Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti Santo Domingo’da doğdum. Dört çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Anne babam iyi eğitim görmüş insanlardı ve çocuklarının iyi bir ortamda yetişmesini istiyorlardı. Ben doğmadan dört yıl önce Mormon misyonerleriyle tanışmışlar. Bu hoş görünümlü ve nazik genç adamlardan etkilenmişler. Çok geçmeden Dominik Cumhuriyeti’nde, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne, yani Mormon Kilisesi’ne katılan ilk aileler arasında olmak istemişler.

Büyüdüğümde kilisedeki sosyal aktivitelere katılmaya başladım, ayrıca Mormonların aile hayatına ve ahlaki değerlere önem vermesi de hoşuma gidiyordu. Mormon olmakla gurur duyuyordum ve hedefim misyoner olmaktı.

18 yaşına geldiğimde, ailem iyi bir üniversiteye gidebilmem için ABD’ye taşındı. Yaklaşık bir yıl sonra, Yehova’nın Şahidi olan teyzem ve eniştem Florida’ya bizi ziyarete geldi. Bizi Kutsal Kitabın inceleneceği büyük bir toplantıya davet ettiler. Etrafımdaki herkes ayetlere bakıyor ve notlar alıyordu. Bundan çok etkilendim ve ben de bir kâğıt kalem isteyip onlar gibi not almaya başladım.

Misyoner olmak istediğimi bildiklerinden, toplantıdan sonra teyzemle eniştem Kutsal Kitap hakkında bir şeyler öğrenmeme yardım edebileceklerini söylediler. Bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüm, çünkü o zamana kadar bana Kutsal Kitaptan çok Mormon Kitabı hakkında bilgi verilmişti.

Teyzem ve eniştemle Kutsal Kitap hakkında telefonda sohbet etmeye devam ediyorduk; onlar beni inançlarımı her zaman Kutsal Kitabın öğrettikleriyle karşılaştırmaya teşvik ettiler. Hakikati bizzat araştırıp bulmamı istiyorlardı.

Mormon olarak benimsediğim birçok şey vardı, fakat  aslında bu fikirlerin Kutsal Yazılara uyup uymadığını bilmiyordum. Teyzem bana, Yehova’nın Şahitlerinin yayımladığı Awake! dergisinin 8 Kasım 1995 tarihli sayısını gönderdi; dergide Mormon inancıyla ilgili bazı makaleler vardı. Mormon öğretilerinin birçoğundan haberim olmadığını görünce çok şaşırdım. Bunun üzerine dergide söylenenlerin doğru olup olmadığını görmek için Mormonların resmi web sitesinde bir araştırma yaptım. Söylenenler doğruydu, Utah’daki Mormon müzelerini ziyaret edince bundan daha da emin oldum.

Her zaman Mormon Kitabıyla Kutsal Kitabın birbirini tamamladığına inanmıştım. Fakat Kutsal Kitabı daha dikkatle okumaya başladığımda, Mormon öğretileriyle Kutsal Kitapta anlatılanlar arasında çelişkiler olduğunu fark ettim. Örneğin Kutsal Kitap, Hezekiel 18:4’te ‘canın öldüğünü’ söyler. Oysa Mormon Kitabında, Alma 42:9’da bunun tam tersi bir düşünce vardır.

Doktrinlerle ilgili uyuşmazlıkların yanı sıra Mormonlar tarafından öğretilen milliyetçi fikirler de canımı sıkmıştı. Örneğin Aden bahçesinin Jackson County’de (Missouri, ABD) olduğu öğretiliyordu. Ayrıca kilise liderleri şöyle söyler: “Tanrı’nın Krallığı yönetime geçtiğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağı, özgürlüğün ve eşit hakların direğinde lekesiz biçimde gururla dalgalanacak.”

Bu açıklamaya göre doğduğum ülkeye ya da diğer ülkelere ne olacağını merak ediyordum. Bir akşam, misyoner olmak için eğitim alan genç bir Mormon beni aradı, ben de sohbeti bu konuya getirdim. Ülkesi başka bir ülkeyle savaşa girerse, oradaki Mormon kardeşlerine karşı savaşıp savaşmayacağını ona açıkça sordum. “Evet” cevabını alınca çok şaşırdım. İnancımda öğretilenleri daha derin araştırmaya başladım, ayrıca Mormon Kilisesi’nin sorumlu liderleriyle görüştüm. Bana sorularımın cevaplarının sırlar içerdiğini ve bir gün ışık daha da parladığında çözüleceğini söylediler.

Onların açıklamalarının yarattığı hayal kırıklığıyla, kendimi ve bir Mormon misyoneri olmak isteme nedenimi sorgulamaya başladım. Şunu fark ettim ki, misyoner olma fikrinin bana çekici gelmesinin bir nedeni, başka insanlara yardım etmek istememdi. Misyoner olmanın getireceği sosyal statü de bana çekici geliyordu. Tanrı hakkındaysa aslında çok fazla bir şey bilmiyordum. Geçmişte birçok kez Kutsal Kitaba göz atmış olsam da onun gerçek değerinin farkında değildim. Tanrı’nın yeryüzü ve insanlıkla ilgili amacı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Yehova’nın Şahitleriyle Kutsal Kitabı incelerken birçok şey öğrendim; örneğin Tanrı’nın özel ismi, ölülerin durumu ve Tanrı’nın amacının gerçekleşmesinde İsa’nın rolü. Artık bu harika kitabın içinde neler olduğunu iyi biliyordum ve öğrendiğim hakikatleri başkalarıyla paylaşmaktan zevk alıyordum. Tanrı’nın var olduğunu zaten biliyordum, fakat artık dualarımda O’nunla en iyi dostum olarak konuşabiliyordum. 12 Temmuz 2004’te vaftiz edilerek Yehova’nın Şahidi oldum ve altı ay sonra Kutsal Kitaptaki iyi haberi tamgün duyurmaya başladım.

Beş yıl Yehova’nın Şahitlerinin Brooklyn’deki (New York) dünya merkez bürolarında çalıştım. Orada, dünya çapında milyonlarca insanın yararlandığı Kutsal Kitap ve Kutsal Kitaba dayalı yayınların üretiminde pay sahibi olabildiğim için çok mutluyum. Şimdi insanların Tanrı hakkında bilgi almasına yardım etmeye devam ediyorum.