İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

İki Kralın Kimliği Değişiyor

İki Kralın Kimliği Değişiyor

Bölüm On Dört

İki Kralın Kimliği Değişiyor

1, 2. (a) IV. Antiokhos’un Roma’nın isteklerine boyun eğmesine hangi olay yol açtı? (b) Suriye ne zaman bir Roma eyaleti haline geldi?

SURİYE kralı IV. Antiokhos Mısır’ı işgal edip kendini ülkenin kralı ilan eder. Mısır kralı VI. Ptolemaios’un isteği üzerine Roma, Gaius Popillius Laenas’ı elçi olarak Mısır’a gönderir. Büyük bir filoyla oraya giden Laenas, IV. Antiokhos’a Mısır üzerinde krallık iddiasından vazgeçip derhal ülkeden çekilmesi için Roma Senatosu’nun ültimatomunu getirir. Suriye kralıyla Roma elçisi İskenderiye yakınlarındaki Eleusis’te karşılaşır. IV. Antiokhos danışmanlarıyla görüşmek için zaman ister. Ama Laenas kralın çevresinde toprağa bir çember çizerek Antiokhos’a çemberden çıkmadan yanıt vermesini söyler. Aşağılanan IV. Antiokhos, Roma’nın isteklerini kabul edip MÖ 168’de Suriye’ye geri döner. Böylece Suriyeli kuzey kralıyla Mısırlı güney kralı arasındaki çatışma sona erer.

2 Ortadoğu’daki olaylarda baskın bir rol oynayan Roma, Suriye’ye isteklerini zorla kabul ettirmeye devam eder. Böylece MÖ 163’te IV. Antiokhos’un ölümünden sonra Suriye’yi yine Selevkos hanedanından başka krallar yönetse de, onlar ‘kuzey kralı’ konumunda olmazlar. (Daniel 11:15) Sonunda MÖ 64’te Suriye bir Roma eyaleti haline gelir.

3. Roma ne zaman ve nasıl Mısır’a karşı üstünlük kazandı?

3 Mısır’daki Ptolemaios hanedanı IV. Antiokhos’un ölümünden sonraki 130’u aşkın yıl boyunca ‘güney kralı’ konumunda kalmaya devam eder. (Daniel 11:14) Roma hükümdarı Octavianus MÖ 31’de Aktium Çatışması’nda Ptolemaios hanedanının son kraliçesi VII. Kleopatra’yla Romalı aşığı Marcus Antonius’un bileşik kuvvetlerini yenilgiye uğratır. Kleopatra’nın intiharından sonraki yıl Mısır da Roma eyaleti olur ve artık güney kralı rolünü oynayamaz. Roma MÖ 30 yılına doğru hem Suriye hem de Mısır’a karşı üstünlük kazanır. Şimdi artık başka hükümdarlıkların kuzey ve güney kralı rolünü üstlenmesini beklememiz gerekmiyor mu?

YENİ KRAL “VERGİ DEVŞİRENİ” GÖNDERİYOR

4. Neden başka bir hükümdarlığın kuzey kralı kimliğini üstlenmesini beklememiz gerekiyor?

4 İsa Mesih MS 33 ilkbaharında öğrencilerine şunları dedi: “Daniel peygamber vasıtası ile söylenmiş olan harap edici mekruh şeyin mukaddes yerde dikildiğini gördüğünüz zaman . . . . Yahudiyede olanlar o vakit dağlara kaçsınlar.” (Matta 24:15, 16) Daniel 11:31’den alıntıda bulunan İsa takipçilerini ileride ortaya çıkacak bir ‘harap edici mekruh şeye’ karşı uyarmış oldu. Kuzey kralıyla ilgili bu peygamberlik, söz konusu rolde bulunan son Suriye kralı IV. Antiokhos’un ölümünden 195 yıl kadar sonra verildi. Kuşkusuz başka bir hükümdarlık kuzey kralı kimliğini üstlenecekti. Acaba bu kim olacaktı?

5. Kim bir zamanlar IV. Antiokhos’un işgal ettiği konumu üstlenip kuzey kralı olarak ortaya çıktı?

5 Yehova Tanrı’nın meleği şunları önceden bildirdi: “Onun [IV. Antiokhos’un] yerine biri çıkacak ki, kırallığının izzeti olan diyardan vergi devşireni geçirecek; fakat öfke ile ve cenkle olmıyarak bir kaç gün içinde kırılacak.” (Daniel 11:20) Bu şekilde ‘çıkan’ kişinin, Caesar (Sezar) Augustus adıyla da tanınan ilk Roma imparatoru Octavianus olduğu görüldü.—Sayfa 248’deki “Biri Onurlandırıldı, Diğeri Hor Görüldü” köşesine bakın.

6. (a) ‘Vergi devşiren krallığın izzeti olan diyardan’ ne zaman geçirildi ve bu olayın önemi neydi? (b) Augustus’un ‘öfke ve savaş’ nedeniyle ölmediği neden söylenebilir? (c) Kuzey kralının kimliğinde hangi değişiklik oldu?

6 Augustus’un “kırallığının izzeti olan diyar,” ‘güzel diyarı,’ başka sözlerle Roma’nın Yahuda eyaletini de kapsıyordu. (Daniel 11:16) Augustus MÖ 2 yılında bir kayıt veya sayım yapılmasını buyurarak “vergi devşireni,” yani vergi toplayacak birini oraya gönderdi. Bu sayım büyük olasılıkla vergilendirilecek ve askere alınacakların sayısını öğrenebilmek amacıyla yapılıyordu. Bu buyruk nedeniyle Yusuf ve Meryem’in kütüğe yazılmak üzere Beytlehem’e gitmesiyle, İsa önceden bildirilen o yerde doğdu. (Mika 5:2; Matta 2:1-12) Augustus MS 14 Ağustos’unda, bu kayıt işlemiyle ilgili buyruğu vermesinin üzerinden çok geçmeden, yani “bir kaç gün içinde” öldü. Öldüğünde 76 yaşındaydı. Ölümü öfkeli bir suikastçı ya da ‘savaş’ nedeniyle değil, hastalıktan oldu. Kuzey kralı gerçekten kimlik değiştirmişti! Bu kral artık Roma imparatorlarıydı.

‘HOR GÖRÜLMÜŞ BİR ADAM ÇIKIYOR’

7, 8. (a) Kim kuzey kralı olarak Augustus’un konumuna çıktı? (b) “Kırallık şerefi” neden mecburen Augustus Caesar’ın ardılına verildi?

7 Melek peygamberliğe devam ederek şunları söyledi: “Kendisine kırallık şerefi vermedikleri hor görülmüş bir adam onun [Augustus’un] yerine çıkacak; fakat emniyet vaktinde gelecek, ve yaltaklanarak kırallığı ele alacak. Ve basan kuvvetler onun önünden basılacaklar, ve kırılacaklar; ve ahit hükümdarı da kırılacak.”—Daniel 11:21, 22.

8 “Hor görülmüş bir adam,” Augustus’un üçüncü karısı Livia’nın oğlu Tiberius Caesar’dı. (Sayfa 248’deki “Biri Onurlandırıldı, Diğeri Hor Görüldü” köşesine bakın.) Augustus kötü huylarından dolayı üvey oğlundan nefret ediyor ve onun kendinden sonra Caesar olmasını istemiyordu. Ancak ardılı olabilecek diğer kişilerin hepsi öldükten sonra çaresiz kalındığından “kırallık şerefi” mecburen ona verildi. MS 4 yılında Augustus, Tiberius’u evlat edinip tahtın varisi yaptı. “Hor görülmüş bir adam” olarak değinilen Tiberius, Augustus’un ölümünden sonra, 54 yaşında ‘çıkıp’ Roma imparatoru ve kuzey kralı olarak iktidarı ele geçirdi.

9. Tiberius nasıl ‘yaltaklanarak krallığı eline aldı’?

9 The New Encyclopædia Britannica, “Tiberius” için şöyle diyor: “Senatoyla politik bir oyuna girişip [Augustus’un ölümünden sonra] neredeyse bir ay boyunca onun kendisini imparator olarak atamasına izin vermedi.” Senato’ya Augustus’tan başka kimsenin Roma İmparatorluğu’nu yönetme gücüne sahip olmadığını söyleyip, senatörlerden bu yetkiyi bir tek adamın tekeline bırakacakları yerde bir grup adama vererek cumhuriyeti yeniden kurmalarını istedi. Tarihçi Will Durant şöyle yazdı: “Onun sözünün eri olduğuna güvenme cesareti göstermeyen Senato, en sonunda iktidarı kabulleninceye dek onunla karşılıklı reverans yaptı.” Durant sözlerine şunları ekledi: “Her iki taraf da oyunu iyi oynadı. Tiberius princeps’liği (birinci vatandaşlık) istiyordu, yoksa bu unvandan kurtulmanın yolunu araması gerekecekti; Senato Tiberius’tan korkuyor ve nefret ediyordu, fakat eskisi gibi yalnızca kuramsal olarak egemen meclislere dayalı yeni bir cumhuriyet kurmaktan da ürküyordu.” Böylece Tiberius ‘yaltaklanarak krallığı ele geçirdi.’

10. “Basan kuvvetler” nasıl ‘kırıldı’?

10 ‘Basan kuvvetlere,’ başka sözlerle çevredeki krallıkların askeri kuvvetlerine gelince, melek onların ‘basılacaklarını ve kırılacaklarını’ söyledi. Tiberius kuzey kralı olduğunda, yeğeni Germanicus Caesar Ren Irmağı yöresindeki Roma birliklerinin komutanıydı. MS 15’te Germanicus kuvvetlerini Germen kahramanı Arminius’un üzerine sürdü ve bir ölçüde başarı kazandı. Ne var ki, kazanılan sınırlı zaferler çok pahalıya mal olmuştu ve bunun üzerine Tiberius Germania’da yapılan harekâtları durdurdu. Bunun yerine iç savaşı kışkırtarak Germen kabilelerinin birleşmesini önlemeye çalıştı. Tiberius genelde savunmaya yönelik dış siyasete olumlu bakıyor ve sınırların kuvvetlendirilmesi üzerinde duruyordu. Onun bu tavrı epeyce başarılı oldu. Bu sayede “basan kuvvetler” kontrol altına alınıp ‘kırıldı.’

11. “Ahit hükümdarı” nasıl ‘kırıldı’?

11 Yehova Tanrı’nın yeryüzündeki ailelerin tümünün nimetler elde edebilmesini sağlamak amacıyla İbrahim’le yaptığı ‘ahdin hükümdarı da kırıldı.’ İsa Mesih bu ahitte vaat edilen İbrahim’in Zürriyeti’ydi. (Tekvin 22:18; Galatyalılar 3:16) İsa MS 14 Nisan 33’te Yeruşalim’deki Roma hükümet konağında vali Pontius Pilatus’un önüne çıkarıldı. Yahudi kâhinler İsa’yı imparatora ihanetle suçluyorlardı. Oysa İsa Pilatus’a, “Benim kırallığım bu dünyadan değildir . . . . benim kırallığım buradan değildir” demişti. Romalı valinin suçsuz İsa’yı salıvermemesi için Yahudiler bağırıp dediler: “Bu adamı salıverirsen, Sezar’ın dostu değilsin! . . . . Kral olduğunu ileri süren herkes Sezar’a karşı gelmiş olur.” İsa’nın idamını talep ettikten sonra “Sezar’dan başka kralımız yok!” dediler. Tiberius’un kapsamını genişlettiği, Caesar’a yönelik hemen her hakareti içine alan “lex maiestatis” yasası gereğince, Pilatus İsa’yı ‘kırılması,’ başka sözlerle işkence direğine çivilenmesi için askerlere teslim etti.—Yuhanna 18:36; 19:12-16, Müjde; Markos 15:14-20.

‘ENTRİKACI’ BİR TİRAN

12. (a) Tiberius’la kim ‘ittifak’ etmişti? (b) Tiberius nasıl ‘küçük bir milletle kuvvetlendi’?

12 Tiberius hakkında peygamberlikte bulunmaya devam eden melek şunları dedi: “Onunla yapılmış olan muahededen [ittifaktan] sonra, hile ile davranacak; ve çıkacak, ve küçük bir milletle kuvvetlenecek.” (Daniel 11:23) Roma Senato üyeleri anayasaya göre Tiberius’la ‘ittifak’ etmişti. Tiberius resmen Senato’ya bağlıydı. Oysa hile yapıyordu, aslında ‘küçük bir milletle kuvvetlenmişti.’ Bu küçük millet, ordugâhı Roma surları yakınında bulunan Roma Praetoria Muhafız Alayı’ydı. Onların yakınlığı Senato’nun gözünü korkutuyor ve Tiberius’un halk arasında kendi iktidarına karşı patlak verebilecek herhangi bir ayaklanmayı engellemesine yardımcı oluyordu. Böylece Tiberius yaklaşık 10.000 kişilik muhafız alayı sayesinde kuvvetli kaldı.

13. Tiberius ne bakımdan atalarını geçti?

13 Melek peygamberlik sözlerine şunları ekledi: “Vilâyetin en semiz yerleri üzerine emniyet vaktinde gelecek; ve ataları, ve atalarının ataları tarafından yapılmamış olan şeyi yapacak; onlar arasında yağma ve çapul malı ile servetler saçacak; ve bir vakit hisarlara karşı düzenlerini kuracak (entrika çevirecek).” (Daniel 11:24) Tiberius aşırı kuşkucu olduğundan hükümdarlık dönemi gizli emirle işlenen cinayetlerle doluydu. En çok Praetoria Muhafız Alayı’nın komutanı Seianus’un etkisiyle Tiberius’un iktidarının son yılları korkunç bir terör dönemine dönüştü. Sonunda Seianus’tan da kuşku duyup onu idam ettirdi. Tiberius tiranlıkta atalarını geçti.

14. (a) Tiberius nasıl Roma eyaletlerinin her tarafına “yağma ve çapul malı ile servetler” saçtı? (b) Tiberius öldüğünde ne sayılıyordu?

14 Bununla birlikte, Tiberius Roma eyaletlerinin her tarafına “yağma ve çapul malı ile servetler” saçtı. Öldüğünde boyunduruğu altındaki tüm kavimler refah içinde yaşıyordu. Vergiler hafifti ve Tiberius zor koşulların hüküm sürdüğü bölgelerin halkına cömertlik gösterebiliyordu. Askerler veya memurlar birini sıkıştırır ya da herhangi bir işte yolsuzluk yaparlarsa imparatorlukça cezalandırılmayı bekleyebilirlerdi. Tiberius’un dizginleri sımsıkı elinde tutması kamu güvenliğini sağlıyor ve gelişmiş iletişim sistemi ticareti kolaylaştırıyordu. Tiberius Roma’nın içinde ve dışında işlerin tarafsız şekilde ve düzen içinde yürütülmesini sağladı. Yasaları geliştirdi ve Augustus Caesar’ın yaptığı reformları devam ettirerek toplumsal ve ahlaksal standartları yükseltti. Buna rağmen öylesine ‘entrikacıydı’ ki, Romalı tarihçi Tacitus onu “sahte bir görünüm vermekte usta, ikiyüzlü bir adam” olarak tanımladı. MS 37’nin Mart’ında öldüğünde tiran sayılıyordu.

15. Birinci yüzyılın sonu ve ikinci yüzyılın başında Roma ne durumdaydı?

15 Tiberius’un kuzey kralı rolünü alan ardılları arasında Gaius Caesar (Caligula), I. Claudius, Neron, Vespasianus, Titus, Domitianus, Nerva, Traianus ve Hadrianus da vardı. The New Encyclopædia Britannica “çoğunlukla” diyor, “Augustus’un ardılları onun idari konulardaki siyasetini ve yapım programını, daha az yenilik ve daha çok gösteriş getirerek de olsa, sürdürdüler.” Aynı kaynak şunu da belirtiyor: “Birinci yüzyılın sonu ve ikinci yüzyılın başında Roma, ihtişamının ve nüfusunun doruğundaydı.” Roma’nın o sıralarda imparatorluk sınırlarında bazı sorunları olmuşsa da, güney kralıyla önceden bildirilen ilk çarpışması MS üçüncü yüzyıldan önce olmadı.

GÜNEY KRALINA KARŞI HAREKETE GEÇİYOR

16, 17. (a) Daniel 11:25’te değinilen kuzey kralı rolünü kim üstlendi? (b) Güney kralı konumuna kim geldi ve bu nasıl oldu?

16 Tanrı’nın meleği peygamberliğe şöyle devam etti: “[Kuzey kralı] büyük bir ordu ile cenup kıralına karşı kuvvetini ve yüreğini uyandıracak; ve cenup kıralı büyük ve çok kuvvetli bir ordu ile cenge kalkacak; fakat [kuzey kralı] duramıyacak; çünkü ona karşı düzenler kuracaklar. Onun güzel yemeklerini yiyenler de onu kıracaklar, ve onun ordusu dağılacak, ve çoğu vurulup düşecek.”—Daniel 11:25, 26.

17 Octavianus’un Mısır’ı Roma eyaleti haline getirmesinden 300 yıl kadar sonra, Roma İmparatoru Aurelianus kuzey kralı rolünü üstlendi. Bu arada Roma kolonisi Palmyra’nın kraliçesi Septimia Zenobia güney kralı konumuna geldi. * (Sayfa 252’deki “Palmyra’nın Savaşçı Kraliçesi Zenobia” köşesine bakın.) Palmyra ordusu MS 269’da Roma adına koruma bahanesiyle Mısır’ı işgal etti. Zenobia Palmyra’yı Doğu’nun en önde gelen kenti yapmak ve Roma’nın doğu eyaletlerini yönetmek istiyordu. Onun ihtirasları karşısında telaşa düşen Aurelianus Zenobia’ya karşı harekete geçmek üzere “kuvvetini ve yüreğini” uyandırdı.

18. Kuzey kralı İmparator Aurelianus ile güney kralı Kraliçe Zenobia arasındaki çatışmanın sonucu ne oldu?

18 Güney kralı konumundaki Zenobia, Zabdas ve Zabbay adlı iki generalin komutasındaki “büyük ve çok kuvvetli bir ordu ile” kuzey kralına karşı savaşa ‘kalktı.’ Fakat Aurelianus Mısır’ı aldı ve Küçük Asya ve Suriye içlerine bir sefer düzenledi. Zenobia Emesa’da (bugünkü Humus) yenildi ve bunun üzerine Palmyra’ya geri çekildi. Aurelianus şehri kuşattığında Zenobia kenti kahramanca savundu, fakat başarılı olamadı. Oğluyla birlikte Sasani topraklarına doğru kaçmaya çalışırken Romalılar tarafından Fırat Irmağı kenarında yakalandı. Palmyra kenti MS 272’de Romalılara teslim oldu. Aurelianus Zenobia’yı sağ bıraktı ve MS 274’te düzenlenen zafer geçidinde onu en büyük ganimeti olarak Roma sokaklarından geçirdi. Zenobia ömrünün geri kalan kısmını Roma’da saygıdeğer bir kadın gibi yaşayarak geçirdi.

19. Aurelianus ‘kendisine karşı kurulan düzen’ yüzünden nasıl ‘kırıldı’?

19 Aurelianus’un kendisi de ‘duramadı, çünkü ona karşı düzenler kurdular.’ MS 275’te Pers kökenli Sasanilere karşı bir sefere kalkıştı. Trakya’da boğazlardan geçerek Küçük Asya’ya girebilmek üzere fırsat beklerken “yemeklerini yiyenler” düzen kurup onu ‘kırdılar.’ Kâtibi Eros’u yaptığı yolsuzluklardan dolayı hesap vermeye çağırmak üzereydi. Fakat Eros sözde idama mahkûm birtakım subayların isimlerinin bulunduğu sahte bir liste hazırladı. Bu listeyi gören subaylar Aurelianus’a suikast düzenleyip onu öldürdüler.

20. Kuzey kralının “ordusu” nasıl ‘dağıldı’?

20 İmparator Aurelianus’un ölümüyle kuzey kralının kariyeri son bulmadı. Başka Romalı hükümdarlar onu izledi. Bir dönem, bir batı bir de doğu imparatoru vardı. Onların yönetimi altında kuzey kralının ‘ordusu dağıldı’ * ve kuzeyden gelen Germen kabilelerinin saldırıları nedeniyle çoğu ‘vurulup düştü.’ Gotlar MS dördüncü yüzyılda Roma sınırlarından içeri girdi. İstilalar birbirini kovaladı. MS 476’da Germen önderi Odoacer (Odovakar) Roma’da hüküm süren son imparatoru tahttan indirdi. Altıncı yüzyılın başına doğru Batı Roma İmparatorluğu dağılmıştı ve Germen kralları Britanya, Galya, İtalya, Kuzey Afrika ve İspanya’da saltanat sürüyordu. Doğu Roma İmparatorluğu 15. yüzyıla dek ayakta kaldı.

BÜYÜK İMPARATORLUK BÖLÜNÜYOR

21, 22. Constantinus MS dördüncü yüzyılda hangi değişiklikleri getirdi?

21 Roma İmparatorluğu’nun yüzyıllar süren parçalanışı hakkında gereksiz ayrıntılara girmeyen Yehova’nın meleği, kuzey ve güney kralının başka girişimlerini de önceden bildirmeye devam etti. Bununla birlikte, Roma İmparatorluğu’nda yaşanan birtakım gelişmeleri kısaca gözden geçirmek iki rakip kralın daha sonraki kimliğini saptamamıza yardımcı olacak.

22 Dördüncü yüzyılda Roma İmparatoru Constantinus irtidat etmiş Hıristiyanlığı devletçe tanıdı. Hatta MS 325’te Küçük Asya’da Nikaia (İznik) Kilise Konsili’ni toplayıp ona başkanlık bile etti. Daha sonra imparatorluk sarayını Roma’dan kendine yeni başkent yaptığı Byzantium’a, yani Costantinopolis’e nakletti. MS 17 Ocak 395’te İmparator I. Theodosius’un ölümüne değin, Roma İmparatorluğu tek bir imparatorun yönetimi altında varlığını sürdürdü.

23. (a) Theodosius’un ölümünden sonra Roma İmparatorluğu nasıl bölündü? (b) Doğu Roma İmparatorluğu nasıl son buldu? (c) Mısır’ı 1517’de kim yönetiyordu?

23 Theodosius’un ölümünün ardından, Roma İmparatorluğu oğulları arasında bölündü. Honorius batı kesimini, Arcadius ise başkenti Costantinopolis’le doğu kesimini aldı. Britanya, Galya, İtalya, İspanya ve Kuzey Afrika Batı Roma’nın eyaletleri arasındaydı. Makedonya, Trakya, Küçük Asya, Suriye ve Mısır Doğu Roma’nın eyaletleriydi. MS 642’de Mısır’ın başkenti İskenderiye, Saraceni Araplarının eline geçti ve Mısır halifelerin bir eyaleti oldu. Ocak 1449’da XI. Constantinus Doğu Roma’nın son imparatoru oldu. Osmanlı padişahı II. Mehmet (Fatih) 29 Mayıs 1453’te Costantinopolis’i alıp Doğu Roma İmparatorluğu’nu sona erdirdi. Mısır 1517’de Osmanlı eyaleti haline geldi. Ne var ki, eski güney kralının bu ülkesi zamanla batıdaki başka bir imparatorluğun denetimi altına girecekti.

24, 25. (a) Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun başlangıcını hangi olay işaretledi? (b) Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun “imparatoru” unvanı sonunda ne oldu?

24 Roma İmparatorluğu’nun batı kanadında, Roma Katolik piskoposu ortaya çıktı. MS beşinci yüzyılda özellikle Papa I. Leo papalık yetkisini kullanmakla ün kazandı. Zamanla batıdaki imparatora taç giydirmeyi papa üstlendi. Bu, MS 800 yılının Noel günü Roma’da Papa III. Leo’nun, Frank kralı Charles’e (Charlemagne) yeni Batı Roma İmparatorluğu tacını giydirmesiyle oldu. Bu taç giydirme olayı Roma’daki imparatorluğa yeniden hayat verdi ve kimi tarihçilere göre Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun başlangıcı oldu. Her ikisi de Hıristiyan olduğunu iddia eden Doğu Roma İmparatorluğu’yla, batıdaki Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu o zamandan itibaren var oldu.

25 Zaman geçtikçe, Charlemagne’ın ardılları etkisiz hükümdarlar olduklarını ortaya koydular. Hatta imparatorluk konumu bir süre boş bile kaldı. Bu arada Alman kralı I. Otto kuzey ve orta İtalya’nın büyük bir bölümünün kontrolünü eline geçirmişti. Kendisini İtalya kralı ilan etti. MS 2 Şubat 962’de Papa XII. Johannes, I. Otto’ya Kutsal Roma-Germen imparatoru tacını giydirdi. İmparatorluğun başkenti Almanya’daydı ve tebaalarının çoğu gibi imparatorlar da Alman’dı. Beş yüzyıl sonra “imparator” unvanı Avusturya Habsburg hanedanının eline geçti ve Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun kalan ömrünün büyük kısmında onlar tarafından korundu.

İKİ KRALIN KİMLİĞİ YİNE NETLEŞİYOR

26. (a) Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun sonu hakkında ne denebilir? (b) Kim kuzey kralı olarak sahneye çıktı?

26 Napoleon I, 1805 yılında Almanya’da kazandığı zaferlerin ardından Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nu tanımayı reddetmekle ona öldürücü bir darbe indirmiş oldu. Tacını savunmayı beceremeyen İmparator II. Franz 6 Ağustos 1806’da Roma-Germen imparatoru unvanını bıraktı ve Avusturya imparatoru olarak kendi ulusal hükümetinin başında kaldı. Böylece Roma Katolik papası III. Leo ve Frank kralı Charlemagne’ın kurduğu Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu 1.006 yıl sonra son buldu. İtalya 1870’te Vatikan’dan bağımsız bir krallık haline geldi ve Roma onun başkenti oldu. Ertesi yıl, Caesar veya Kayser diye adlandırılan I. Wilhelm’le Alman imparatorluğu kuruldu. Böylece çağdaş kuzey kralı Almanya dünya sahnesine çıkmış oldu.

27. (a) Mısır nasıl İngiliz protektora yönetimi altına girdi? (b) Kim güney kralı konumuna geldi?

27 Fakat acaba çağdaş güney kralı kimdi? Tarih Britanya’nın 17. yüzyılda imparatorluk kudretine sahip olduğunu gösteriyor. İngiltere’nin ticaret yolunu kesmek isteyen I. Napoleon 1798’de Mısır’ı fethetti. Savaş çıktı ve ittifak halindeki İngilizlerle Osmanlılar, Fransızları çatışmanın başında güney kralı olarak tanınan Mısır’dan çekilmeye zorladı. Sonraki yüzyılda İngilizlerin Mısır’daki etkisi arttı. 1882’den sonra Mısır gerçekten Britanya’nın denetimi altına girdi. 1914’te I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Mısır Osmanlıların elindeydi ve bir vali ya da hıdiv tarafından yönetiliyordu. Ne var ki, Osmanlıların bu savaşta Almanların yanında yer almasından sonra Britanya hıdivi görevden uzaklaştırıp Mısır’ın İngiliz protektora (himaye) yönetimi altında olduğunu ilan etti. Aralarında giderek yakın bağlar oluşturan İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri, Angloamerikan Dünya Kudreti haline geldi. Birlikte güney kralı konumuna geldiler.

[Dipnotlar]

^ p. 17 ‘Kuzey kralı’ ve ‘güney kralı’ tanımları birer unvan olduğundan, iktidarda bulunan bir kral, kraliçe veya blok için de kullanılabilir.

^ p. 20 Reference Bible’da Daniel 11:26’nın dipnotuna bakın.

DİKKAT ETTİNİZ Mİ?

• Kuzey kralı olarak çıkan ilk Roma imparatoru kimdi ve “vergi devşireni” ne zaman gönderdi?

• Augustus’tan sonra kuzey kralı konumuna kim geldi ve “ahit hükümdarı” nasıl ‘kırıldı’?

• Kuzey kralı Aurelianus ile güney kralı Zenobia arasındaki çatışmanın sonucu ne oldu?

• Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun başına ne geldi ve 19. yüzyılın sonuna doğru iki kralın konumunu hangi dünya kudretleri işgal etti?

[Sorular]

[Sayfa 248-251’deki çerçeve/resim]

BİRİ ONURLANDIRILDI, DİĞERİ HOR GÖRÜLDÜ

BİRİ iç çekişmelerle dolu bir cumhuriyeti dünya imparatorluğuna dönüştürdü. Diğeri 23 yıl içinde ülkeye, devraldığından yirmi kat büyük bir hazine bıraktı. Biri öldüğünde onurlandırıldı, diğeriyse hor görüldü. İsa’nın yaşamı ve hizmet yılları bu iki Roma imparatorunun hükümdarlığı zamanına rastladı. Kimdi bu imparatorlar? Ve neden biri onurlandırıldığı halde diğeri hor görüldü?

“ROMA’YI BİR TUĞLA KENTİNDEN MERMER KENTİNE DÖNÜŞTÜREN”

Julius Caesar MÖ 44’te bir suikast sonucu öldürüldüğünde, kız kardeşinin torunu Gaius Octavianus daha 18 yaşındaydı. Julius Caesar’ın evlatlığı ve başvârisi olan genç Octavianus mirasına sahip çıkmak üzere hemen Roma’ya gitti. Roma’da zorlu bir rakiple, kendisinin başvâris olacağını uman Caesar’ın başyaveri Marcus Antonius’la karşılaştı. Ardından 13 yıl süren siyasal entrikalar ve iktidar mücadelesi başladı.

Ancak Mısır kraliçesi Kleopatra ve aşığı Marcus Antonius’un bileşik kuvvetlerini yendikten sonra (MÖ 31’de) Octavianus Roma İmparatorluğu’nun rakipsiz tek hâkimi oldu. Ertesi yıl Antonius ile Kleopatra intihar etti ve Octavianus Mısır’ı Roma topraklarına kattı. Böylece Yunan İmparatorluğu’nun kalan son kısmı da ortadan kaldırılmış ve Roma dünya kudreti haline gelmiş oldu.

Julius Caesar’ın iktidarında şiddete başvurduğu için öldürüldüğünü unutmayan Octavianus aynı hatayı tekrarlamamaya dikkat etti. Cumhuriyet yanlısı Romalıları incitmemek için otokratik yönetimini cumhuriyetçi bir görünüm arkasına gizledi. “Kral” ve “diktatör” unvanlarını reddetti. Bir adım daha ileri giderek, tüm eyaletlerin denetimini Senato’ya devretmeyi tasarladığını ilan edip elindeki mevkileri bırakmayı önerdi. Taktiği işe yaradı. Bunu takdir eden Senato, Octavianus’a mevkiinde kalması ve bazı eyaletleri denetlemeye devam etmesi için ısrarda bulundu.

Üstelik, MÖ 16 Ocak 27’de Senato Octavianus’a “yüce, kutsal” anlamına gelen “Augustus” unvanını verdi. Octavianus sadece bu unvanı kabul etmekle kalmadı, aylardan birine kendi adını verip o ayın [Ağustos] birçok dilde Julius Caesar’ın adını taşıyan [Juli ya da July] Temmuzla aynı uzunlukta olmasını sağlamak üzere Şubat ayından bir gün alıp Ağustos’a ekledi. Octavianus böylece ilk Roma imparatoru oldu ve ardından Caesar Augustus diye tanınmaya başladı. Daha sonra “pontifex maximus” (başrahip) unvanını da üstlendi ve İsa’nın doğduğu MÖ 2 yılında Senato ona Pater Patriae, “Ülkenin Babası” unvanını verdi.

Aynı yıl “bütün dünyanın tahriri [nüfus sayımı] yapılsın diye Kayser Avgustus tarafından buyurultu çıktı. . . . . Herkes yazılmak için kendi şehrine gitti.” (Luka 2:1-3) Bu buyruk sonucunda Mukaddes Kitap peygamberliği gerçekleşti ve İsa Beytlehem’de doğdu.—Daniel 11:20; Mika 5:2.

Augustus yönetiminin belirgin özelliği bir ölçüde dürüstlük ve istikrarlı bir para birimiydi. Augustus etkili bir posta sistemi de kurdu, ayrıca yollar ve köprüler yaptırdı. Kalıcı bir donanma meydana getirerek orduyu yeniden örgütledi ve seçkin imparatorluk muhafızlarından oluşan Praetoria Muhafız Alayı’nı kurdu. (Filipililer 1:13) Onun koruması altında Vergilius ve Horatius gibi yazarların yıldızı parladı ve yontucular şimdi klasik üslup diye adlandırdığımız güzel yapıtlar meydana getirdi. Augustus, Julius Caesar’ın yarıda bıraktığı yapıları tamamladı ve birçok tapınağı onardı. Onun başlattığı Pax Romana (“Roma Barışı”) 200 yıldan fazla sürdü. MS 19 Ağustos 14’te 76 yaşında öldü ve ölümünün ardından tanrılaştırıldı.

Augustus ‘Roma’yı bir tuğla kentinden mermer kentine dönüştürmekle’ övünüyordu. Roma’nın eski cumhuriyetin iç çekişmelerle dolu günlerine dönmesini istemediğinden, kendinden sonraki imparatoru belirlemek niyetindeydi. Fakat ardılı konusunda pek seçeneği kalmadı. Yeğeni, iki torunu, damadı ve bir üvey oğlu ölmüştü; yönetimi devralmak üzere geride sadece üvey oğlu Tiberius kalmıştı.

‘HOR GÖRÜLEN’

Augustus’un ölümünün üzerinden bir ay geçmeden Roma Senatosu 54 yaşındaki Tiberius’u imparator ilan etti. Tiberius MS 37 yılında ölene dek saltanat sürdü. Bu nedenle, İsa’nın halka yönelik hizmeti süresince Roma imparatoru oydu.

Bir imparator olarak Tiberius’un hem iyi hem de kötü tarafları vardı. İyi taraflarından biri lüks uğruna savurganlık yapmaktan kaçınmasıydı. Bunun sonucunda imparatorluk refaha kavuştu ve Tiberius’un felakete uğrayan ve zor koşullar altındaki yerlere yardım gönderecek parası oldu. Tiberius kendisini sadece bir insan olarak görüp kendi adına birçok onur unvanını reddetti ve imparator tapınmasını kendisi yerine genelde Augustus’a yöneltti. Augustus ve Julius Caesar’ın yaptığı gibi bir takvim ayına kendi adını vermediği gibi başkalarının kendisini bu şekilde onurlandırmasına da izin vermedi.

Ne var ki, Tiberius’un kötü tarafları iyi yanlarından fazlaydı. Aşırı derecede kuşkucu ve ikiyüzlüydü, hükümdarlık dönemi gizli emirle işlenen cinayetlerle doluydu. Eski dostlarından birçoğu cinayete kurban gidenler arasındaydı. Onun kapsamını genişlettiği lex maiestatis (incinmiş majeste) denen yasa, yalnızca başkaldırma ve darbe girişimlerinde değil, kendisine kara çalan sözler karşısında da uygulanıyordu. Yahudilerin bu yasaya dayanarak İsa’yı öldürtmesi için Vali Pontius Pilatus’a baskı yapmış olması büyük bir olasılıktır.—Yuhanna 19:12-16.

Tiberius kent surlarının kuzeyinde tahkim edilmiş barakalar kurdurarak Praetoria Muhafız Alayı’nı Roma yakınında topladı. Muhafız Alayı’nın varlığı, iktidarını tehdit eden Senato’ya gözdağı veriyor ve halk arasında çıkabilecek herhangi bir kıpırdanmayı denetim altına alıyordu. Tiberius aynı zamanda bir muhbirlik sistemi de kurdu ve saltanatının son yılları bir terör dönemi oldu.

Tiberius öldüğü sıralarda tiran sayılıyordu. Ölümü Romalılar tarafından sevinçle karşılandı ve Senato onu tanrılaştırmayı reddetti. Bu ve başka nedenlerden dolayı, ‘hor görülmüş bir adamın’ ‘kuzey kralı’ olarak çıkacağını söyleyen peygamberliğin Tiberius’un şahsında gerçekleştiğini görüyoruz.—Daniel 11:15, 21.

DİKKAT ETTİNİZ Mİ?

• Octavianus nasıl ilk Roma imparatoru oldu?

• Augustus yönetiminin başarıları hakkında ne denebilir?

• Tiberius’un iyi ve kötü tarafları nelerdi?

• ‘Hor görülen bir adamla’ ilgili peygamberlik Tiberius’un şahsında nasıl yerine geldi?

[Resim]

Tiberius

[Sayfa 252-255’teki çerçeve/resimler]

PALMYRA’NIN SAVAŞÇI KRALİÇESİ ZENOBİA

“TENİ karaydı . . . . dişleri inci gibi beyazdı ve olağanüstü kıvılcımlar saçan iri siyah gözlerindeki ateşi yumuşatan tatlı bir cazibesi vardı. Sesi gür ve ahenkliydi. Aldığı eğitim erkeksi anlayışını daha da artırıp güzelleştirmişti. Latinceyi bilmiyor değildi, ama Yunanca, Süryanice ve Mısır dilini eşit derecede kusursuz konuşuyordu.” Bunlar, tarihçi Edward Gibbon’un Suriye kenti Palmyra’nın savaşçı kraliçesi Zenobia hakkındaki övgü sözleriydi.

Zenobia’nın Palmyralı soylu bir aileden gelen kocası Odaenathus Roma İmparatorluğu adına Pers kökenli Sasanilere karşı başarılı seferler düzenlediğinden, MS 258’de Roma konsülü konumuna yükseltildi. İki yıl sonra, Roma İmparatoru Gallienus, Odaenathus’a corrector totius Orientis (bütün Doğu’nun yöneticisi) unvanını verdi. Bu unvan Sasani hükümdarı I. Şahpur’a karşı kazandığı zaferin ödülüydü. Zamanla Odaenathus kendine “krallar kralı” unvanını aldı. Odaenathus’un bu başarıları büyük ölçüde Zenobia’nın yürekliliğine ve öngörüsüne bağlanabilir.

ZENOBİA İMPARATORLUK KURMAYI AMAÇLIYOR

MS 267’de Odaenathus, gücünün doruğundayken vârisi ile birlikte suikasta kurban gitti. Oğlu bu görevi üstlenemeyecek kadar küçük olduğundan, Zenobia kocasının konumunu devraldı. Güzel, hırslı, yönetici olarak yetenekli, kocasıyla birlikte sefere çıkmaya alışkın ve birçok dili akıcı şekilde konuşabilen biri olarak tebaalarının saygı ve desteğini kazanmayı başardı. Zenobia öğrenmeye düşkündü ve entelektüelleri etrafına topladı. Danışmanlarından biri olan filozof ve hatip Cassius Longinus’un “canlı bir kütüphane ve ayaklı müze” olduğu söyleniyordu. Yazar Richard Stoneman, Palmyra and Its Empire—Zenobia’s Revolt Against Rome adlı kitabında şuna dikkat çekiyor: “Odaenathus’un ölümünün ardından geçen beş yıl boyunca . . . . Zenobia halkının zihnine kendisinin Doğu’nun hanımefendisi olduğu fikrini yerleştirmişti.”

Zenobia’nın ülkesinin bir tarafında kocasıyla birlikte yıprattığı Sasaniler, diğer tarafındaysa çökmekte olan Roma vardı. Roma İmparatorluğu’nun o zamanki durumuna ilişkin tarihçi J. M. Roberts şunları söylüyor: “Üçüncü yüzyıl . . . . yeni bir iç savaşın ve tartışmalı ardıllıklar döneminin başladığı Roma için hem doğu, hem batı sınırlarında korkunç bir zamandı. Yirmi iki imparator (taht üzerinde hak iddia edenler hariç) geldi geçti.” Öte yandan, Suriye’nin hanımefendisi kendi ülkesi içinde mutlak bir otokrattı. Stoneman’ın gözlemine göre, “Zenobia iki imparatorluk [Sasani ve Roma] arasındaki dengeyi kontrol altına alarak, her ikisine de hâkim bir üçüncüsünü kurmayı amaçlayabilmişti.”

MS 269’da Mısır’da taht üzerinde hak iddia ederek Roma yönetimine karşı koyan birinin ortaya çıkmasıyla Zenobia’ya hükümranlık alanını genişletme fırsatı doğdu. Zenobia’nın ordusu hızla Mısır’a girdi, ayaklanmayı bastırdı ve ülkeyi ele geçirdi. Zenobia kendisini Mısır kraliçesi ilan ederek adına para bastırdı. Krallığı artık Nil Irmağı’ndan Fırat Irmağı’na kadar genişlemişti. Yaşamının bu noktasında ‘güney kralı’ konumuna geldi.—Daniel 11:25, 26.

ZENOBİA’NIN BAŞKENTİ

Zenobia başkenti Palmyra’yı Roma dünyasının büyük şehirleri arasında sayılacak kadar güçlendirip güzelleştirdi. Nüfusu tahminen 150.000’i aşıyordu. Yirmi bir kilometre uzunluğunda surlarla çevrili olduğu söylenen kenti, görkemli kamu binaları, tapınaklar, bahçeler, sütunlar ve anıtlar dolduruyordu. Anayol boyunca, 1.500 kadarının yüksekliği 15 metreyi aşan, Korent düzeni sıra sütunlar yer alıyordu. Kent kahramanların ve zengin hayırseverlerin heykel ve büstleriyle doluydu. Zenobia MS 271’de kendisinin ve ölen kocasının heykellerini diktirdi.

Güneş Tanrısı’na adanan Bel Tapınağı Palmyra’daki en iyi anıtlardan biriydi ve hiç kuşkusuz kentin dinsel görünümüne hâkimdi. Büyük ihtimalle Zenobia da güneş tanrısıyla bağlantılı bir ilaha tapınıyordu. Ne var ki, üçüncü yüzyılda Suriye birçok dinin yaşadığı bir ülkeydi. Zenobia’nın ülkesinde Hıristiyan olduğunu iddia edenler, Yahudiler, güneşe ve aya tapanlar vardı. Bu çeşitli tapınma şekillerine karşı onun tutumu neydi? Yazar Stoneman şu yorumda bulunuyor: “Bilge bir hükümdar halkına uygun görünen hiçbir geleneği gözardı etmeyecektir. . . . . Tanrıların . . . . Palmyra’nın tarafını tutup onlara yol göstereceği umuluyordu.” Anlaşılan, Zenobia dinsel bakımdan hoşgörülüydü.

Zenobia renkli kişiliğiyle birçoklarının hayranlığını kazandı. En önemli rolüyse, Daniel’in peygamberliğinde önceden bildirilen siyasal bir varlığı temsil etmesiydi. Oysa saltanatı beş yıldan fazla sürmedi. Roma İmparatoru Aurelianus MS 272’de Zenobia’yı yenilgiye uğrattı ve daha sonra Palmyra’yı onarılamayacak biçimde yakıp yıktı. Zenobia’ya merhamet gösterildi. Onun Romalı bir senatörle evlendiği ve yaşamının geri kalan kısmını büyük ihtimalle İtalya’daki villasında geçirdiği söylenir.

DİKKAT ETTİNİZ Mİ?

• Zenobia’nın kişiliği hakkında neler deniyor?

• Zenobia’nın kahramanlıklarından bazıları nelerdi?

• Zenobia’nın dine karşı tutumu neydi?

[Resim]

Askerlerine söylev veren Zenobia

[Sayfa 246’daki çizelge/resimler]

DANİEL 11:20-26’DAKİ KRALLAR

Kuzey Kralı Güney Kralı

Daniel 11:20 Augustus

Daniel 11:21-24 Tiberius

Daniel 11:25, 26 Aurelianus Kraliçe Zenobia

Kutsal Alman Britanya ve ardından

Roma-Germen imparatorluğu’nun, gelen Angloamerikan

İmparatorluğu’nun Dünya Kudretinin

önceden bildirilen oluşmasına yolaçtı

parçalanışı

[Resim]

Tiberius

[Resim]

Aurelianus

[Resim]

Charlemagne heykelciği

[Resim]

Augustus

[Resim]

17. yüzyıl İngiliz savaş gemisi

[Sayfa 230’daki tam sayfa resim]

[Sayfa 233’teki resim]

Augustus

[Sayfa 234’teki resim]

Tiberius

[Sayfa 235’teki resim]

Augustus’un buyruğu nedeniyle Yusuf’la Meryem Beytlehem’e gitti

[Sayfa 237’deki resim]

İsa öldürülerek önceden bildirildiği gibi ‘kırıldı’

[Sayfa 245’teki resimler]

1. Charlemagne 2. Napoleon I 3. Wilhelm I 4. Birinci Dünya Savaşı’nda Alman askerleri