın verdi ve tekrar ziyaret için düzenleme yaptı. Şahitlikte bulunma fırsatlarını değerlendirirken, Yehova’nın bizim de cesaretle konuşmamıza yardımcı olacağına güvenebiliriz.Öğretirken Cesaretle Konuşun
Konuşma cesareti ile öğretim vermek birbiriyle yakından bağlantılıdır. Mukaddes Kitap cemaatte “iyi hizmet eden kişiler” hakkında şöyle der: “İyi bir ad kazanırlar ve Mesih İsa’ya olan iman yolunda büyük bir rahatlıkla konuşabilirler” (1. Timoteos 3:13). Onlar başkalarına öğrettikleri şeyleri bizzat uyguladıkları için rahatlıkla ve cesaretle konuşabiliyorlar. Böyle yapmaları cemaati koruyup güçlendiriyor.
Bu yolla konuşma cesaretine sahip olursak, verdiğimiz öğütler daha etkili olur ve uygulanma olasılığı artar. Dinleyiciler birinin kötü örneğinden dolayı dikkatlerinin dağılması yerine, öğretilen şeylerin uygulanışını bizzat görerek teşvik bulurlar. Ruhi yeterliğe sahip kişiler bu cesaret sayesinde, kardeşlerini bir sorun büyümeden önce ‘düzeltebilirler’ (Galatyalılar 6:1). Tersine kötü örnek olan biri, öğüt vermeye hakkı olmadığını düşünerek konuşmaktan çekinebilir. Fakat gerekli öğüdü vermeyi geciktirmek feci sonuçlara yol açabilir.
Cesaretle konuşmak eleştirici, dogmatik veya sabit fikirli olmak anlamına gelmez. Pavlus, Filimon’a “sevgiyle” bir ricada bulunmuştu (Filimon 8, 9, YÇ). Belli ki, onun ricası olumlu şekilde karşılandı. Evet, ihtiyarların her öğüdünün ardındaki etken sevgi olmalıdır!
Konuşma cesareti sırf öğüt verirken değil, başka zamanlarda da büyük önem taşır. Pavlus, Korintos cemaatine şöyle yazdı: “Sizinle her şeyi rahatça konuşabilirim. Benim övünç kaynağım sizlersiniz” (2. Korintoslular 7:4). Pavlus, hak ettiklerinde kardeşlerini övmekten çekinmedi. Kardeşlerini sevdiği için, onların hatalarını görse bile dikkatini iyi nitelikleri üzerinde topladı. Günümüzde de ihtiyarlar kardeşlerini çekinmeden övdüklerinde ve teşvik ettiklerinde cemaat güçlenir.
İsa’nın tüm takipçileri etkili şekilde öğretebilmek için konuşma cesaretine sahip olmalıdırlar. Daha önce sözlerini alıntıladığımız Sherry, çocuklarını okulda şahitlikte bulunmaya teşvik etmek istiyordu. O şöyle diyor: “Hakikatte büyümüş olmama rağmen
okulda çok az şahitlikte bulunmuştum. Bugün de nadiren rastlantıda şahitlikte bulunuyordum. Kendi kendime ‘Çocuklarıma nasıl bir örnek oluyorum?’ diye sordum.” Bu yüzden Sherry, rastlantıda şahitlikte bulunmak üzere daha fazla çaba harcadı.Evet, başkaları davranışlarımızı gözlemliyor ve eğer öğrettiğimiz şeyleri uygulamıyorsak bunu fark ediyorlar. Öyleyse sözlerimizle davranışlarımızın uyum içinde olması için çaba harcayarak konuşma cesareti kazanalım.
Dua Ederken
Konuşma cesaretine sahip olmamız özellikle de Yehova’ya dua ederken büyük önem taşır. Dualarımızı işiteceğine ve cevaplayacağına tam bir güven duyarak Yehova’ya hiç çekinmeden içimizdekileri dökebiliriz. Böylece gökteki Babamızla sıcak ve yakın bir ilişkiye sahip olmanın verdiği zevki tadarız. Önemsiz olduğumuzu düşünerek Yehova’ya yaklaşmaktan asla çekinmeyelim. Peki ya yaptığımız bir hata ya da işlediğimiz bir günahın yol açtığı suçluluk duygusu samimiyetle dua etmemizi engelliyorsa ne olacak? Bu durumda da evrenin Egemeniyle rahatlıkla konuşabilir miyiz?
İsa’nın Başkâhin olarak bulunduğu yüksek konum, cesaretle dua etmemiz için bir başka dayanak sağlar. İbraniler 4:15, 16’da şöyle okuyoruz: “Başkâhinimiz, zayıflıklarımızı anlayamayan biri değil, her yönden bizim gibi sınanmış ve günah işlememiş biridir. O halde lütuf tahtına konuşma cesaretiyle yaklaşalım ki, merhamet görelim ve gerektiğinde yardım alma lütfuna erişebilelim.” İsa’nın ölümü ve Başkâhin olarak rolü böyle büyük bir değer taşır.
Yehova’ya itaat etmek için içtenlikle çaba harcarsak O’nun bizi işiteceğine güvenebiliriz. Elçi Yuhanna şöyle yazdı: “Sevgili kardeşlerim, yüreğimiz bizi mahkûm etmezse, Tanrı’nın önünde konuşma cesaretine sahip oluruz. O’nun emirlerine uyup gözünde hoş olan şeyleri yaptığımız için, her dilediğimizi O’ndan alırız” (1. Yuhanna 3:21, 22).
Yehova’ya dua yoluyla çekinmeden yaklaşmak O’na her şeyi anlatabileceğimiz anlamına gelir. Samimi dualarımıza asla kulak tıkamayacağına güvenerek Yehova’ya her tür korkumuzu, kaygımızı veya endişemizi anlatabiliriz. Ciddi bir günah işlemiş olsak da, eğer samimiyetle tövbe edersek hissettiğimiz suçluluk duygusu dualarımıza engel olmayacak.
Hak etmediğimiz bir armağan olan konuşma cesareti gerçekten çok değerlidir. Bu armağan sayesinde duyuru işine katılırken ve öğretirken Yehova’yı yüceltebiliriz ve O’na dua yoluyla yaklaşabiliriz. Öyleyse ‘konuşma cesaretini elden bırakmayalım.’ Bunun ödülü büyük olacaktır: sonsuz yaşam! (İbraniler 10:35).
[Sayfa 13’teki resim]
Elçi Pavlus cesaretle konuştu
[Sayfa 15’teki resimler]
Etkili şekilde öğretmek, konuşma cesaretine sahip olmayı gerektirir
[Sayfa 16’daki resim]
Dua ederken konuşma cesaretine sahip olmalıyız