İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Okuyucuların Soruları

Okuyucuların Soruları

Okuyucuların Soruları

Hangi koşullar altında birinin yeniden vaftiz edilmesi düşünülebilir?

Vaftiz edilmiş bir kişi belirli koşullar altında vaftizinin geçerli olup olmadığını merak edebilir ve yeniden vaftiz edilmeyi düşünebilir. Örneğin bir kişi vaftiz edildiği sırada, birinin cemaatten çıkarılmasına neden olabilecek bir durum ya da davranış içinde olduğu halde bunu saklamış olabilir. Bu durumdaki bir kişi kendini Tanrı’ya gerçekten adamış olabilir mi? Böyle biri ancak Kutsal Yazılara aykırı olan davranışını bırakmış olsaydı adağı geçerli sayılabilirdi. Dolayısıyla önünde böyle ciddi bir engel varken vaftiz edilen birinin, vaftizinin geçerli olup olmadığını tekrar düşünmesi yerindedir.

Peki ya biri vaftiz edildiği sırada uygun durumda olup vaftizinden sonra adli heyetin kurulmasını gerektirecek bir günah işlemişse ne olacak? Diyelim ki bu kişi vaftiz edildiği sırada ne yaptığının tam olarak bilincinde olmadığını iddia ederek vaftizinin aslında geçerli olmadığını söylüyor. Ancak o kişi vaftizin önemi hakkında Kutsal Yazılara dayalı bir konuşma dinledi. Ayrıca kendini Tanrı’ya adamakla ve vaftiz edilmekle ilgili sorulara olumlu yanıt verdi. Sonra da vaftiz edileceği yere gitti ve tamamen suya daldı. Dolayısıyla bu kişinin, yaptığı şeyin ciddiyetinin tam olarak bilincinde olduğunu düşünmek mantıklıdır. İhtiyarlar böyle birini vaftiz edilmiş biri olarak görmeli ve durumunu ona göre ele almalıdır. Ayrıca ihtiyarlar günah işleyen biriyle görüşürken kişiye adağının ve vaftizinin geçerliliği hakkında ne düşündüğünü sorarak bunların geçerliliğiyle ilgili şüphe uyandırmamalıdır.

Eğer bir kişi vaftizinin geçerli olup olmadığını merak ediyorsa, ihtiyarlar onun dikkatini, vaftiz konusunun ele alındığı Gözcü Kulesi makalelerine çekebilir ve bu makaleleri birlikte ele alabilirler. Sonuçta özel bir durum söz konusu olduğunda (kişinin vaftiz edildiği sırada Kutsal Kitap anlayışının eksik olması gibi), yeniden vaftiz edilmek o kişinin şahsi olarak vermesi gereken bir karardır.

İsa’nın bir takipçisi başkasıyla aynı evi paylaşması gerektiğinde neleri dikkate almalıdır?

Günümüzde insanlar ekonomik koşullar, sağlık sorunları ya da başka nedenlerden dolayı akrabalarıyla birlikte kalabalık evlerde yaşıyor. Hatta dünyanın bazı yerlerinde bir sürü akraba aynı odada yaşadığından kimsenin yalnız kalabileceği bir yeri olmuyor.

Dünya çapındaki tüm kardeşler için uygun yaşama koşulları hakkında uzun bir kural listesi çıkarmak Yehova’nın teşkilatının sorumluluğu değildir. İsa’nın bir takipçisi yaşadığı evdeki koşulların Tanrı’nın gözünde uygun olup olmadığına karar verirken Kutsal Yazılardaki ilkelere başvurmalıdır. Bu ilkelerden bazıları nelerdir?

Dikkate alınması gereken başlıca etkenlerden biri başkalarıyla yaşamanın bizi ve ruhi durumumuzu nasıl etkileyeceğidir. Nasıl kişilerle birlikte kalacağız? Onlar Yehova’ya tapınan kişiler mi? Kutsal Kitaptaki standartlara göre yaşıyorlar mı? Elçi Pavlus “Aldanmayın. Kötü arkadaşlar iyi alışkanlıkları bozar” demişti (1. Kor. 15:33).

Kutsal Yazılar Yehova’nın cinsel ahlaksızlığı ve zinayı mahkûm ettiğini söyler (İbr. 13:4). Dolayısıyla evli olmayan iki kişinin karı koca gibi aynı odada yatması Tanrı’nın kesinlikle uygun görmediği bir şeydir. İsa’nın bir takipçisi ahlaksızlığa göz yumulan bir evde yaşamak istemeyecektir.

Kutsal Kitap ayrıca Tanrı’nın onayını kazanmak isteyen kişilerin ‘cinsel ahlaksızlıktan kaçması’ gerektiğini söyler (1. Kor. 6:18). Bu nedenle hikmetli biri ahlaksız davranışlarda bulunmasına yol açabilecek bir ev ortamında yaşamaktan kaçınacaktır. Örneğin birkaç Şahidin aynı evde yaşadığını düşünelim. Böyle bir evde ahlaken tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir mi? Belki evli olmayan iki kişi tesadüfen diğerleri evde olmadığı için bir anda baş başa kalabilir. Aynı şekilde birbirine ilgi duyan iki bekâr kişinin aynı evde yaşaması da tehlikelidir. Böyle durumların ortaya çıkabileceği bir evde yaşamaktan kaçınmak akıllıca olur.

Boşanmış çiftlerin aynı evde yaşamaya devam etmesi de uygun olmayacaktır. Evliyken aralarında yakın bir ilişkinin olması, kolayca ahlaksız davranışlarda bulunmalarına yol açabilir (Özd. 22:3).

Diğerleri kadar önemli başka bir nokta da başkalarının sizin kararınız hakkında ne düşüneceğidir. İsa’nın bir takipçisi bir evdeki koşulları uygun buluyor, fakat orada yaşaması etrafta olumsuz konuşmalara neden oluyorsa durumu yeniden gözden geçirmelidir. Yaptığımız şeylerin Yehova’nın ismine leke getirmesini asla istemeyiz. Pavlus bu konuda şöyle demişti: “Yahudileri, Yunanlıları ya da Tanrı’nın cemaatini iman yolunda tökezletmemeye dikkat edin. Aynı şekilde ben de kendi yararımı değil, başka birçok insanın yararını gözeterek her şeyde herkesi memnun ediyorum, yeter ki kurtulsunlar” (1. Kor. 10:32, 33).

Koşulların uygun olduğu bir ev bulmak, Yehova’nın doğruluk standartlarına uymak isteyen biri için gerçekten zor olabilir. Ancak İsa’nın takipçileri “her durumda Rabbi neyin hoşnut ettiğini” saptamalıdırlar. Yaşadıkları evde uygunsuz hiçbir şeyin yapılmadığından emin olmalıdırlar (Efes. 5:5, 10). Bunun için Tanrı’ya yol göstermesi için dua etmeli, birbirlerinin güvenliğine dikkat ederken birbirlerini ahlaksal açıdan da korumalı ve Yehova’nın ismine leke getirmemek için ellerinden geleni yapmalıdırlar.